Evlilik Okulu: Susan Kurtulmuştur

“Susmak huyların efendisidir.” buyuruyor sevgili peygamberimiz. Susmanın iletişimde ne kadar kıymetli olduğunun farkında değiliz.

Yuttuğumuz hiçbir sözden dolayı pişman olmayız. Fakat söylediğimiz pek çok sözden dolayı pişman olmuşuzdur. Bazen susmak söyleyeceğimiz sözden çok daha fazlasını anlatır karşımızdakine.

Karı koca ilişkisinde de muhabbeti kaybetmemek için susmayı bilmek lazım. Çok konuşmak aşkın düşmanıdır. Pek çok sevgi gereksiz ve boş konuşmak yüzünden bitmiştir.

Konuşmak da susmak da bir sanattır aslında, kadın-erkek hepimizin en çok bilmesi gereken. En çok da biz kadınların. Konuşmayı seviyoruz ve çoğu zaman ölçüyü kaçırıyoruz. “Çok konuşan çok hata yapar.” diye bir söz kalmış zihnimde. Ağzımızdan çıkan her sözünde diğer tarafta hesabını vereceğimizi de düşünürsek susmanın dünya ve ahiret hayatı için ne kadar kıymetli olduğu daha da iyi ortaya çıkıyor.

Teknoloji yüzünden çok gürültülü bir dünyada yaşıyoruz. Akşamları bir süreliğine de olsa televizyonu bilgisayarı kapatıp karı koca sessizliği paylaşabilmeli. Bir çay içerken göz göze bakışmanın, sevdiğinin omzuna başını koyup onda dinlenmenin tadını hangi sözcükte bulabiliriz.

Gözün anlattığı dilin söylediğinden daha önemlidir. Dilimiz o kadar gevezelik ediyor ki gözlerimiz konuşmayı unuttu. Her akşam eşinizle beş dakika da olsa gözlerinizle sohbet edin. Dakika tutun ve beş dakika boyunca birbirinizden gözlerinizi ayırmayın, ona duygularınızı, sevginizi gözlerinizle anlatın, bu arada kesinlik ile konuşmayın. Dudaklarınızı konuşmak için değil gülümsemek için kullanın.

Allah rasulu “Susan kurtulmuştur.” buyuruyor. Susmak sizi eşinizle yaşayacağınız pek çok tatsızlıktan korur. Üç dakika çeneyi tutmak bizi üç günlük üzüntüden korur.

“Aşk saadetini kim elde eder? Susan kimse.” diyor Cervantes. Aşık olmak kolay da dilimiz yüzünden aşkımız uzun sürmüyor, aşkımızın saadetini, mürüvvetini göremiyoruz. Dil sussa gönül konuşacak. İkisi bir arada olmuyor. Hele telefon şirketlerinin şu bedavaları yüzünden gençler daha sözlüyken, nişanlıyken birbirinden bıkıyor.

Evliliğinde problem yaşayan hanımlara sabrı ve sukûneti tavsiye ettiğim zaman hanımlar genellikle annelerini ninelerini örnek gösteriyorlar. “Annelerimiz sustu sabretti de ne oldu, kıymetleri bilinmedi, dert sahibi oldular.” diyorlar. Oysa anneleri aslında sabretmemiştir, gerçekten sabredebilselerdi dert sahibi olmazlardı. Onlar görünüşte susmuşlar fakat içten içe büyük bir kızgınlık duydukları için gözleri ile kocalarına kızgınlık ve öfke kusmuşlardı. Öyle susmanın bir değeri yoktur.

Mesela erkek bir şeye sinirlendi kızdı, kadın sustu. İçinden “Beş dakika susarsam öfkesi geçer.” deyip kadın gözleri ile ateş püskürmeden, nezaketle susarsa kazanır. Erkek az sonra karısının gönlünü nasıl alacağını bilmez. Fakat biz genellikle susmak yerine eşimizi susturmaya çalışıyoruz, kendi haklı olduğumuzu ispat etmeye uğraşıyoruz.

Haklı çıksak sanki bir ödül var. Adam tartışma bitsin diye “tamam haklısın” dese içinden de “Allah belanı versin, sus artık” dese mutlu mu olacağız? Hiç bir tartışmada kimse kimsenin haklı olduğunu kabul etmez. Çünkü kızgınlık gerçeğin önünde perdedir. Aynı zamanda kızgınlık, gerginlik pek çok hastalığın sebebidir. Konuşarak hem kendimizi yoruyoruz hem de eşimizi. Sevdiğinle sessizliği paylaşmak güzeldir. Tabii eşler sinir bozucu bir sessizliği değil, sessizliğin sukûnetini paylaşmalılar.

Kızdığımız, üzüldüğümüz zaman Rabbimizin “Allah sabredenlerle beraberdir ve Allah sabredenleri sever.” ayetlerini hatırlayalım. Susmak sabır işidir.

“Bir avuç sabır, bir kova beyinden üstündür.” der bir Hollanda atasözü. Zekamıza ve dilimizin keskinliğine güvenip herkese laf yetiştirebiliriz ama bu bizi iyi bir insan, iyi bir mümin yapmaz tam aksi çıkacak arızalardan dolayı bu davranışımız bizi daha mutsuz ve agresif yapar. Oysa sabırla maddi ve manevi pek çok kazanım elde ederiz.

Kadınlar susmayı, erkekler konuşmayı öğrense (erkekler çok konuşsunlar anlamında söylemiyorum, eşlerine iltifat etmeyi, tatlı sözler söylemeyi öğrenseler) pek çok evlilik kurtulur.

Susmak asla eziklik değildir. Kadınlar sustukları zaman ezileceklerini zannediyorlar bunun için bir gayret kendileri erken davranıp kocalarını dilleri ile ezmeye çalışıyorlar. Kadın kızgınlıkla o lafı oraya oturturken kocanın gönlünden kaç fersah aşağı düştüğünün farkında olmuyor çoğu zaman.

O söze de cevap verme, eşinin ailesi hakkında kötü konuşma, her kavgaya annesinin, kardeşinin adını karıştırma, sürekli sorular sorup bunaltma, her şeyi de öğrenmeye çalışma ya da her şeyi kocandan fazla bildiğini ispat etmeye uğraşma, her tartışmada eski defterleri ortaya dökme…Ne sen yorul ne de eşini yor. Dünyaya böyle küçük şeyleri problem yapmak için gelmedik, bunların bir de diğer tarafta hesabı var. Kızgınlık anında söylediğimiz sözlerin çoğu nefis tatmininden başka bir şey değil.

Misalleri daha çok kadınlar üzerinden verme sebebimi açıklamaya gerek yok herhalde. Biz kadınlar erkeklerden daha fazla konuşuyoruz ve susmayı pek sevmiyoruz. Erkekler daha kolay susabiliyorlar. Erkeğe de gereksiz yere çok konuşmak, küçük şeyleri dert etmek hiç yakışmıyor. Tabii ki yazıda susmanın kıymetini anlatırken zaten az konuşan erkekleri tümden susturmayalım. Erkeğin eşine ile sohbet etmek için zaman ayırması gerekir. Kadınların konuşma ihtiyaçları vardır.

Güzel susmayı mutlaka öğrenmemiz lazım. Suratımızı asmadan, tavır almadan, yüz ifademizle aşağılamadan, hakaret etmeden. Kadın eşine kırıldığında yüzünde mazlum bir “kırıldım, üzüldüm” ifadesi olsa, masumiyetini anlatmak için bir torba laftan çok daha etkili olur kocası üzerinde.

Erkek de kırıldığında küçümseyici bakışlar atmadan, ağırbaşlılığını koruyarak susarsa bu da pek çok sözden daha etkilidir.

Bir beyefendi “Karım hoşuma gitmeyen şekilde konuşmaya başladığında susarım. O sustuktan sonra başka odaya gider şükür namazı kılarım. ‘Allah’ım bana susmayı nasip ettiğin için sana şükürler olsun.’ derim.” demişti. Susmak öyle böyle değil, zor iş. Şükür namazı kılacak kadar hem de.

Siz kibar susabildiğiniz için şükür namazı kıldınız mı hiç?

(Tabii bütün yazdıklarım aynı zamanda kendime. )

Bu dersin ödevi: Sinirlendiğiniz zaman gidin aynada yüz ifadenize bakın. Büyük ihtimal kendi yüzünüzü bile görmek istemeyeceksiniz. Bu eziyeti eşinize yapmayın. Yüz ifadenizi kontrol ederek kibar susmayı öğrenin.

Karı koca akşamları konuşmadan beş dakika göz göze bakışma, gözlerinizle konuşma ve sevgiyi gözle anlatma alıştırması yapın. Dikkat edin birbirinize dik dik bakmayın.

Bir anlaşmazlıkta hemen dilinizle eşinize ona saldırmaya ve kendinizi savunmaya geçmeyin. O çok konuşuyor ve devamlı sizi suçluyorsa cevap yetiştirmeye uğraşmayın, söylenmesi gerekli bir söz varsa onu söyledikten sonra güzelce susun ve ve gidin şükür namazı kılın.

www.cocukaile.net /  Sema Maraşlı

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: