Ey İnsan! Hiçten Seni Yaradan Allahına Şükretmezmisin

Allah Kur’ani Keriminde, Tin suresinin dördüncü ayetinde şöyle buyuruyor: “Biz insanı en iyi bir şekilde yarattık.” Hadisi Şerifte ise şöyle buyuruluyor: “Kim kendini tanırsa o Allah’ını da tanır.”

İnsan kendini tanımak aynada veya fotoğrafına bakarak evet ben buyum demekle iş bitmez. Elinin parmaklarına bakıp, parmaklarındaki menteşelerine dikkat edip görür ki, bu insan bir hücreden oluşan bütün vücut mükemmelliği incelemeye çalış. Bunların harikalığını gürünce, sakın Allaha karşı şükrünü unutma?

Gözlük yapmak için optik tahsili görmek icab ediyor. Peki göz kendi kendine mi oldu diyeceğiz. Güneş, veya başka ışık olmasa idi göz niye yarardı. Allah gözün kıymetini bildiği için tek göz değil, iki göz vermiş. Bunun için de ayrı bir şükür lazım değil mi.

Hele kulakların olmasa idi halin ne olurdu? Allah Kur’anda gözden önce kulakları zikrediyor, demek ki kulaklar gözden daha değerli. Kulakları hiç işitmeyenler şöyle dursun, işitme duygunun yarısını kaybetsen bile karşıdaki ile konuşurken ha ha,hı hı, kusura bakma duymadım bir daha tekrarlar mısın demek mecbur olursun. İşitme cihazın olsa da net duyamazsın. Yani bize verilen bu cihazlarımızın kıymetlerini bilmek için onlarsız kalmak mı lazım?

Düşünün kız olsun, erkek olsun fark etmez. Namaz kılmayan bunlardan biri. Bir kazada gözlerini kaybetse sonra manevi yönden ona denilse: Eğer sana farz olan günde beş vakit namaz kılar isen ana göz vereceğim ne dersiniz kılmam mı diyecek? Yok sa eşsiz bir sevinç ile evet kılarım demez mi? Veya Allah’ın tesettür emrine isyan edip, sokaklarda yarım çıplak giyimi ile hava atan bir hanım kızın başına, daha önce bahsettiğim gibi bir kaza neticesinde kafası arızalanıp aptallaşsa sonsa. Sonra ona: Allah tarafından Hanımefendi! Allah’ın emrine uyup Müslüman bir hanım kıyafetine bürünür isen, seni sap sağlam yaparım denilse, o Müslüman hanıma benzemem, dinsiz birine mi benzeyeceğim diyecek?

Ey insan oğlu insan senin göz ve kulaklarını, Annen yapmadı, babanda yapmadı. Kör, sağır, aptal tabiat da yapmadı, onlar kendi kendine de olmadılar değil mi? Onları lütfuyla Keremiyle Allah sana ihsan etti. Yalınız bu kadarla da bırakmadı. Kolsuzda yaratmadı. Ayaksızda yaratmadı? Ayağının dizine bir menteşe koydu o olmasa idi yolda nasıl yürüyecektin bana anlatırmısın? Kolundaki menteşe olmasa idi lokmayı ağzına nasıl koyacaktın beynini muhafaza etmek için kafana sağlam bir kapak koymasa idi halın ne olurdu.

Sayısız ni’metlerin lezzetlerini fark etmek için ağzına bir dil parçası koymuş, onunla oh bu ne lezzetli. Lezzetsiz bir lokma ağzına koysan, dil hemen onu dışarı ata ve ne kadar tatsız imiş dedirtir insana. Ön dişlerimiz arka tarafta olsaydı halımız ne olurdu, yiyeceklerimizi nasıl ısırır, nasıl çiğnerdik. Üstelik basit siyah toparağa sayısız ni’metleri sayısız renkte, sayısız lezzette kim yaptırıyor o toprağa bu hasletleri kim veriyor. Biz bunları düşünmeyelim mi?

Allah bizleri noksansız yarattığı için ve sayısız nimetler verdiği için Ona  ne kadar şükretse azdır değil mi? Allah bizleri şükredenlerden eylesin. Amin…

Kardeşiniz: Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.org

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: