Gör Allahın Kudret ve Azametini
Biz materyalistlere hiç çekinmeden, bu müşkülümüzü halledin dememiz lazım: Astronomi uzmanları diyorlar ki, ışık saniyede 300,000 kilometre hızla gidiyor. Yine onların görüşüne göre, güneşin ışığı dünyamıza sekiz dakikada ulaşıyor. Yani 1 dakikada 60 saniye. Sekiz dakika, altmışar saniye = 480×300.000 = 144.000.000 k.m. eder. Demek oluyor ki, güneşle dünya arasında 144.000.000 kilometre mesafe varmış. Acaba bu mesafe 143.000.000. k.m. olsaydı, ne olurdu halımız biliyor musunuz? Güneş bizi yakıp kül ederdi. Peki 145.000.000 olsa idi, o zaman da, her şeyimizi dondurup buz yapacakmış. Çok merak ediyorum! Acaba dünya mı güneşe dedi, sakın daha öte gitme, yoksa bu insanların her şeyi donar buz olur. Beri de gelme ha! Yoksa her şeyi yakar kül ederiz mi dedi. Yoksa o emir güneşten mi dünyaya geldi? Bu müşkülümüzü halletmeleri için acaba materyalistlere bu soruyu sormayalım mı? Onlara göre bu mesafe acaba nasıl tayin edildi? Yoksa köylüler iple tarlayı bölerken yaptıkları gibi mi yaptılar? Dünya güneşe, çek ipi oraya çak bir kazık. Daha öteye gitme, beri da gelme ha! Çünkü gelecekte dünyaya canlılar gelecekler, az daha beri gelsen onları yakar öldürürsün. Biri diğerine öylemi dediler? Yoksa kudreti sonsuz bir Allah mı, kâinatın hulasası ve şuurlu meyvesi olan insana hizmetini en mükemmel vermesi için güneşi oraya çaktı. Dünya’ya güneşin çevresinde dönerken sana tayin ettiğim mesafeden ayrılma ha! Mı dedi? Kat’iyyen bunun başka alternatifi yok ama, ecnebi düşmanlar insanları boş buldukları için maalesef çoğuna o baklayı yutturdular. Hey gidi akılları gözlerine inmiş tabiatçılar hey! Haddinizden çok tecavüz ettiniz!!!
Astronomi uzmanlarına göre: Üzerinde yaşadığımız dünya, hem kendi ekseninde, hem de güneşin çevresinde dönüyor. Gündüz rahat çalışmamız için, akşama kadar dünyamız güneşe karşı durur. Akşam olunca yorgunluğumuzu rahat gidermek için, yüzüne siyah bir perde çekerek ışıktan ve ısıdan uzak tutarak bizi rahatlatır. Materyalistlere soralım: dünyamız bizi acıdığından mı böyle yapıyor acaba?
Güneşin çevresinde dönüşü ise, çok daha acayip. Saatte 108000 km. hızla gidiyor. Milyonlar seneden beri, bir saniye daha yavaş ve daha çabuk, tur yapmadan devrini tamamlıyor. Nereden biliyorsun desen? Takvimden biliyorum, bir sene önce yazılan takvim hiç bir saniye değişmiyor . Acaba dünya o kadar hızlı dönerken denizlerdeki suları niye boşluğa atmıyor, Bu kadar hızlı uçak gibi giden bir dünya üzereyiz, niye ayağımızı kaldırınca o gidip bizi bırakmıyor? Yer çekimi diyorlar peki o yer çekimi niye bizi yere yapıştırmıyor? Dünyamız elips şeklinde olduğu için, her dönüşünde, tam lazım olduğu yerde 27 dakika 23 derece eğik olarak gidiyor. Az daha hızla gitse muhakkak bir gezegene çarpacak. Az yavaş gitse yine biriyle çarpışmadan kurtulamayacak. Materyalistlere yine soralım: Acaba bu aptal dünya nasıl bunu becerebiliyor, kıyameti koparmadan ahenkli ahenkli bizi gezdiriyor. Acıdığından mıdır ki bizi havaya atmıyor? Aman Allah’ım İmansızlar ne derse desin, ben Allahu Ekber diyerek bütün bu acayip işleri sen kudret ve hikmetinle yapıyorsun.
Merkez kaç kanununa göre her insanın üstünde üç ton ağırlık varken, neden ve nasıl insan rahat rahat yürüyor? Çünkü yer çekimi dolayısıyla arz insanın havaya uçmasına meydan vermiyor? Fakat yer çekimi ile yukarıda dediğim gibi: Niye insan yere yapışıp çakılmıyor da ayaklarını rahat rahat kaldırıp yürüyebiliyor? Onu önlemek için hangi safsata kanun ortaya giriyor? “Bir kanun var!” diyorlar. Peki, kanunu yapan kim? Biri yapmadan nasıl kanun oluyormuş? Sorsan çıt yok. Materyalistlere demeyelim mi? Sen madem ki insansın ve madem ki akıllısın. Haydi bir kilometre uzak bir yere, aynı yere basarak, aynı dakikada git gel bakalım.
Dünyamız, ister büyük patlama neticesi Big Bang’la meydana gelmiş olsun, isterse, Comte de Buffon’un teorisine göre olmuş olsun fark etmez, çünkü her iki görüş tesadüfe dayanır. Buffonun dediğine göre hava boşlukları içerisinden çıkan bir kuyruklu yıldızın güneşe takılıp çarpmasıyla güneşten bir kitle sıvı halinde koparmasından dünyamız meydana gelmiş. fark etmez çünkü onlara göre her iki görüş ilim değil nazariyedir, bir teoriden öte geçemezler .
Evet Buffon ve diğer fizik bilginleri, dünyaca meşhur olmak için, eften püften ortaya sürdüklere bazı delillere dayandırarak dünyamızın ömrünü 3. 4,6 ve 5,3 milyar yıl olarak nazarımıza veriyorlar.
Şimdi bu materyalist kafalı bilginlere sormayalım mı? Acaba dünyamız sıvı veya kor halinde iken, oraya niye insan gönderilmemiş? Veya gönderilmiş olsa idi o insanların hali ne olurdu? Sonra güneşten koptu diyorlar. Madem ki güneşten kopmuş, dünyada olan maden yatakları güneşte de var mı? Yani Güneşte de Su, petrol, sıvı gaz, kömür, bakır, demir, tuz, nışadır, şap ve insanlara lazım olan tüm madenler güneşte de olması lazım, yok olması imkânsız. Halbuki sadece hidrojen atomlarıyla hayatını devam ettiren o büyük ateş kitlesi güneşte, saydığımız madenlerden herhangisi bulunabilir mi? Olamadığına göre dünyamız güneşten kendi kendine koptu nasıl diyebiliyorlar? Dünyamızı Allah koparmış olabilir veya gezegenleri yarattığı gibi onu da yaratma gücüne sahiptir, hiç noksansız dünyada yaşayan insanın niye ihtiyacı var ise dünyanın içine koymuş, noksan sıfatlardan münezzeh olduğu için her şey yaptığı gibi onu da yapar ve ihtiyaçlarımızı tem’in etmek için onu da yapabil ve yapmış. Bunu hayvan düşünüp soramasa da, bizde mi düşünüp bu ciddi hakikati materyalistlere sormayacağız?
Abdülkadir Haktanır
www.NurNet.org