Evladını Kendisine İsyan Ettirecek Kadar Hizmet Etti

Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Talebelerinden İman ve Kur’an hizmetleriyle meşgul olan Hacı Mahmud Allahverdi’nin oğlu Fevzi, bir ders sonrası babasına şöyle der:

– Baba, ben senden şikayetçiyim. Bizler gözümüzü açtık ki, sen imân hizmetlerinden dolayı sağa sola koşuyorsun. Seni o kadar az görürdük ki…

Geldiğin zaman da vaktini evde değil, medresede kalan talebelerle geçirirdin. Bizim ayakkabımız eskir, götürür tamir ettirirdin ve onu öylece giyerdik.

Medresede kalan talebelere ise yeni ayakkabı alırdın. Kış gelir, önce medresenin odununu, kömürünü alırdın. Biz üşümeye başladıktan sonra da bizimkini alırdın. Bayram olur, önce gider medresede kalan talebelerle bayramlaşır, onlara harçlik verir ve sabah kahvaltısını onlarla birlikte yapardın, biz de baba yolu gözlerdik.

Benim çocukluğum sırasında bir medrese talebesi kadar senden ilgi görememişimdir!

Mahmut Allahverdi’nin gözleri dolar, oğluna şefkatle sarılır:

– Yavrum der. Benim sizleri ihmal ettiğim doğrudur. Ama sizi unuttuğum, değer vermediğim asla! Sizin, bir eviniz, anneniz babanız var. Sonuçta akşam sığınacak, himaye görecek, şefkat görecek yiyecek ve uyuyacak bir mekâna geliyorsunuz.

Ya medresede kalan çocuklar? Bir çoğu mağdur, öksüz, yetim malî imkansızlıklar içinde. O çocuklar ihmal edildiği gün sokak ahlâksızlığına düşüp, anarşist olurlar. Onları her an takip ve himaye etmek lâzımdır.
Yavrum ben istemez miyim, evimde çoluk çoçuğumla rahat bir hayat geçirmeyi? Ama ömür durmuyor, gidiyor. Ecelin ise ne zaman geleceği belli değil. Ebedi hayat da burada kazanılacaktır.

Öyleyse nasıl rıza-i ilahi için çırpınıp, didinmeyelim? Bu dünya ücret yeri değil ki bu dünya hizmet yeridir. Öbür dünyada hoş, rahat ve ebedi bir huzur için bu dünyada bazı sıkıntılara katlanmamız gerekecektir.
Mahmut Allahverdi, buğulu gözleriyle, orada bulunan eğitimci yazar Halit Ertuğrul’a döner:

Halit kardeşim,der. Sen şahit ol. Ahirette, huzur-u ilahide; ne kadar din-i mübine hizmet ettin, ne kadar Kur’an hakikatlerine sahip çıktın diye sorulursa “EVLADIMI KENDİME İSYAN ETTİRECEK KADAR” diyeceğim. Sen buna şahit ol.

Onun vefat anı hizmetleriyle nasıl bir takdire lâyık olduğunu gösteriyor.

Haci Mahmut Allahverdi, oğlu Fevzi’nin kucağında son anlarını yaşamaktaydı. Hem kendisi, hem de oğlu okumaya, Allah’a iltica etmeye, af dilemeye devam etmekteydiler. Son dakikalar birer birer tükenmekteydi.

İşte o anda Hacı Mahmut Allahverdi bir anda silkinir, oğlu Fevzi’ye:
Çabuk odadaki ziyaretçileri çıkar, der, Oğlu, odayı boşaltır.

Beni ayağa kaldır, Peygamber Efendimiz (s.a.v) geldiler. Onu ayakta karşılayacağım.

Fevzi, babasını ayağa kaldırmaya çalışır Mahmut Allahverdi kollarını açar, ebedi bir hasretlisine sarılır gibi kollarını kavuşturur ve ruhunu teslim eder.

Kucağında babasının Peygamber Efendimize (s.a.v) nasıl sarıldığını, âdeta müşahede eden Fevzi Allahverdi:

Sana evlât olmak çok büyük bir şereftir baba, diye haykırır. Bizi şefkatinden mahrum etme. Meğer sen, kimlere ümmet, kimlere arkadaş ve kimlere dost olmuşsun? Senin kıymetini bilemedik.

www.NurNet.org

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: