Evliler günü yok, nişanlılar günü yok, fakat!

Evliler günü yok, nişanlılar günü yok; fakat sevgililer günü var. Her ne kadar evliler de sevgililer gününü kutluyorsa da boş yere kendilerini aldatmasınlar, gün sevgililerin günü; sevenlerin günü değil. Yani nikahsız birlikteliklerin günü. Evliliğin sorumluluğundan kaçan, fıtratındaki karşı cins arzusunu sorumluluk almadan, her an bırakabilme keyfiyeti ile yaşayanların günü. “Evlilik aşkı öldürür.” sloganının ardına sığınıp, sevdiğinin yanında olmayışını şiirsel anlatımla maskelemeye çalışanların günü. Zinaya niyet edenlerin günü. Evlilik yerine zinayı tercih edenlerin günü.

Peki bizim gibi Müslüman toplumların böyle günlere ihtiyacı var mıdır? Yoktur tabii ki; fakat galiba artık olacak. Neden? Batıyı bu kadar taklit ettiğimiz için günlerini de mecburen almamız gerekecek. “Daha modern olalım” diye batıdan aldığımız, evliliğin köküne kibrit suyu dökecek kanunlar olduğu sürece, daha çok ihtiyacımız olacak bu günlere. Gittikçe bu sorumsuzluk günü, zaruret gününe dönüşecek gibi. Neden mi?

Okurum Bilal bey batının bize sirayet etmeye başlayan durumunu çok iyi anlatmış:

“Amerika birleşik devletlerine staj yapmak için gitmiştim. Beraber çalıştığım 35-36 yaşlarında bir siyah arkadaşım, bir ara iki çocuğu olduğundan bahsetmişti. Sonra ben ona evliliklerle ilgili bir şey sorduğumda ‘ben evli değilim’ demişti. ‘Bana iki çocuğum var, demiştin boşandın mı?’ diye sorduğumda ‘hayır’ dedi. Sonra da ‘Biz birlikte yaşıyoruz, evlenmek burada zengin insanların işi’ dedi. İlk önceleri anlayamamıştım; ama beyaz boşanmış bir Amerikalının karısına nafaka ödememek için çalışmadığını, bunun içinde haftada iki kez iş bulma kurumuna gittiğini görünce anladım.

Sonuç olarak Amerika da zenginler evlenip düzenli bir hayat kurarken, fakirler birlikte yaşıyorlardı. Eskiden Türkiye’de fakirler evlenir, düzenli hayat kurarken, bazı zenginler böyle birliktelikler yaşarlardı.

Ama artık Türkiye’ de de ekonomiyle ahlak birbirine linklenmeye başladı. Bakın mesela evlenmek gibi meşru bir şey ne kadar zor artık ülkemizde. Güzel bir ev tutacaksınız, iyi bir işiniz, iyi bir arabanız, düğün ve balayı paranız olacak. Eşiniz sizden ayrılınca maddi manevi bitmeyi göze alacaksınız…Diye gidiyor. Fakat gayri meşru ilişkilerde nedense bunlar aranmıyor. Bir çay bahçesi, bir-iki güzel muhabbet yetiyor. Bir medeniyetin batmak üzere olduğunu tam buradan anlarsınız. Meşru olan gayrimeşrudan kat kat zorsa, o medeniyet çöküyordur.

Bilal beyin anlattığı gibi, bu evlenme ve boşanma işi batıdan gelen kanunlarla erkek açısından bu kadar külfet haline gelmeye başlayınca erkekler evlenmek istemeyecekler; kızlar istedikleri halde evlenemeyecekler.

Sevgililik ayaklarına zina yaygınlaşacak. Artık küçücük cocukların bile sevgilileri var. Sevgilisi olmayan gençler utanıyorlar, tercih edilmeyen kişi olduklarını düşünüp. Sevmeyi bilmeyenler, sevgili olmayı öğreniyorlar.

Magazin programları hangi ünlü, kaçıncı kez sevgili değiştiriyor, artık yetişemiyor. Gençler ekran başında evliliğin sadece bir imza olduğunu ve nikahsız birliktelikler yaşayanların daha mutlu olduklarını anlatanları saf saf dinliyorlar. “Evlilik zaten zorlaştı, madem böyle de iyiymiş, evlenmeye ne gerek var.” diye gençler evlilikten iyice soğuyorlar.

İşte bu durumda bize tek bir gün yetmez; sevgililer günü sayısını artırmak lâzım! Hükümetimizin yetkililerine buradan sesleniyorum! Ya boşanma ile ilgili kanunları düzeltin, evliliği kolaylaştırın, teşvik edecek çalışmalar yapın ya da sevgililer günü sayısını artırın, resmi bayram ilan edin! Belki daha modern görünürüz dışarıya karşı. İçeri mi ne olacak? Kimin umurunda?

Sema Maraşlı – Haber 7

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: