Erkek Ve Hanımın Boşanmaktan Kurtulma Çaresi

Bu hakikatin iyi anlaşılması için, misallerle izah etmeye çalışacağım: Nasıl ki basit bir ütüyü, veya herhangi bir makineyi aldığımız zaman,  makineye bağlı olan kullanma kılavuzuna kendimizi uymaya mecbur hissederiz. makine ile birlikte aldığımız talimat-kullanma kılavuzuna  uymaya kendimizi mecbur hissederiz. Uymadığımız takdirde, makineden istifade şöyle dursun,  onu harap edip bozma ihtimali ile karşı karşıya kalırız. Aynen onun gibi, bu insan mucizesi de, ona Allah tarafından gönderilen Kur’ani Kerim gibi, eşsiz bir Kanuna uymayı, bu insanı hiç yoktan var eden Allah tarafından mükellef kılmıştır. O mübarek kanuna uyulmadığı takdirde, hem dünyadaki geçici hayatında türlü türlü meşakkatlere hedef olacak. Hem de ahret hayatında sonsuz bir zamanda mutlu olmak için ona verilmek için va’d edilip cennet gibi eşsiz mükafatları kaçırmanın dışında, o nazik vücudu  cehennem ateşinde yanmayı hakkedeceğini, bu insan  akıldan uzak tutmamalı.

Peygamberimiz (a.s.m.) evlenme hususunda şöyle bir tavsiyede bulunmuş: “Kızda olan dört hasletten biri için erkekler evlenir: Ya kızın zenginliği için, ya güzelliği için, ya soylu olduğu için veya kızın dindarlığı için kızı seçer? Siz evlenmenin hayrını görmek için dindar olanını seçiniz.” Buyurmuşlardır. Dindarla evlenmenin faydasına inanmayanlar varsa? Arşivlerdeki istatistiklere baksınlar ve görsünler ki: Ecdadımız İslamiyet’i yaşadığı zaman, boşanma sayısı sıfıra yakınmış. Şimdi ise yüz binlerce boşanma dosyası mahkemelerde sıra bekliyor. Çünkü bugünkü evlenmelerin çoğu hissi oluyor. Gençler, baba veya başka tecrübeli zatlarla meşveret etmeye ihtiyaç hissetmeden, nefsin kötü emirlerine mağlup olup sokakta evleniyorlar. Ondan sonra yine ufak bir mesele için  sokakta veya parkta biri diğerine defol diye boşanıyorlar.

Bazısı soruyor?  bir âilede kimin hükmü geçecek, o haneye kim hakim olacak? O hane deki çiftler hayatlarının sonuna kadar mutlu geçirmek için, her ikisi de Allahın ve Peygamberimizin a.s.m emirlerine ciddi uyup itaat ederlerse hiç bir zaman yuva yıkma yoluna gitmezler. Bununla beraber bazı âlim ve tecrübeli zatlar ahlak kitaplarında evlenenlerin ileride araları açılmaması için, şöyle bazı ölçüler vermişler ve demişler ki:

Her ne kadar evlenenler de denklik isteniyor. Yani karı, kocaya muhatap olabilecek seviyede olacak. Onunla beraber, sıralayacağımız bu ölçülere uyarlarsa hayatlarını aksatmadan sürdürme ihtimali fazla olur. O ölçüler de şunlardır:

“Erkek boyca daha uzun olacak.

Erkek: Kızdan daha yaşlı olacak.

Erkek: Kızdan daha bilgili olacak.

Erkek: Kızdan daha zengin olacak.

Erkek: Kızdan daha cesur olacak

Erkek: Kızdan daha cömert olacak.

Gelin olacak kız: Daha güzel olacak

Gelin olacak hanım kız: Daha çok utanıp haya sahibi olacak.

Gelin olacak  kız: Fazla cesaret etmeyip daha korkak olacak.

Gelin olacak kız: Beyinin yanında hep güler yüzlü, şakalı latifeli cazip halli olacak. Fakat yabancı erkeklere karşı gülmeyecek,

Gelin olacak hanım daima ciddi duracak.”

Kısacası Allah Kur’an-ı Kerimde erkeği âile reisi tayin ettiği için,  kadın beyine karşı itaatkâr olacak ki araları açılmasın. Yoksa tahsili fazla olduğu için beyine hükmetmeye kalkan hanımların beraber yaşamaları çok zordur. Erkeğin sözü dinlenmeli yani eğer Allah rızası dairesinde ise dinlenmeli yoksa yok. Yani ne Erkek kadının emrine nede kadın erkeğin emrine girecek, ikisi de yukarıda dediğim gibi, Allahın dininin emirlerine uyacaklar ve hem dünyadaki hayatlarını hem de ahret hayatlarını cennet yapacaklar.

İslam ahlakına göre, kari koca, biri diğerine aşırı derecede bağlı ve saygılı olmaları icap ediyor. Biri diğerinin hatırını taşır bir vaziyette olmaları icap  ediyor. Kadın yabancı erkeklere değil, kocasına karşı yeni elbise giyecek süslenecek. Beyi işten veya başka bir yerden geldiği zaman, güler yüzle hoş geldin diyecek se, Peygamberimizin a.s.m. hadisi şerifine göre, bu hanım amellerinden hiç hesaba çekilmeden cennete girer. Beyinin bir derdi varsa teselli vermeye çalışacak, derdinden hisse almaya gayret edecek. Yani, hanım beyinin günlünü kırmamak için elinden geleni yapacak ki aralarında bir kırgınlık olmasın. Hanım aklını kullanıp beyine karşı büyük fedakârlıkta bulunacak ki, cennet gibi sonsuz bir hayatta hayat arkadaşını kaybetmeyip orada da  mutlulukları  devam edebilsin. Çünkü dini nikâh yapılırken hoca bu çiftleri şahitler huzurunda, ömürlerinin sonuna kadar beraber olmaları için nikâh yaptım dese o nikâh kabul olmaz. Peki ne diyecek? Unutarak dese mana bozmaz ama, nikâhı yalınız  dünya hayatı ile sınırlamayıp, ebedi cennette de beraber yaşayacaklar  İnşaAllah diyecek.

Nasılki hanım efendi ebedi hayatını kaybetmemek için gayret edecek. Buna mukabil elbette dindar kocası da ebedi arkadaşını kaybetmemek için âzami gayret göstermesi icap ettiğini bilecek.  Hanımının yaşı ilerleyip çirkinleşse bile Allah korusun hasta olup yatakta yatsa bile, hanımını o vaziyete iken bakmaya gayret edecek, onu rahatsız etmeyecek. Çünkü cennette hanımı genç ve hurilerden üstün bir güzelliğe sahip olacağı için, burada onu bakmak için her zahmete katlanmaya razı olacak .

Şahı velayet Hz. Ali’ye radiyallhu anh: İslam ahlâkına sahip olan bir erkek, hanımına nasıl ve ne kadar bağlı olması lazım olduğunu sormuşlar? O da cevaben demiş ki: “Hayalle de olsa, kendi hanımından başkasını aklına getirip düşünmeyecek. Hz. Fatıma’ya da ayni şeyi sormuşlar? O da, “Hayalle bile olsa Müslüman’ın hanımı, helali olan kocasından ma’da kat’iyyen hiç kimseyle birleşmeyi hatırına getirmeyecek.” İslam ahlakına sahip olan karı koca: Allah’ın müsaade ettiği halde en çok hoşlanmadığı şey boşanmak olduğunu bilecekler, ona göre davranacaklar. Netice: Bu karı koca buranın mutluluğu geçici olup, öbür hayat bâki olduğunu bilip  ona göre davransalar  bu dünyada da mes’ud, cennet gibi sonsuz bir hayatta da mes’ud ve bahtiyar olacaklar. İkisi de  kazanacaklar.

Evin reisi hanımıyla araları açılmamasına çok dikkat edecek. Erkek bilecek ki hanımına üç defa seni boşadım  dese onun hanımı ancak başkasıyla evlenip, öteki beyi onu boşarsa o zaman onunla evlenme hakkına sahip olabilir

Evet bahsettiğim ölçülerle sizde görüyorsunuz ki din terbiyesini almadan yuva kuranlar var ya, onlara verilen en büyük nimet olan akıllarını kullanıp, araştırıp geçinmeye ciddi karar vermezlerse, ileride her ikisi de yaptıklarından çok pişman olacak kadar zarara uğrayacaklar. Ve onlardan doğan yavrular ne kadar perişan olacakları aklınıza havale ediyorum. Bu sebepten vakit geçmeden bize lazım olanları araştırıp öğrenelim, anlayalım, araştırıp yaradılış sırrına cahil yaşamayıp öğrenelim bilelim. İslam dinine göre bilgisizlik çok kötü şeydir. Alimin uykusu cahilin ibadetinden daha hayırlıdır. Böyle bir dinin mensupları olan bizler: Nasıl kabul edebiliriz o dinsizlerin sözlerin ki bize “din bizi cahil bıraktı” diyorlar

Bakın kız veya erkek, gençler sadece mimsiz medeniyetin verdiği terbiye ile kalırlarsa ne hale gelebiliyorlar!

Bir Profesör ağabeyimiz bir yazısında: Gelin hanım beyinden ayrılmak için mahkemeye gitmişler. Hakim geline soruyor, ne sebepten beyinden boşanıyorsun?  Gelin hanım diyor nasıl boşanmayayım? Diş macunun tüpünü ben diyorum ucundan sık, oda gidiyor ortadan sıkıyor. Hakim gelin hanıma. Bunun için ayrılmak olur mu? İkinize birer tüp alsanız iş biter demiş. Böyle basit bahanelerle ayrılmak olur mu demiş ve işi halletmiş.

Abdulkadir Haktanır

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: