Erek Dağından Ayrılış.. (Şiir)

Mevsim kış idi, Erek Dağı kar altında

Hayvanatla tohumlar, kış uykusunda

 

Üstad, inzivaya çekilmiş bir manastırda

Daim ibadetle meşgul dimdik ayakta

 

Hulus-u kalple dua etmekte, yüce Allah’a 

Bu asrı temsil ediyordu, sanki kâinatta

 

Görevli bir yüzbaşı ile üç jandarma gelir

Hükümet emri, derhal götürüleceği söylenir

                       

Talebeleri çok üzgün, halk ise yasta

Nasıl yolculuk yapılacak, bu karda kışta

 

Üstad, gönüllü gittiğini beyan eder

Halkın yapacağı her şey, o an biter

 

Yapıldı son hazırlıklar, düşüldü yola

Ancak namaz vakitlerinde verildi mola

 

Atlı kızaklarla getirildi Erzurum’a

Şubat ayı sonunda ulaşıldı Trabzon’a

 

Deniz yolu ile tekrar İstanbul’a geldi

Bir haberle, ruhu kalbi aklı fikri titredi

 

Meşhur meşihat dairesi, olmuştu kız lisesi

Ağlamaya başladı üstad’ın, bütün latifeleri

 

Yanıyor vücudu, yaş akıtmıyordu gözleri

Yanardağ lavı gibiydi, duasının sözleri

 

Üstad, o gece kızgın alevler içinde yanar

Aynı gün Meşihat dairesini, alevler sarar

 

İzmir üzerinden gemiyle, Antalya’ya gelir

Burdur’daki, Deli Baba camisine yerleşir

 

Nur tohumu kırk dokuz yıl toprak altında işledi

Kıyamete kadar sürecek olan ilk filizi verdi

 

Boş durmaz Üstad, gece gündüz çalışır

“Nur’un ilk kapısı” isimli kitabını kaleme alır

 

Üstada, doğrudan Kuran’ın dersidir bu kitap

Aynelyakin bir şekilde, yeni Saide eder hitap

 

Çoğaltılır el yazısı ile halka dağıtılır

Yedi ayda, Burdur’un tümüne yayılır

 

Mareşal Fevzi Çakmak, Burdur’a gelir

Vali, hemen Üstad hakkında şikâyet iletir

 

Fevzi Çakmak, valiye açıkça şöyle der

Çekinmez kimseden, fikrini orada söyler

 

“Bediüzzaman’dan ,zarar gelmez ilişmeyiniz”

“Gereken saygıyı gösterip hürmet ediniz”

Bekir Özcan

www.NurNet.Org

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: