Evrâd-ı Kudsiye (Meali)

Şâh-ı Nakşibend’in kudsi bir evradıdır ki Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselamdan âlem-i mânâda ders almış.

Said Nursî

Bismillâhirrahmânirrahîm

1. Allah’ım! Sen her şeyin sahibi Melik, Hayat veren Hayy, her şeyi ayakta tutan, zatı ile kaim Kayyum, Hak ve gerçekler gerçeği Mübin’sin.

2- Senden başka ilâh yoktur. Sen benim Rabbimsin, beni sen yarattın. Ben ise Senin kulunum. Takatim yettiği kadar Sana verdiğim söz ve vaad üzere kalacağım. Yaptıklarımın şerrinden Sana sığınıyorum. Üzerimde olan ihsan ve nimetlerini itiraf ettim gibi, günahlarımı da itiraf ediyorum. Günahlarımı bağışla, Senden başka günahları bağışlayan kimse yoktur, Sen Gaffar’sın Sen Gafûr’sun her günahı bağışlarsın.

3- Allah bütün noksan sıfatlardan münezzehtir. Hamd ve sena şükür ve ihsan Allah’a mahsustur. Allah’tan başka ilâh yoktur. Allah her şeyden daha büyüktür. Azamet ve haşmetinin dışında, ne menfi ne de müsbet hiçbir şeye güç yetmez.

4. O Evvel, Âhir, Zahir, Bâtın’dır. O her şeyi en iyi bilendir.

5- Allah’tan başka ilâh yoktur. O tektir şeriki yoktur. Mülk O’nundur. Hamd Onadır. Hayatı O verir. Ölümü O verir. Kendisi ölmez daim hayat sahibidir. Hayır O’nun elindedir. O her şeye kadirdir.

6- Ey Ta’zim edilen Azim, Sen her türlü ayıp ve noksandan münezzehsin!.

7- Ey hürmet edilen Kayyûm, Sen her türlü ayıp ve noksandan münezzehsin!.

8- Ey kullarına elçiler gönderen, ölüleri yeniden dirilten Bâis, Sen her türlü ayıp ve noksandan münezzehsin!.

9- Ey mülkün ilk ve son sahibi Vâris, Sen her türlü ayıp ve noksandan münezzehsin!.

10- Ey her şeye gücü yeten Kadir, Sen her türlü ayıp ve noksandan münezzehsin!.

11- Ey sonsuz kudret sahibi Muktedir, Sen her türlü ayıp ve noksandan münezzehsin!.

12- Ey sır ve gizli her şeyi bilen Âlim, Sen her türlü ayıp ve noksandan münezzehsin!.

13- Ey yer ve göklerdekileri yeniden diriltecek olan Bâis, Sen her türlü ayıp ve noksandan münezzehsin!.

14- Ey yaratılan her şeyin, bütün mahlukatın hak Mabudu, Sen her türlü ayıp ve noksandan münezzehsin!.

15- Ey sevinç ve cezbeyi, keder ve belayı takdir eden zat, Sen her türlü ayıp ve noksandan münezzehsin!.

16- Ey Kendisine âfet ve musibetler yanaşamayan zat, Sen her türlü ayıp ve noksandan münezzehsin!.

17- Ey zamanları, vakitleri var eden zat, Kadrin yücedir senin. Zalimlerin dediklerinden son derece üstünsün, Sen her türlü ayıp ve noksandan münezzehsin!.

18- Ey esirleri azat eden zat, Sen her türlü ayıp ve noksandan münezzehsin!.

19- Ey sebepleri yaratan, meydana getiren, müsebbibul esbab, Sen her türlü ayıp ve noksandan münezzehsin!.

20- Ey mutlak, zatî, ezelî ve ebedî hayat sahibi olan Hayy ve her şeyi ayakta tutan, kendisi ise zatiyle kaim olan, hiç ölmeyen Kayyûm, Sen her türlü ayıp ve noksandan münezzehsin!.

21-Ey benim ve bütün insanların İlâh ve mabudu!

22- Ey Rabbimiz! Bizi kudret elinle yarattın, birçok yaratıklardan üstün kıldın. Hamd ve nimetler ancak senindir, Sana döner, bolluklar, minnetler fazıl ve keremler ancak sana mahsustur.

23- Şanın pek yücedir, sonsuz derece üstünsün, Senden mağfiret diliyoruz, Sana döndük, Sana geldik tevbe ediyoruz.

24- Allah’ım! Sen evvelsin; başlangıcın yoktur. Sen’den önce hiçbir şey yoktu, olamaz.

25- Sen Âhir’sin! Sonsuzsun; Senden sonra hiçbir şey yoktur, asla olamaz.

26- Sen Zâhir’sin; varlığın her şeyden daha aşikâr ve açıktır.

27- Sen Bâtınsın, her şeyden daha ötesin, hiçbir şey Seni göremez.

28- Sen çokluğu olmayan Bir’sin.

29-Sen yardımcısı bulunmayan Kudret sahibisin.

30- Sen kimsenin irşad ve yol göstermesine muhtaç olmadan her şeyi tedbir edensin.

31- De ki: “Ey mülk ve hâkimiyet sahibi Allah’ım” Sen mülkü dilediğine verir, dilediğinden onu çeker alırsın. Dilediğini aziz dilediğini zelil kılarsın. Her türlü hayır Sen’in elindedir. Sen her şeye kadirsin.

32- Geceyi gündüze katarsın, gündüzü geceye katarsın. Ölüden diriyi, diriden de ölüyü çıkarırsın. Dilediğini de hesapsız şekilde rızıklandırırsın

33- Ey dünyada kendini bütün yaratıklardan perdeleyen, Sen her türlü ayıp ve noksandan münezzehsin!.

34- Ey vakar ve kibriya perdesine bürünen, Sen her türlü ayıp ve noksandan münezzehsin!.

35- Ey her şeyin sahibi, Sen her türlü ayıp ve noksandan münezzehsin!.

36- Ey sonsuz kudret ve yüceliği ile izzeti tezahür eden. Ey yedi kat gök ve güzellikler yeri olan Cennette olanları bilen, Sen her türlü ayıp ve noksandan münezzehsin!.

37- Ey kalplerden geçenleri, içlerde dönüp dolaşanları bilen, Sen her türlü ayıp ve noksandan münezzehsin!.

38- Mekke ve Medine havalisini bütün şehir ve köylere üstün kılan, Sen her türlü ayıp ve noksandan münezzehsin!.

39- Ey yer ve toprak altındakileri bilen, Sen her türlü ayıp ve noksandan münezzehsin!.

40- Ey görünmekten yüce ve lâtif olan, Sen her türlü ayıp ve noksandan münezzehsin!.

41- Ey Rabbimiz! Hayır ve bereket sahibisin. Sen sonsuz derece yüce ve üstünsün, Senden başka Rab yoktur, Senden başka galebe ve kahrıyla herkesi dize getiren Kahir de yoktur.

42- Allah’ım! Sensin nimet veren, lütufta bulunan, tafdil eden, yanlışlara düşmekten kurtaran, yapılan şükrün karşılığını en iyi veren.

43- Şahitlik ederim ki: Sen Allah’sın, Senden başka ilâh yoktur. Sen benim ve her şeyin Rabbisin. Gökleri ve yeri örneksiz yaratan, inşa eden sensin. Gayb ve şehadeti en iyi bilen Sensin. Yücesin, büyüksün, üstünsün.

44- Tâ hâ, Tâ sin mim, Tâ sin, Yâ sin, Hâ mim, Ayn sin kaf. O iki denizi salıverdi, buluşuyorlar. Fakat aralarında engel vardır, birbirine karışmazlar.

45- O Allah ki kendisinden başka ilah yoktur. Hayy’dır, Kayyum’dur kendisini ne bir uyuklama ne uyku tutamaz. Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. İzni olmadan katında kim şefaat edebilir. Yarattığı mahlûkların önünde ardında ne var, hepsini bilir. Onun yarattıkları ise O’nun dilediğinden başka, ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır. Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na ağır gelmez. O Alî’dir, Uludur.O Azimdir, azamet sahibidir.

46- Hâ mim… Hâ mim… Hâ mim… Hâ mim… Hâ mim… Hâ mim… Hâ mim… İş tamamlandı, zafer geldi, düşmanlar bize asla gâlib gelemezler.

47- Hâ mim… bu kitap izzet sahibi olan Aziz, ilim sahibi olan Alîm olan Allah tarafından indirilmiştir. O günahları bağışlayan, tevbeleri kabul buyuran, azabı pek şiddetli ve fazlı bol olandır O’ndan başka ilâh yoktur. Dönüş O’nadır.

48- Allah dilerse kudretiyle her şeyi yapar, izzetiyle her hükmü verir.

49- Hâkimiyet ve her şeyi zabt u rabt altında tutmasında rakibi yoktur, kimse O’na karşı gelemez.

50- Allah’ı layık olmadığı her türlü şeyden tenzih eder, O’na layık hamd ederiz. Onun kuvvet ve yardımı olmadan, hiçbir şeye gücümüz yetmez. O dilerse her şey olur. Dilemezse hiçbir şey olmaz.

51- Biliyorum Allah her şeye kadirdir,

52- Allah ilmi ile her şeyi ihata eden, her şeyi her şe’niyle bilendir. Bilinen bilinmeyen her şeyin sayısını bilen, hesabını yapandır.

53-Allah’ım! Bizi gazabınla öldürme, azabınla helak etme. Ondan önce bizi affet, Senden öte merhamet eden kimse yoktur, Sen Erhamürrahiminsin.

54- Bütün mevcudatın mutlak maliki, Zat-ı akdesi, seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz.

55- Mülk ve melekût âlemlerinin sahibi olan Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederiz.

56- İzzet, azamet, heybet, kudret, kibriya (büyüklük) celal (yücelik), cemal (güzellik), kemal (mükemmellik), beka, saltanat, ceberut (hâkimiyet) sahibi Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederiz.

57- Her şeyin sahibi, hükümdarı Melîk, uyumayan ve ebediyyen ölmeyen, daim baki kalan Hayy, bütün mevcudatın tesbih ettiği, Rabbimiz ve bütün melâikelerin Rabbi, Cebrail’in Rabbi olan Zat-ı Akdesi, noksan sıfatlardan tenzih ederiz.

58- Allah’ım! Bize ilminden bir şeyler öğrenmeyi nasip et. Bize kendini bildir, Seni tanıyalım, Seni bilelim. Boynumuza yardımının, nusretinin keskin kılıncını tak.

59- Allah’ım! Bizim her birimizi, Sana şükreden, Seni zikreden, Azabından korkarak, günah ve isyandan sana kaçan, Senin emirlerine itaat eden, Sana boyun eğen, Sana niyaz edip yalvaran, Sana yönelip tevbe edenlerden kıl

60- Allah’ım! tevbemizi kabul buyur, günahlarımızı izale edip bizleri tertemiz eyle, bizleri sözlerimizde yanılmadan muhafaza edip doğru kıl, göğsümüzdeki kötülükleri, kinleri söküp at, kalplerimizdeki düşmanlık, kin ve katılığı gider.

