Eş ve çocuklarınızı kötülemeyin!

Ne yaşarsak yaşayalım başımıza ne gelirse gelsin, görmek istediklerimizi görürüz. Bir tabloya baktığımızda ağacı ya da evi fark ediyorsak biz, sahilde balık tutan adamı fark eder bir diğeri.

Hayatı nasıl algıladığımız tamamıyla bizim elimizdedir. Derdi, tasayı büyütmek, işin içinden çıkılamayacak hale getirmek kendi çabalarımızla oluşur. Kimse böyle görmemiz için zorlamaz bizi.

Bediüzzaman’ın bakışımızı güzelleştirmekle ilgili veciz bir sözü vardır:

Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.”

Olumlu bir bakış açısı değil mi? Bunu bir kâğıda yazıp meselâ buzdolabımızın kapağına yerleştirsek, yahut çerçeveletip salonumuza koysak, her giriş çıkışta okudukça kendimizi güzel görmeye teşvik ve disipline edebiliriz.

Evet, çoğu zaman güzel görmeyi beceremediğimiz için hep bir kusur, hep bir hata buluyoruz etrafımızdakilerde. Sözümüzü dinlemeyen evlâdımız, çok para harcamakla itham ettiğimiz eşimiz, sürekli dert yanan anne-babamız… Onların hâl ve hareketlerini beğenmiyor, arkadaşımıza, dostumuza anlatıyoruz. Şikâyet üstüne şikâyet ediyoruz.

Aslında biz onları başkalarına anlatınca hiçbir şey değişmiyor. Şikâyet ettiğimiz durumlar aynen yaşanmaya devam ediyor. Hatta biz gıybet yaptığımız, eleştirilen kimsenin arkasından konuştuğumuz için zarardayız. Bu durum bazen daha da ileri boyutlara giderek eşler arasında güvenin azalmasına da sebep olur.

Kadının biri eşinin kötü huylarını, gezmelerde arkadaşlarına anlata anlata bitiremezmiş. Akşama evine dağılan kadınlar da eşlerine şikâyetçi kadını ve kocasını anlatırmış. Bir gün erkekler bir araya geldiğinde içlerinden biri dalga geçerek adamın huyunu anlatmış. Adam hem bozulmuş, hem kırılmış. Herkesin ortasında alay konusu olmak bir yana eşi tarafından bıçaklanmış gibi hissetmiş kendini.

Böylesi hazin durumlar maalesef yaşanıyor. İçine atamayan insanoğlu, başkalarına anlatarak rahatladığını, içini döktüğünü zannediyor. Fakat sonuçta tamiri mümkün olmayan sonuçlar ortaya çıkıyor. Güvensizlik meselesi bir kördüğüm gibi. Ne çözmek kolay, ne kesip atmak.

Problemlerimi çözmek için anlatıyorum” diyebilirsiniz belki. Peki her anlattığınız kimse sorununuzu halledebilecek yeterlikte midir acaba? İlişki uzmanı ya da psikolog mu? Kaldı ki herkesin uzman yardımı alması mümkün olmayabiliyor. O vakit aile büyüklerinden, bilge kimselerden, kendisine kesinkes güvenilen kişilerden yardım istenebilir.

Yeter ki sıkıntıları gerçekten yok etmek, problemleri ortadan kaldırmak isteyelim.

Ali FERŞADOĞLU / Nurdergi.com

afersadoglu@hotmail.com

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: