Eski Said Dönemi Eserleri’nden günümüze mesajlar!  (II)

İttihat ve terakki Cemiyetinin içyüzü ortaya çıkınca 1908’lerde bu cemiyetten ayrılan bir kısım aydınlar “İttihad-ı Muhammedi” ile siyasal İslam’a dönüştürüldü. Daha sonra da ikinci bir ulama grubu tarafından İstanbul’da 5 Nisan 1909’da Süheyl Paşa, Mehmet Sadık, Ferik Rıza Paşa, Derviş Vahdeti ve arkadaşları tarafından  “İttihad-i Muhammedi Cemiyeti” kurulur.

Bediüzzaman hazretlerinin bu cemiyetin kurucularından olduğunu iddia edenler olmuşsa da böyle bir üyelikle alakasının olmadığını Divan-ı Harb-ı Örfi (Sıkı yönetim mahkemesi)’de  şöyle ifade etmiş.

 “İşittim; İttihad-ı Muhammedî (asm) namıyla bir cemiyet teşekkül etmiş. Nihayet derecede korktum ki, bu mübarek ismin altında bazılarının bir yanlış hareketi meydana gelsin. Sonra işittim: Bu ism-i mübareki bazı mübarek zevât, (Süheyl Paşa ve Şeyh Sâdık gibi zatlar) daha basit ve sırf ibadete ve Sünnet-i Seniye’ye tebaiyete nakletmişler. Ve o siyasî cemiyetten alâkalarını kestiler, siyasete karışmayacaklar. Lâkin tekrar korktum, dedim: Bu isim umumun hakkıdır, tahsis ve tahdit kabul etmez 1,

Bediüzzaman: Din adına siyasete girmemeyi önemle vurgulamıştır “İttihad-ı Muhammedî cemiyetine” üye olmamış, ancak ismine intisap etmiştir.

 “O mübarek isme intisap ettim. Lâkin tarif ettiğim ve dâhil olduğum ittihad-ı Muhammedînin (asm) tarifi budur ki: Şarktan garba, cenuptan şimale uzanan bir silsile-i nuranî ile merbut bir dairedir. Dâhil olanlar da bu zamanda üç yüz milyondan ziyadedir. Bu ittihadın birlik yönü ve irtibatı, tevhid-i İlâhîdir. Peyman ve yemini, imandır. Müntesipleri, kàlû belâdan dâhil olan umum Müslümanlardır.2

 “…. Yoksa sebeb-i iftirak olan fırkalardan, partilerden değilim… Amma, İttihad-ı Muhammedî (asm) ki, umum mü’minlere şamildir; cemiyet ve fırka (parti) değildir. Merkezi ve saff-ı evveli  gaziler, şehitler, âlimler, mürşidler teşkil ediyor. Hiçbir mü’min ve fedakâr asker-zabit olsun, nefer olsun-haricinde değil ki, tâ intisaba lüzûm kalsın. Lâkin bazı hayır cemiyeti, kendine İttihad-ı Muhammedî diyebilir. Buna karışmam.3, demiş.

Bundan da şunu çıkarabiliriz, birileri bu ism-ı mübareği su-ı istimal ederek, kendi istek ve iradesinde kullanırsa,  hüsn-u niyet taşıyanları cezalandırmak âdaletle bağdaşmaz…Cenab-ı Allah’ın ayetinde mealen:”Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez”3,

“Divan-ı Harb-ı Örfi” 31 Mart olayında Ahrar Fırkasına dahil olanları da  tutuklayarak  yargılamış ve  bir kısmını idam edilmiş, bir kısmı da yurt dışına gitmişler.

Kaderin cilvesi Bediüzzaman, Divân-ı Harbe verilir. (Sıkı Yönetim Mahkemesinde) İdam edilenlerin cesetlerini Hurşid Paşa, Bediüzzaman hazretlerine gösterir, bir nevi ona gözdağı verir.

 “Sen de Şeriat istemişsin?” Hiddet ve şiddet yüklü suâl karşısında zerre kadar zaaf göstermeyen Bediüzzaman, gayet kararlı, kesin ifâdelerle cevap verir:

“Şeriatın bir hakîkatine bin rûhum olsa feda etmeye hazırım! Zîrâ, Şeriat sebeb-i saadet ve tam adâlet ve fazilettir. Fakat ihtilâlcilerin isteyişi gibi değil!” Peşinden diğer soru gelir:

“İttihad-ı Muhammediye’ye (asm) dâhil misin?”

Bediüzzaman: “Maaliftihar! En küçük efradındanım. Fakat benim tarif ettiğim veçhile… O ittihaddan olmayan, dinsizlerden başka kimdir; bana gösteriniz?”4,

Bediüzzaman, İttihad-ı Muhammedî fikrini taşıyanların, Ahrar fıkrası olduğunu işaret etmiştir. Ancak aktif siyasete karışmamıştır.

1910’da Miralay Sadık Bey liderliğinde “Hürriyet ve itilaf Fırkası” ile Ahrarlar siyasi hayata tekrar dönerler. Daha sonra Terakiperver Cumhuriyet Fırkası, 1946’da kurulan ve 1950’de iktidara gelen DP. 27 Mayıs darbesiyle kapatılır. Daha sonra  AP. DYP. ve DP. İle  yoluna devam eder….

Bediüzzamana göre Ahrar ve demokrat olmanın şartı “ Şeâir-ı İslâmi’yeye” Taraftar olmaktır.5, Demokratlar Şeâir-i İslâmi’yeden olan ezan-ı Muhammedi’yi serbest etmekle Risale-i Nur cemaatinin hatta İslam âleminin gönlünü almışlar.

Hülâsa-ı kelâm: Bediüzzaman hazretleri gelecek için şu temennide bulunmuştur:” İnşaallah, o Ahrarlar istibdad-ı mutlakı kaldırıp, tam bir Hürriyet-i şer’iyeye vesile olacaklar”7,

23.02.2019

Rüstem Garzanlı

Dipnotlar:

  • Eski Said Dön.Esr. Say. 125
  • Har.Örfi (ESD. Say.127
  • Zümer süresi, ayat:7
  • Eski Said Dön.Esr. say. 127
  • Eski Said Dönm.Esr. say.127
  • Emirdağ Lahikası say.271
  • Emirdağ Lahikası say.267