Evlilik Ayrı Bir Şey, Aile Olmak Ayrı Bir Şey

İnsanlar giderler nikah defterlerini imzalarlar, hoplarlar zıplarlar. Bir de düğün yaparlar, gelinlik damatlık giyerler. Sonra bir evin içerisine girerler; aa biz evlendik şu anda. Biz şu anda evliyiz. Tamam, evlisin. Ancak aile olmadın.

Aile olma basamağına doğru çıkarken; kişinin, ilk önce eşini bir birey olarak görme yetisine, yeteneğine sahip olması lazım. Nikahlı olmak, evli olmak, onu kendi “malı” olarak görmek değildir.

Benim gibi düşünsün, benim gibi hissetsin, benim gibi yaşasın. Sen erkeksin ama? Senin gibi düşünsün; ama o kadın, senin gibi düşünmüyor ki.

Çocuğa benim gibi baksın; olmaz ki senin ellerin kalın, onun elleri ince.
Hayata benim gibi baksın; ya hayata senin gibi bakamaz, çünkü sen baktığın zaman yeşili sarıyı görüyorsun, o yeşilin tonlarını görüyor.

Bir eş, eşini, birey olarak görmeye başlamadıkça, aile olmaya gidilmez.
Pedagojinin aile yapısının özünde eşlerin birbirlerini birey olarak görmesi, ondan sonra aidiyet duygusunun geliştirilmesi vardır.

Genellikle evet bizim toplumumuzda birey olmadan ait olmaya teşvik ediliyor. Evlendin, barklandın vs oldun şimdi ait oldun.
Hayır. Birey olmadan ait olmak, edilgen olmak demektir.

Önce kişinin, kendisinin bir birey, bir insan, hem de mikrometrik ölçüde eşiyle aynı insani özellikleri taşıyan, aynı insan özelliklerini taşıyan bir birey olduğunu fark etmesi lazım. Arkasından ait olma gelecek.

O halde bizler notlar vs.ler alıyorsak kenara bir yere, “Pedagoji Okulu’nun notları” diye bir şeyler not alıyorsak eğer, oraya belki de en önemli cümle olarak şunu yazmak lazım: “Bir kişinin, aidiyet duygusu kazanabilmesi için, önce birey olma yetisine erişmiş olması lazım.” Birey olmadan ait olma duygusu, edilgen olmaktır.

Bir çok evliliğin temel problemi de zaten bu. Aile olamadan birçok evliliklerin artık huzurunun, tadının, tuzunun kalmamasının temel sebebi bu.

Uzman Pedagog Dr. Adem Güneş