61- Allah’ım! ani ölümlerden, yangınlardan Sana sığınırız.

62- Şirkten, doğru yoldan sapmaktan, gafletten, azgınlıktan, günahlardan, aşırı borçtan, yanlışlıktan, zorluktan, sıkıntıdan, helak edici gizli felâketlerden sana sığınırız.

63- Allah’ım! Bizlere Senden korkmayı nasip eyle ki, o korkuyla bizi Sana karşı isyandan alıkoyasın ve Sana itaati nasip eyle ki, o itaatle bizi huzuruna alıp Cennetine koyasın ve kuvvetli imanı ihsan eyle ki, o iman ile bizlere dünya ve ahiret musibetlerini hafifleştiresin.

64- Bizleri en hayırlı insanlarla birlikte hasret. Hayatımızın sonuna kadar kulaklarımıza, gözlerimize sağlık ve selamet ver, kuvvetten bizi düşürme. Onlarla kazanacağımız hayırları arkamızdan bizlere vâris eyle. Bize zulmedenlerden intikamımız Sen al. Bizleri düşmanlarımıza galip kıl. Hata ve günahlarımızı bağışla. Musibetlerimizi bertaraf eyle. Hastalarımıza şifa ver. Gönlümüze nur bahş eyle. Her türlü ihtiyaçlarımızı gider. Ana ve babalarımıza ve neslimize merhamet et. Bu geçici dünyayı en büyük maksadımız yapma ve ilmimizin ve düşüncemizin son hedefi ve gayesi eyleme. Bize dinî ve dünyevî musibet verme. Günahlarımızdan dolayı bize merhamet etmeyecekleri musallat etme. Bizi rızıklandır, Sen’in merhametinden öte merhamet yoktur Çünkü Sen Erhamürrahiminsin.

65-Allah’ım! Senden, öyle bir merhamet diliyoruz ki, onunla korku ve ürpermemizi huzura kavuştur, dağınıklığımızı toparla, aramızda olan ayrılıkları gider, bizi bir araya getir, hastalarımıza şifa ihsan eyle, amellerimizi, işlerimizi ve vakitlerimizi safi ve halis kıl, bereketli yap.

66- Allah’ım! Senden hiç bir şeye muhtaç olmadığın, herkesin ihtiyacını verdiğin Samedaniyetinin ve zatında birliğini ifade eden Vahdaniyetinin ve sıfatında tekliğini bildiren Ferdaniyetinin ve apaçık İzzetinin ve geniş Rahmetinin hürmetine kulaklarımıza nur, gözümüze nur, kabrimize nur, kalbimize nur, bütün his ve duygularımıza nur, ruhumuza nur, önümüzde giden bir nur ihsan eyle.

67-Allah’ım! Bize verdiğin ilmi ve nuru ve hilmi arttır. Bize bilinen zahirî ve bilinmeyen bâtıni nimetler ver.

68- Dinimizi korumak için Allah bize yeter. Dünyamızı kazanmak için Allah bize kâfidir. Tedirgin olduğumuz kaygılandığımız her şeye karşı kerem sahibi Allah bize yeter. Tuğyan edip bize karşı gelenlere, vakti merhunu gelene kadar hilim ile davranan sonsuz kuvvet sahibi Allah bize yeter. Kötü maksatla bize zarar vermeye kalkışanlara azabı şiddetli olan Allah bize yeter.

69- Ölüm esnasında hususî rahmet sahibi Rahîm olan Allah bize yeter. Kabirde sorguya çekilirken hususî şefkat sahibi Rauf olan Allah bize yeter. Kıyamet günü hesap verirken Kerim olan Allah bize yeter. Amellerin mizanda tartıldığında yumuşak davranan Latif olan Allah yeter. Cennet ve Cehenneme varırken hikmet sahibi Hakîm olan Allah bize yeter. Sırat köprüsünden geçerken kudret sahibi Kadîr olan Allah bize yeter.

70- Allah bana yeter. Ondan başka ilâh yoktur. O’na tevekkül ettim. O Arş-ı Âzam’ın Rabbidir.

71- Hoş geldin merhaba ey sabah ve ey yeni gün! Hoş geldin ey vakit, ey mutlu saat. Zaman sana geniş ve mutlu olsun ey yoluna ravan yolcu ve ey hazır bulunan kardeş. Rabbim bize şu söylediğimiz dilekleri yaz.

72- Her senaya lâyık olan, ancak kendisine hamd ve sena olunan, bütün varlıkların hâl ve kâl dilleriyle övülen Hamid, şanı yüce, kadri büyük, Zatı şerefli, işleri güzel, ihsanı hudûdsuz azîmüşşan olan Mecîd, bütün mertebeler elinde bulunan, istediğini istediği yere yükselten, sınırsız yüce olan Ref, çok seven ve sevdiren, sevilmeye ve dostluğu kazanılmaya en çok lâyık olan Vedûd, her şeyi kuşatan Muhît, mahlûkatına karşı irade ettiği her şeyi yapan Faal olan Allah’ın adıyla başlıyorum.

73- O yarattığı her canlıya şah damarından daha yakındır.

74- Allah’a imanla, Ona kavuşacağımıza tasdikle, bize göstermiş olduğu delil ve hüccetleri kabul ederek sabahladık, Allah’tan başka ilâh ve mabud tanımayız, Onun dışında bütün ilâhların batıl olduğuna inanır, sadece Allah’a tevekkül ederiz.

75- Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini, arşını taşıyan meleklerini, şahit olarak gösteririz ki, O Hak ilâhtır, Ondan başka mabud yoktur, birdir, tektir şeriki yoktur.

76- Yine şehadet ederiz ki, Muhammed (a.s.m) O’nun hem kulu, hem Resulüdür, Cennet haktır, Cehennem haktır, Havuz haktır, şefaat haktır, Münker ve Nekir haktır, bize verdiğin vaad haktır. Şüphesiz ki kıyamet kopacak, Allah kabirdekileri yeniden diriltecektir. Biz bu inanç üzere yaşar ve bu inanç üzere ölür ve bu inanç üzere yeniden yarın kıyamet günü diriliriz ve inşallah azap da görmeyiz.

77- Allah’ım! Bizler nefsimize zulmettik. Sen bizim büyük ve küçük günahlarımızı mağfiret et. Zira Senden başka onları bağışlayan kimse yoktur ve olamaz. Bizi en güzel ahlâka yönlendir. Zira Senden başka en güzel ahlâka yönlendirecek kimse yoktur ve olamaz.

78- Lebbeyk diyerek davetine icabet ettim, buyur bütün mevcudiyetimle emrine hazırım. Bütün hayırlar Senin elindedir. Günahlarımızın bağışlanmasını Senden diler, tevbe edip dergâhına döneriz. Allah’ım! Senin gönderdiğin her resule iman ettik. Allah’ım! İndirdiğin her kitaba inandık ve tasdik ettik.

79- Allah’ım! Senden gelen bir haya ile, Sana karşı yüzlerimize haya üstüne haya ver, kalplerimizi Senden gelen iman nuru ile doldur, sevinç ihsan et.

80- Allah’ım! Bizi bol veren cömertlerden eyle, muradına erişenlerden kıl, cimri, hakkı görmeyen körlerden, başkalarının kötülüğünü yayan dedikoduculardan, kendini beğenen kibirlilerden, arabozuculardan eyleme.

81- Allah’ım! Çok yemek ve içmekten, kabalıktan, azgınlıktan, inattan, darlıktan, kötü zandan, içkiden, gevşemekten, rahata düşkünlükten, şirretlikten, riyadan, korkunç fitnelerden ve geçim sıkıntısından Sana sığınırım.

82- Allah’ım! Bizim için bu günümüzün evvelini iyilik, salah, ortasını kurtuluş, felah, sonunu başarı, necah eyle! Bize saadet, şehadet, tevbe, mağfiret ve iman ile hüsnü hatime ver.

83- Allah’ım! Bizim için bu günün evvelini rahmet, ortasını fâni ve fena şeylerden çekinmekle saadet, sonunu fazlını göstermekle ikram eyle.

84- Allah’ım! Bize geçimin en geniş ve iyisini, ömrün en mutlu ve saadetlisini, rızkın en bol ve bereketlisini ihsan eyle!

85- Allah’ım! Bizi geniş olan atfınla bağışla, bize fazlınla güzel muamele et, fırsat tanı, Cezalandırma. Allah’ım Sen sübhansın bütün ayıp ve kusurlardan münezzehsin, hamd ancak Sana aittir. Ben hakkıyla Sana hamd ve sena yapamıyorum. Senin övgünü saymakla bitiremem, vasfında acizim. Sen ancak kendin, kendini sena edersin, Kendini sena ettiğin gibisin. Sana sığınan aziz olur, medih ve senan yücedir. Senin ordun mağlup edilmez. Senin sözünden hilaf olamaz, Sen sözünde dönmezsin, Senden başka ilâh yoktur.

86- Sübhansın, Seni tesbih ederiz. Bizler Sana hakkıyla ibadet edemedik ey Mâbud.

87- Sübhansın, Seni tesbih ederiz. Bizler Seni hakkıyla tanıyamadık ey Mâruf!

88- Sübhansın, Seni tesbih ederiz. Bizler seni hakkıyla zikredemedik ey Mezkûr!.

89- Sübhansın, Seni tesbih ederiz. Bizler sana hakkıyla şükredemedik ey Meşkûr!.

90- Allah’ım! Bize bağışladığın nimetlerin şükrünü edâ etmek için bizleri muvaffak eyle. Sen Allah’sın, Senin kudretinin sıfatları mahlûkatın sıfatlarından çok yücedir. Sen gizli ifsad edici şeyleri yaratırken, buna şâhid olan hiçbir zıddın yoktu (bunları yaratman hikmetsiz değildir). Günâhları, suçları yaratırken, Seni alıkoyacak bir ortağın, engelliyebilecek bir dengin yoktu (Sen zıddan, karşı gelinmekten münezzehsin).

91- Allah’ım! Ağlamayan gözden, korkmayan gönülden, huşu duymaz kalpten, kabul olmaz duadan, faydasız ilimden, dinlenmeyen sözden, doymayan nefisten, insanların günlük hayatında ihtiyaç duydukları yardımı kesmekten Sana sığınırım.

92- Allah’ım! Bize Senin kitabın olan Kur’an’ın sırlarını anlamayı nasib et, nurlarından elbiseler giymeyi ihsan eyle. Bizleri lütuflar deryalarına daldır. Üzerimize ihsan ve atıyyeleri, kalplerimize marifetler ve seni tanıyıp bilmenin ilimlerini sağnak sağnak yağdır.

93- Ey Nurların Nuru! Ey gizli inceliği bilen, herşeyde nazik cemal-i sanatı görünen, yumuşak muamele eden Latîf, Ey maddî manevî ayıpları, kusurları, çirkinlikleri örtüp gizleyen Settâr! Enbiyanın parıl parıl parlayan kandili, evliyanın aydınlığı, asfiyanın ayı, cin ve insanların güneşi, Şark ve Garb ufuklarının ziyası olan Efendimiz Muhammed’in (a.s.v.) üzerine rahmet indirmeni ve bizlerin vücudunu irfan semâsına yükseltmeni ve kalplerimizi ihsan makamında sabitkadem kılmanı niyaz edip diliyoruz.

94- Ey gerçek mabud olan Allah, ey nur veren, nur olan Nur, ey herşeyi ihata eden Vasi, ey günahları bağışlayan Gafur, ey gökler emriyle bina edilen, ey yeryüzü kudretiyle yayılan, ey yüksek dağlar hikmetiyle dikilip, ayakta duran, ey güneş ve ay fazlıyla ışık veren, ziyadar olan Allah.

95- Gezegenleri, güneş ve ayı ışıklandıran, gök sahnelerini nurlandıran, şimşeklerle gürlemesini sağlayan isminin hürmetine, Sen; bize eziyet verecek olan kötülüklerin, şerlerin girmesine mani, muhkem bir kale ve parlaklığı ile neredeyse gözleri alıveren bir nur nasib eyle.

96- Allah karanlık olan geceyi gündüze, aydın olan gündüzü geceye çevirir. Bunda basireti açık olanlar için ibret vardır.

97- Ta sin mim, lehviyat olan çalgı âletlerinden, yalandan, buhtandan, sihirden haramdan, hilekârlıktan, zındıkların tuzağından, gece ve gündüz hadiselerinden, cin ve insanların şerrinden Aliyyü’l-Âzîm olan Allah’a sığınıyorum.

98- Ey Hafîz Sen bizi muhafaza eyle! Ey Velî Sen bizim sahib ve dostumuz ol! Ey yüce olan Alî, Ey herşeyden üstün olan Âli, Ey Kendisinden başka ilâh olmayan, Kendisinden başka kimse kendisinin nasıl olduğunu bilemeyen. Ya Allah, Ya Hayy, Ya Kayyum, Ya Hakk, Ya Vahid, Ya Ehad, Ya Samed, Ya Vahhab! Ya Fettah, Ya Muhyi, Ya Mümit, Ya Kahhar, Ya Selâm!

99- Rabb’i Rahim’den sözlü bir selâm olsun onlara.

100- Onların hakkından gelmek için Allah sana yeter. O bütün ses ve sadaları en iyi işiten Semî’, herşeyi bihakkın bilen, hiçbir şey ondan gizlenmeyen Alîm’dir.

101- O öyle bir Allah’tır ki, Ondan başka ilah yoktur. Görünmeyen ve görünen her şeyi bilir. O Rahman’dır, rahmeti her şeyi kuşatır, Rahîm’dir sevdiklerine hususi şefkat ve merhamet sahibidir.

102- O öyle bir Allah’tır ki, Ondan başka ilah yoktur. O Meliktir mülk sahibidir. O Kuddüstür, paktır, bütün ayıplardan uzaktır, bütün temizliklerin esas sahibidir. O Selâmdır, her türlü acz, kusur ve noksanlıktan münezzehtir, selamet Ondan gelir. O Mü’mindir, emniyet ve emân verir, kalplere iman bahşeder. O Müheymin’dir, herşeyin dizgini elinde, bütün mevcudatı çepeçevre kudret pençesinde tutan, gözeten, koruyandır. O Azizdir, kudreti herşeye galiptir. O Cebbardır, kimse Ona karşı koyamaz. O Mütekebbirdir, büyüklük ancak kendisine hastır. Allah müşriklerin Kendisine ortak koştukları şeylerden münezzehtir. O Hâlık’tır, herşeyin yaratıcısıdır. O Bârî’dir, bir şeyden çok şeyi örneksiz yaratandır. O Musavvir’dir, herşeye münasip suret giydirendir. O Gaffâr’dır, bol mağfiret fazıl ve rahmetiyle her günahı bağışlayandır. O Mübdi’dir, bütün mevcudatı maddesiz, mayesiz, örneksiz, meşietiyle yoktan var eden ve başlatandır. O Muîd’dir, ilk yarattığı ve her zaman yenilediği, ölmüş çürümüş dağılmış mevcudatı tekrar dirilten ve iade edendir. O Muhsî’dir, maddî ve manevî herşeyin sayı ve hesabını bilendir. O Rezzâk’tır, bütün mahlûkatı rızıklandıran rızkı elde etme sebeblerini yaratandır. O Kâbıd’dır, maddî-mânevî herşeyi istediği ölçüde azaltıp daraltandır. O Bâsıt’tır, maddî manevî her şeyi istediği miktarda alçalman genişletendir. O Hâfid’dir dilediğini alçaltır ve indirendir. O Rafi’dir, herşeyin maddî ve manevî yükselmesi elinde bulunandır. O Muizz’dir, dilediğine tevfik verip azîz kılan, izzet bahşedip şereflendirendir. O Müzill’dir, dilediğini hikmet ve adaletiyle zelîl kılandır. O Mukît’tir, mahlûkatın çeşit çeşit rızkını vakti vaktine veren, gözetip kuvvetlendirendir. O Sâdık’tır, her sözü, her işi doğru olan, ahdini, vadini yerine getirendir. O Bakî’dir, bütün sıfat ve esmasıyla hep var olan, varlığı zamanla sınırlanmayandır. O Raûf’dur, çok esirgeyen, re’fet ve hususî şefkatini gösterendir. O Nafi’dir, faydalı şeyleri yaratan, herşeye çok menfaatlar iyilikler takandır. O Dârr’dır, hikmeti gereği, irade ettiklerine adaletle zarar ve elem verendir. O Mühliktir, dilediği şeyi helak edendir. O Mukaddim’dir, dilediği herşeyi öne geçiren, şereflendirendir. O Muahhir’dir, dilediği herşeyi arkaya alan, vakti merhune bırakandır. O Afüvv’dir, çok affeden, pişmanları affetmeyi sevendir. O Ganî’dir, mutlak zenginlik sahibi, hiçbir kimseye muhtaç olmayan, herkes Kendisine muhtaç olandır. O Muğnî’dir, dilediği kimseyi maddî ve manevî zengin kılandır. O Müntakim’dir, zalimlerden, intikam alandır. O Semî’dir bütün ses ve sadaları en iyi işitendir. O Alîm’dir, herşeyi en iyi bilendir. O Basîr’dir, herşeyi en iyi görendir.

103- Allah bize kâfidir, O en güzel vekildir. O en iyi yardımcı ve dosttur. Rabb’imiz bizleri bağışla dönüş ancak sanadır.

104- Ey yok olmayan Daim, ey zeval bulmayan Kaim, ey vezirsiz, yardımcısız herşeyi idare eden Müdebbir, bize, anne-babalarımıza, cümle Nur Talebelerine, erkek ve kadın bütün mü’minlere her zoru kolaylaştır, âsân eyle.

105- Allah’ım! Senin verdiğini alıkoymaya, alıkoyduğunu vermeye kimsenin gücü yetmez. Kaza ve kaderini kimse red edemez, geri çeviremez. Verdiğin hükmü kimse değiştiremez. Senin merhamet ve lutfun olmadıkça, katında kimseye malı, mülkü, kuvveti fayda vermez.

106- Herşeyden yüce ve üstün olan Alî, azamet sahibi olan Azîm, herkesin her ihtiyacını gideren, herşeyin hesabını iyi bilen Hasîb, mahlukat arasında en iyi ve en güzel şekilde hüküm veren, hal ve fasıl eden Hakem, adaletle hükmeden Âdil, hiçbir şey nazarından kaçmayan, herşeyi her an gözetleyen Rakib, son derece yüce olan Bazih, sonsuz derece azamet sahibi Şamih, dualara icabet eden Mucîb, hiçbir şeye muhtaç olmayan, sonsuz varlık sahibi olan Ganî, hak ve hayır yollarını gösteren Reşîd, sabır gösteren, kullarını hemen cezalandırmayan Sabûr, büyük ve yüce olan Celîl, misilsiz yoktan var eden, en güzel surette yaratan, dengi olmayan Bedi’, herşeyi nuruyla aydınlatan Nur adaletle iş gören Muksit, dilediği şeyi dilediği zaman ve yerde toplayan, insanları haşir meydanında bir araya getiren Cam’, sual edilen her haceti, lâzım olan her nimeti, arzu edilen her şeyi veren Mu’tî, istemediği şeye mani olan tecâvüzleri durduran, hudud koyan Mâni’ Rabb’im, bütün noksan sıfatlardan münezzehtir.

107- Lâilahe illallah (Allah’tan başka ilâh yoktur), Allah bütün mahlûkatın herşeyini üstüne alan Vekil ve her yerde hazır ve nazır olan Şehit’tir. Lâilahe illallah, Allah güven ve karar sahibi, muhkem yapan, kudretine hiç birşey engel olamayan Metîn ve sonsuz şeref ve azamet ve nimet sahibi yüceler yücesi Mecîd’tir. Lâilahe illallah, Allah bir olan Vahid ve her şeye sahip ve bütün kâinatı tek başına idare ve tedbir eden Vâlî’dir. Lâilahe illallah, Allah kadr ve şânı büyük, kerem ve semâhati bol Mâcid ve her şeyden ve her hal ve tasavvurdan yüce olan Müteâlî’dir.

108- Her tehlikeye ve korkuya karşı hazırlığımız “Lâila he illallah”, her bol nimete ve berekete “Elhamdülillah”, her bolluğa ve rahata “Eşşükrü lillâh”, her ilginç ve hayret verici şeye “Sübhânallah” her sıkıntıya ve şiddete “Hasbiyallah” her günah ve suça “Estağfirullah” her üzüntü ve sevince “Mâşaallah” her kaza ve kadere “Tevekkeltü alellah” her musibet ve belaya “innâ lillah” her itaat ve isyana “lâ havle velâ kuvvete illâ billâh” her ihtiyaç ve derde “isteantübillah”dır.

109- Allah’ım! Seni, meleklerini, Arşının taşıyıcılarını, peygamberlerini, bütün mahlukatını şahid tutarak sabahladık ki, Sen Allah’sın, Senden başka ilâh yoktur, Teksin, şerikin yoktur, Muhammed (s.a.v) Senin hem abdin ve hem resulündür, yüce olan Alî ve büyük olan Azîm Allah’ın yardımı olmadan hiçbir iyilik yapmaya ve hiçbir kötülükten kurtulmaya gücümüz yetmez.

110- Ey dünyada fark gözetmeden herkese rahmet eden Rahman, ey âhirette mü’minleri rahmetiyle kuşatan Rahîm; bizi affet, günahlarımızı bağışla, bize rahmet et, Sensin bizim Mevlamız, Sensin en üstün rahmet sahibi.

111- Şafî Allah’tır, Şifa veren Allah’ın adıyla, Kafî Allah’tır, herşeye yeten Allah’ın adıyla, Muafî Allah’tır, afiyet veren, günahları imha eden Allah’ın adıyla. Allah’ın adıyla ki, Onun adı beraber olduktan sonra yerde, gökte, hiçbir şey zarar veremez, O herşeyi işiten Semi’, Herşeyi bilen Alîm’dir.

112- Allah’ım! Sen Muhyi’sin, hayat verensin, bize dünya ve âhirette sıhhatli ve afiyetli iyi ve güzel hayat nasib eyle. Şüphesiz, Sen herşeye gücü yeten Kadîr’sin.

113- Allah en iyi hıfz ve himaye edendir. O en üstün rahmet sahibi olan Erhamürrahimin’dir.

114- Allah onları arkalarından kuşatır, Kur’an onların iddia ettikleri gibi değil, O Levh-i Mahfuzda korunan, şerefli, yüce bir kitaptır.

115- Namazlara ve bilhassa orta namaza devam ve dikkat edin ve Allah için namaza itaatle durup kıyamda bulunun.

116- Hiçbir kimse yoktur ki yanında onu muhafaza eden (bir melek) bulunmasın. Allah en iyi koruyan ve muhafaza eden Hafiz’dir. Ey Hafiz bizleri her şer ve zarardan muhafaza eyle.

117- Sonra o üzüntünün ardından (Allah) üzerinize bir emniyet indirdi. Sizden bir kısmını bürüyen tatlı bir uyku hali verdi. Bir kısmınız (münafıklar) ise can derdine düşmüş, Allah hakkında Cahiliye devrindekine benzer hak dışı şeyler düşünüyorlar: Bu işin kararlaştırılmasında bizim yetkimiz mi var? Ne gezer! diye söyleniyorlardı. De ki: Bütün yetki ve karar Allah’ındır “Onlar aslında içlerinde, sana karşı açığa vuramadıkları birşeyler saklıyor ve kendi aralarında: “Bu emir ve komuta içinde bir payımız olsaydı, şimdi burada olmaz, öldürülmezdik.” Allah, sizin içinizde olanı imtihan etmek ve kalplerinizi her türlü vesveseden ve kirden arındırıp pırıl pırıl yapmak için bunu başınıza getirdi. Allah gönüllerde saklı olanı hakkıyla bilir.

118- Takva sahipleri; Rabb’imiz! Biz îman ettik, günahlarımızı bağışla ve bizi cehennem ateşinden muhafaza eyle, diye duâ ederler.

119- Onlar sabırlı, imanlarında sadık ve samimi, Allah’ın huzurunda itaatla divan duran, mallarını hayırda harcayan, seher vakitlerinde istiğfar edenlerdir. Allah, kendisinden başka ilâh olmadığına şahitlik etti. Buna melekler ve adaletten ayrılmayan ilim sahipleri de şahitlik ettiler ki, Ondan başka ilâh yoktur; O herşeye galip Azîz, herşeyi hikmetle donatan Hakîm’dir.

120- Allah katında makbul olan din ancak İslâm dinidir.

121- Haydi siz akşama girdiğinizde ve sabaha kavuştuğunuzda Allah’ı tesbih ve tenzih edin, namaz kılın. Göklerde ve yerde hamd ve sena O’na mahsustur. Gündüzün sonuna doğru ikindi vaktinde de öğleye girerken de O’nu takdis ve tenzih edin, namaz kılın.

122- O, ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkarır. Öldükten sonra yeryüzünü O diriltir. İşte siz de öldükten sonra böylece dirilip kabirlerinizden çıkarılacaksınız.

123- Ben benim de, sizin de Rabb’iniz olan Allah’a tevekkül ettim. Hiç bir canlı yoktur ki, Allah onun perçeminden tutup kudretine boyun eğdirmiş olmasın. Şüphesiz ki Rabbim’in yolu doğru bir yoldur.

124- Biz neden Allah’a tevekkül etmeyelim ki, bize yollarımızı dosdoğru gösterdi. Bize verdiğiniz her türlü eza ve sıkıntıya sabredeceğiz. Güven isteyenler ancak Allah’a tevekkül etsinler.

125- De ki: Allah bizim hakkımızda ne takdir etmiş ne yazmışsa başımıza ancak o gelir. O bizim Mevlamız ve Sahibimizdir. Öyleyse mü’minler yalnız Allah’a tevekkül etsinler.

126- Allah sana bir sıkıntı, bir zarar dokundurursa, onu yine Ondan başka kaldırabilecek kimse yoktur. Şayet sana bir hayır murad ederse, o durumda Onun bu lütfunu engelleyebilecek de kimse yoktur. O lütfunu ihsanını kullarından dilediğine nasib eder. O, günahları bağışlayan Gafur, bol rahmet sahibi Rahîm’dir.

127- Yeryüzünde hareket eden hiçbir canlı yoktur ki, onun rızkını vermek Allah’a âit olmasın. Allah onların rahimlerdeki yerini de bilir, yaşayıp öleceği yeri de. Bunların hepsi apaçık bir kitapta yazılmıştır.

128- Yeryüzünde yürüyen ve kendi rızkını yüklenmeyen nice canlının ve sizin rızkınızı Allah verir. O herşeyi hakkıyla işiten Sem’i ve bilen Alîm’dir

129- Allah, insanlara bir rahmet açarsa, Ona mâni olabilecek hiçbir kuvvet yoktur. Onun vermediğini ise gönderecek güç yoktur. O, mutlak galip Azîz ve hüküm ve hikmet sahibi Hakîm’dir.

130- Onlara “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan, muhakkak “Allah” derler. De ki; Öyleyse bana bildirin, Allah bana bir zarar vermek isterse, Allah’ı bırakıp da taptıklarınız, O’nun verdiği zararı giderebilir mi? yahut Allah, bana bir rahmet dilerse, onlar onun bu rahmetine mâni’ olabilir mi? De ki: Bana Allah kâfidir. Güvenilir birisini arayanlar da, yalnız O’na dayanıp tevekkül etsinler.

131- Allah bu yardımı, ancak size bir müjde olsun ve bununla kalbleriniz tatmin olup güven duysun diye yaptı. Zafer ancak Azîz ve Hakîm olan Allah’tandır, başkasından değildir!

132- Kaf hâ yâ ayn sâd. Hâ mîm ayn sîn kaf. Bizim sahibimiz sen ol, Sen herşeye kâfisin, bize merhamet et. O herşeye kudreti yeten Kadir, her kuvvete galip gelen, cabbarları hunharları dize getiren, tedbir ve takdirini hiç kimsenin geri çeviremediği, dilediğini yapan Kahir, varlığı, sıfatı, isimleri her şeyde aşikâr ve apaçık olan Zahir, isim ve sıfat, ef’al ve eserleriyle herşeyin içyüzünü kaplayan, hiçbir şey onların ötesine geçemeyen, nazarlardan gizli kalan Batın, herşeyi yoktan örneksiz var eden Fâtır, en ince şeyleri yapan, her şeye nüfuz eden, lütuf sahibi Lâtîf, herşeyden en iyi haberdar olan Habîr olan Allah’tır. Sözü haktır. Mülk Onundur. Sur’a üfürüldüğü gün hiçbir şey Ondan gizlenemez, O görüneni ve görünmeyeni en iyi bilen Âlim’dir. O herşeyi hikmetle yapan Hakîm, herşeyden haberdar olan Habîr’dir.

133- Ey sonsuz şefkatli olan Hannân, ey bol iyilik ve ihsan eden Mennân, Ey gökleri ve yeri örneksiz ve taklitsiz yapan Bedi’, ey mutlak, zatî, ezelî ve ebedî hayat sahibi olan Hayy, ey her şey kendisine istinat ederek kaim olan, vücudu hiçbir kimseye dayanmayan Kayyûm, ey celâl ve ikram sahibi! Senden ulûhiyyetînin şan ve azameti hürmetine tabiatımızı beşerîlikten çıkarıp, bir daha sana isyan etmemek üzere, ruhumuzu itaatkâr meleklerinle beraber yükseltmeni niyaz ediyoruz.

134- Ey kuvvet ve halleri değiştiren, hâlimizi en iyi ve en güzel bir hale çevir.

135- Allah’ım! Sen her türlü ayıp ve kusurdan münezzehsin, Ancak Sana hamdedilir, Senden başka ilâh olmadığına şehâdet getirir, ancak Senden af diler ve Sana tevbe ederim.

136- Allah’ım! Hiçbir şeyi yaratmadan nurunu yarattığın, her şeyi nuruyla aydınlattırdığın, âlemlere rahmet olarak gönderdiğin Efendimiz Muhammed’e (s.a.v) geçmiş ve gelecek, gerek mesut ve bahtiyar gerek şaki ve isyankâr olsun bütün mahlûkat adedince rahmet manasındaki salât eyle! Öyle bir rahmet ki bütün sayıları aşacak, her sınırı ihata edecek, sonsuz ve nihayetsiz, kesintisiz bitmez tükenmez olsun. Bunun bir mislini de Ona indirdiğin gibi Onun Âl ve Ashabına ve aile efradına indir. Bu Senin rahmetine yakışır, çünkü Sen en üstün merhamet sahibi olan Erhamürrahiminsin

137- İzzet sahibi Rabb’in onların yakıştırdıklarından mukaddes ve münezzehtir. Peygamberlere selâm olsun! Hamd ve sena ancak âlemlerin Rabb’i olan Allah’a mahsustur.

138- Allah’ım! Rabb’imiz, bu duayı bizden kabul buyur, çünkü sen herşeyi en iyi duyan Semi’ ve en iyi bilen Alîm’sin. Allah’ım! Bize her hayrı nasib eyle ve her türlü serden bizleri mahfuz ve masun kıl.

139- Allah’ım! kalblerin tabibi ve devası, bedenlerin afiyet ve şifâsı, gözlerin nur ve ziyası Efendimiz Muhammed’e, Âl ve Ashabına, rahmet manasındaki salât ve selâm eyle! Âlemlerin Rabb’i olan Allah’a hamd olsun. Salât ve selâm olsun resulümüz Muhammed’e, bütün Âl ve Ashabına.

140- Allah’ım! Kelâm-ı Kadîm olan Kur’an ve Resul-ü Ekremin hakkı için ve bütün Enbiya ve resullerin hakkı için ve Evrâd-ı Kudsiye ve içindeki hakikatlar hürmetine, ey ihtiyaçları yerine getiren ve belâları def eden, üzerimizden belaları kaldır, bize ve Üstadımıza anne ve babamıza ve Nur talebelerine hüsnü hatime ihsan eyle, dünyadan ayrılmamızı güzel sonuçlandır… Âmin, âmin, âmin…

Allah tealadan Efendimiz Muhammed’e Âl ve Ashabına, çok salât ve selâm olsun.