Enes Bin Malik (R.A.) Kimdir? (612-712)

Hicretten on sene önce doğmuş (m. 612), . Künyesi, Ebû Hamza’dır. Bu künyeyi kendisine Resûlullah ( sav ) vermiştir. Lakabı “Resûlullah(sav)’ın hizmetçisi“dir. Kendisine böyle söylenince çok sevinir ve memnun olurdu. Bununla iftihar ederdi. Ayrıca Zül-üzüneyn lakabı da vardır. Resûl-i Ekrem efendimiz(sav) mübârek elleri ile zülüflerini çekerek, “Yâ zel-üzüneyn” diye latife buyurmuşlardır. Bu lakabı Ona Resûlullah ( aleyhisselâm ) vermiştir.

Hazreti Enes de, vâlidesinin tavsiyesi üzerine Resûlullah’ın mübârek ellerinin değdiği bu zülüfleri teberrüken olduğu gibi bırakmıştır.

Vâlidesi Ümm-i Süleym’dir. Hz. Enes’in babası Mâlik, hicretten önce Müslüman olmamış ve Hz. Enes’in annesi Ümmü Süleym ile kavga etmiş ve evden ayrılmıştı. Çıktığı bir seferde ölmüştü. Babası müslüman olmadığı için annesi, bundan çok üzüntü duymuştu. O vefât edince, Ebû Talha annesine evlenme teklifinde bulundu. Fakat Ebû Talha daha müslüman olmadığından Hazreti Enes’in annesi, evlenmeleri için müslüman olmasını şart koştu. Böylece, Ebû Talha, ikinci Akabe’de müslüman olanlar arasına girmiş oldu. İşte Enes bin Mâlik (ra), İslâm ile şereflenmiş böyle bir aile ocağında yetişti.

Enes İbn-i Malik radıyallahu anh Resûl-i Ekrem efendimiz(sav)’e bir hicret hediyesidir.

Resûlullah efendimiz (sav), Medine-i Münevvere’ye teşrîflerinde Hazreti Enes(ra) 9-10 yaşlarında idi. Hemen vâlidesi Ümm-i Süleym kendisini alıp, Resûlullah’ın (sav ) huzûruna getirdi. Hizmetlerine kabûl buyurmasını istedi. “Yâ Resûlallah! Ensâr erkek ve kadınlarından sana hediye vermiyen kalmadı. Bu oğlumdan başka sana, hediye verecek bir şeyim yok. Bunu al. Sana hizmet etsin” dedi. Vâlidesinin bu isteği kabûl buyuruldu. Bunun üzerine annesi: “Yâ Resûlallah! Şu hizmetçiniz Enes’e duâ buyurunuz” deyince, Resûlullah (sav) efendimiz de “Yâ Rabbi! Enes’in malını ve evlâdını mübârek ve yümünlü eyle, ömrünü uzun eyle, günahlarını af eyle”şeklinde duâ buyurdular.

Hazreti Enes bin Mâlik(ra), Peygamber Efendimiz(sav)’in uzun seneler hizmetinde bulunması sebebiyle Kur’ân-ı Kerîm’in tefsîrini çok iyi öğrenmişti.

Sahâbe-i kiram arasında Peygamber efendimiz(sav)’in hallerini, sözlerini ahlâkını, işlerini bildirme bakımından en önde gelenlerinden idi.

Dokuz yaşında Resûlullah’ın (sav) hizetine başladı. Büyük Bedir zaferinde, 12 yaşında olduğu hâlde, savaş alanındaydı. Resûlullah(sav)’ın vefâtına kadar yanlarından hiç ayrılmadı Efendimizin vefâtlarında 20 yaşında bulunuyordu. 2230 hadîs-i şerîf bildirdi.

Her yönden bereketli ve çok mübârek bir zât idi. Bu da, Resûl-i Ekrem’in(sav) duâlarının bereketiyle idi.Fıkıh ilmine de büyük hizmeti olmuştur. Müstakil bir eser teşkil edecek kadar, fetvâ ve ictihâdları vardır.

Enes (ra), “bir iki yudumluk bir şey içmek hakkında ne dersin?” diye soran sahabeye “Çoğu sarhoş edenin azı da haramdır” cevabını verdi. Bu cevap günümüz fetva kaynaklarında yer almaktadır.

Enes bin Mâlik (ra) yüksek bir ahlâka sahipti. Son derece nâzik, güzel sözlü ve güler yüzlü idi. Resûlullah’ı (sav) çok sever, sünnete uymaya çok dikkat ederdi. Sabah namazının vakti girmeden önce uyanır, Mescid-i Nebevîye gider, Resûl-i Ekrem(sav)’e hizmet için can atardı. Resûlullah’ın (sav) sesini duymak ve Ona hizmet, onun için en büyük neş’e kaynağı idi. Resûl-i Ekrem(sav) de onun hakkında iyilikle bahsedip, yaptığı hizmetlerden dolayı duâ buyururlardı.

Enes bin Mâlik (ra) Emr-i bil-Ma’rûfa son derece ehemmiyet verirdi. Enes bin Mâlik (ra) yakışıklı ve nûrânî idi. Servet sahibi olduğu halde, çok sade bir hayat yaşadı. Dünya zînet ve lezzetine, dünyalığa ehemmiyet vermedi. Fakîrleri ve yoksulları gözetir, onlara gerekli yardımda bulunurdu. Talebelerinin ihtiyâçlarını kendisi temin ederdi.Peygamber efendimiz (sav), Enes bin Mâlik (ra) hakkında şöyle buyurdular:

Ey Enes, bir iş yapmak istediğin vakit, yedi defa Rabbine istihâre et. Sonra kalbinin meylettiği tarafı yap. Hayır ondadır.”

Enes bin Mâlik’in (ra) bizzat Resûl-i Ekrem(sav)efendimizden rivâyet ettiği hadîs-i şeriflerden bir kısmı aşağıdadır.

Kolaylaştırınız, güçleşdirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.”

“Herhangi biriniz kendi nefsi için istediğini, müslüman kardeşi için de istemedikçe gerçek mü’min olamaz.”

Birbirinize buğz etmeyiniz, hased etmeyiniz birbirinize sırt çevirmeyiniz. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olunuz. Bir müslüman için kardeşini üç günden fazla küsmek helâl olmaz.”

“Sizden bir kimse başına gelen bir musibetten dolayı ölümü istemesin. Ölümü isteyecek kadar sıkıntılı bir durum, içerisine düşmüş olanlar, Yâ Rabbi! Hayat hakkımda hayırlı olduğu müddedçe beni yaşat, yoksa, rûhumu kabz eyle, desin.”

Kim Allahü teâlâya kavuşmak isterse, Allahü teâlâ da ona kavuşmak ister. Kim bunu istemezse, Allahü teâlâ da istemez.” Bunun üzerine biz: “Yâ Resûlallah, hepimiz ölümü istemeyiz” dedik. Resûlullah ( aleyhisselâm ) şöyle cevap verdiler: “Bu ölümü istememek değil, mü’min dünyâdan ayrılacağı zaman, akıbetinin iyi olacağına dair müjdeler kendisine verilir, böylece Allahü teâlâya kavuşmak ister. Bu kavuşma, onun en çok istediği şeydir. Fakat kâfir ve fâcir son nefesinde, sonunun iyi olmadığını görür ve cenâb-ı Hakka kavuşmağı istemez. Allahü teâlâ da ona kavuşmayı istemez.”

“Kendisinde şu üç sıfat bulunan îmânın tadını duyar: Allahü teâlâ ve Resûlünü başkalarından daha çok sevmek, sevdiğini Allah için sevmek, küfürden kurtulup hidâyete kavuştuktan sonra, ateşe atılmayı ne kadar istemezse, küfre dönmeyi de o derecede kerih ve kötü görmek.”

Kıyâmet günü bir komşu diğer komşuyu yakalar, onu salıvermez ve şöyle der: “Yâ Rabbi! Sen buna çok ihsânda bulundun. Bana ise, az verdin. Ben aç idim. O tok olarak uyudu. Ona: “Bana kapısını niçin kapadığını, kendisine verdiğin rızıktan beni niçin mahrûm ettiğini sor der.”

“Şu dört şeyin sarf edilmesinden, kul kıyâmet gününde hesaba çekilmez. Bunlar: Ana, babasına sarf ettiği, iftar için sarf ettiği, sahur için sarf ettiği, çoluk-çocuğu için sarf ettiği nafakalardır.”

Bir kimse dünyâda ipekli elbise giyerse, ahirette giyemez.”

“Mi’râca çıktığım gece, dudakları makasla kırpılan bazı kimseler gördüm. Cebrâile, bunların, kimler olduğunu sordum. Cebrâil (aleyhisselâm.) “Bunlar, ümmetinden, herkese, iyiliği emredip, kendilerini unutan ve Kur’ân-ı kerîmi okuyup da ona uymıyan, onunla amel etmeyenlerdir, cevabını verdi.”

Resûl-i Ekrem(sav) efendimizin ,Enes bin Mâlik(ra)’a;

Ey oğul! Kimse hakkında kötülük beslemeden sabahlamaya ve akşamlamağa çalış. Bunu basarırsan, hesabın çok kolay olur.”

“Müslümanlardan büyüklere hürmet, küçüklerine merhamet et.” diye nasihatlarda bulunmuştur.

Hazreti Enes’e, Resûlullah’ın (sav) en çok yaptıkları duânın ne olduğunu sorunca, “Allahümme Rabbena âtina fiddünyâ haseneten ve fil âhıreti haseneten ve kına azâbennâr” duâsını çok okuduklarını bildirdi. Hazreti Enes(ra) duâ edeceği zaman, bununla duâ eder veya duâsına, bu duâyı da ilâve ederdi.

Hazreti Enes bin Mâlik(ra) buyurdu ki:

“Üç sınıf insan, hesap gününde Allahü teâlânın rahmetine kavuşur:

1. Akrabasını ziyâret eden.

2. Kocası ölüp yetimlerle kalan ve ölünceye kadar onlara bakan kadın.

3. Ziyâfet sofrası kurulup, yetimleri ve kimsesizleri davet eden kimse.”

Resûlullah’a ( aleyhisselâm ) on sene hizmet ettim. Mübârek elleri ipekten yumuşak idi. Mübârek teni miskten ve çiçekten daha güzel kokuyordu. Resûlullah’ın kalb-i şerîfi nazargâh-ı ilâhî idi.”

İnsan eğitiminde terbiyesinde çok önemli bir ölçü olan ve Efendimiz(sav)’in nezih ahlakından bir bölümü Enes (ra) şöyle naklediyor;

On yıl hizmet-i alîlerinde bulundum. Bu müddet içerisinde beni ne dövdü, ne azarladı. Bir defa olsun bunu niye yaptın veya neden yapmadın? diye yüzünü ekşitmedi. O, insanların en güzel huylusu ve en çok merhametlisiydi.”

Hazreti Ebû Bekir(ra) devrinde, Bahreyn havâlisinin zekâtını toplamakla görevlendirilmiştir. Hazreti Ömer(ra)’in zamanında Medine’de kaldı. Hazreti Ömer(ra), onu meşveret meclisine aldı. Onun kıymetli tavsiyelerinden istifâde etti. Hazreti Osman(ra) zamanında da Basra’da kalan Enes bin Mâlik (ra) fıkıh dersleri vermeye devam etti.Hazreti Ali(ra)’nin halifeliği zamanına yetiştiği gibi, Emevî halifelerinden bir kısmını da görmüştür. Hazreti Enes(ra), zulme ve haksızlığa dâima karşı olmuştur. Bu konuda çekinmemiştir.

Enes bin Mâlik(ra) hazretleri: “Bismillâhirrahmânirrahîm ve la-havle ve lâ-kuvvete illâ billahil’aliyyil’azîm” okumanın sinir hastalığına ve bütün hastalıklara iyi geldiğini haber vermiştir.

Enes bin Mâlik (ra) uzun ve bereketli bir ömür yaşamıştır. Basra’da vefâtına yakın hastalandı. Halk, gece,gündüz ziyâretine geldi ve yanında bulundular. Basra’da vefât eden en son Sahabe odur. hicretin 93 senesinde (m. 712) Basra’ya 9-12 km. mesafede bulunan Tat mevkiinde vefât etti. Muhammed bin Sîrîn (ra) tarafından gasl, techîz ve tekfîni yapıldı. Vefât ettiği yere defn edildi. Vasıyyeti üzerine, Resûlullah’ın (sav) saçlarından bir miktar kabrine kondu.

Çetin KILIÇ /LÜLEBURGAZ

www.NurNet.Org

Kaynaklar;

  • altın oluk dergisi
  • hadis külliyatı
  • ehli sünnet büyükleri

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: