Gözlemler ve İktidar
Ruh yaratılırken ona uygun bir bedenin yaratılması, ruhun ve bedenin yaşayabileceği bir dünya yaratılması birbiri ile alakadar fiiller. Ruh ve beden ilişkileri, ruh ve beden, dünya ve kainat ilişkileri, hep birlikte düşünülmüşler, ruh yaratılırken dünya olmasa da onun yaşayabileceği bir mekan onun yaratılmasında hesap edilmiştir. Yaratılış zamanları farklı olsa da başlangıçta birbirleri ile uyum içinde olmaları hesap edilmeden yaratılamazlardı. Jeolojik zamanlar biraz da masala benzemiyor mu? Ruhun bilemediğimiz yapısı ile bedenin ve dünyanın bağlantıları var, bilim bunu tesbit edebilmiş mi veya nereye kadar tesbit edebilmiş.
Ruh bu yapısı ile dünyanın yaratılması zaruretini ortaya koyuyur, o zaman aynı ruh dünyada tekamül edinc e farklı bir ruh özelliği kazanıyor ve “ben bu evde yaşayamam bana yeni yapıma göre bir ev gerekir “diyor, ve Allah da onun bu istekleri doğrultusunda din ile ibadet ile tefekkür ile kazanılmış yeni mahiyetine uygun bir mekan yapacağını ona söz veriyor ve onun üzerine Allah ahireti yaratıyor. Ruhun yaratılmasın da insan ve kainat üçlüsü arasındaki armoni tekamül etmiş ruh ile ahiretin yaratılması arasındaki doğru orantılı armonidir.
29 sözün ikinci bölümünün birinci maksadında ki cümle önü ve arkası açık bir cümledir, buradaki beka öncesinden çok sonrası içindir, bütün ahireti içine alan bir gerçekliktir, ruh kesinlikle baki ise onun yaşaması için burada dünya ötede ise ahiret ve cennet zorunludur, dünyayı yapan, ahireti de yapacak iktidardadır. Nasıl olacağın cevabı nasıl olduysa nasıl olmuşsadır. Kur’an’daki “kezalikel huruç” ifadesi bu ikili zorunluğu gösterir, önceden gelen zorunluk, sonraki zorunluk. Bediüzzaman Kadir’in kudretini şu cümleleri ile anlatır.
Evet bir K a d i r ki şu alem bütün güneşleri yıldızları, avalimi, zerratı, cevahiri nihayetsiz lisanlarla O ‘nun azametine ve kudretine şehadet eder. Hiçbir vehim ve vesvesenin hakkı var mıdır ki haşr-i cismaniyi o kudretten istibat etsin” Bu cümle bir tarif cümlesidir aynı zamanda kudretin yaptığı işleri anlatır, ve yapacağı işe iktidarını yaptığından ortaya koyar. Beş şey var, güneşler, yıldızlar, avalim alemler, zerrat, zerreler, cevahir. Sayısız güneşler var, sonra sayısız yıldızlar var, alemler var, onsekiz bin alem, her canlı bir alem, hem cansız bir alem, zerreler, sayı ile anlatılamayacak kadar geniş yani atomlar, onbinlerce atom ancak bir toplu ine başı kadar,bir de cevherler, yaratılmışların fizyolojik ve psikolajik yapıları. Bu varlığın beş büyük işini taifesini , sonsuzsayıları ile yaratıp birbiri içinde birbirine zarar vermeden yöneten bir Allah’ın kudreti ortadadır. Bütün kainatı içine alan bir beş şey var bunları yaratan Alllah burada Kadir bu kudretin sahibi ahireti nasıl getirebilir denir mi? Burada Bediüzzaman bir azamet ve kudret kelimesi kullanır, çünkü bu fiiller işler için azamet ve kudret gerekir. Azamet ile kudret arasında münasebet vardır, mekan büyüdükçe azamet büyür, büyüyen mekan kudreti de büyütür.Şimdi bütün zerreleri sayısız yapılarda kullanan bir gücüm azameti ve kudreti, bütün alemleri aynı anda sonsuz mekanlarda gören ve yönetenin azameti ve kudreti. Bütün mahlukatın ruh ve diğer cevherlerini birbiri ile ve herşeyle alakadar yöneten ve ihata eden ve ve v e , bu nasıl bir kudrettir. Allahu ekber bu kudretin ilanıdır, beşere başını kaldırıp o azamet ve büyüklüğü düşünmeyi ve camiiye koşmayı emreder, nerde … ezanlarda otuz namazdakiler ile yüzleri bulan Allahu ekber, hep insana bu azamet karşısında tavır almayı amirdir.
Tarif cümlesinin ikinci boyutu, “Evet bilmüşahade bir Kadir-i Zülcelal , şu alem içinde herbir asırda birer yeni ve muntazam dünyayı halkeden/1
hatta her senede birer yeni seyyar muntazam kainatı icad eden ,/2
hatta her günde birer yeni muntazam alem yapan/3
, daima şu semavat ve arzın yüzünde birbiri arkasında geçici dünyaları , kainatları kemal-i hikmetle halkeden /4, değiştiren /
ve asırlar ve seneler, belki günler adedince muntazam alemleri zaman ipine asan 5/
onunla azamet-i kudretini gösteren6 /
ve yüzbin çeşit haşrin nakışları ile tezyin ettiği koca bahar çiçeğini küre-i arzın başına birtek çiçek gibi takan ,/ 7
onunla kemal-i hikmetini cemal i sanatını izhar eden/ 8
bir Zat “ nasıl kıyameti getirecek nasıl budünyayı ahirete değiştirecek denilir mi ?”
İkinci boyut cümle daha gözleme dayalı, başında ” bilmüşahade “ diyor.
Dünya, kainat , alem, geçici dünyalar, geçici kainatlar,günler adedince alemler, yüzbin çeşit haşrin nakışları , bahar çiçeği. Bunları gözlemleri ile ihata eden bir hayal, ve getirip Allah’ın hikmetinin kemali ve sanatının cemaline delil etmek. Sabit alemler, geçici alemler, nakışlar, koca kainatı hallaç pamuğu gibi eleyip Allah’ın kudretine ve iktidarına delil etmek, bütün yukarda görülen alemleri , basit ve hareketli, yöneten bir ilahın kudreti ahireti getirmeye neden gücü yetmesin, bunlara gücü yeten onlara gücü yeter, işte fail yani işi yapan iktidarını gözlemle gösteriyor ve yapacağını taahhüdü noksanında ortaya koyacak. F a i l muktedirdir.
Gözlemlerden sonra o gözlemleri teyid eden ayeti naklediyor. “Şu Kadir’in kemal-i kudretini ve hiçbir şey ona ağır gelmediğini ve en büyük şey , en küçük şey gibi O’nun kudretine ağır gelmediğini ve hadsiz efrad bir tek ferd gibi o kudrete kolay geldiğini şu ayeti kerime ilan ediyor.” Mahalküküm velabasüküm illakenefsin vahide “Bütün yaratılış bir nefsin yaratılışı kadar kolaydır.
Naim Baba birgün oğlu Kudretullahı görmek için istanbul’a veya Ankara’ya gider, camii de abdest alırken başını kaldırır, bakar ki oğlu kudretullah “ ayağı kalkar, ola kudretullah Kadir Allah”der. Erzurum da fi tarihinde Naim Baba’nın evine derse giderdik Vahdet Abi, Hükmü Abi , yollarda marşlar söylerdik. Geldi geçti ömrüm benim şol yel esip geçmiş gibi , Ruhu rahmet istedi Naim Baba’nın. Kudretullah babam dükkana gelen herkese oğul hiçbir şeyin yoksa bir bardak su ver derdi. Alaylı olduğu için imamlıktan almışlar, cepte para yok, hatta cigara parası bile yok. Eve de misafir gelecek, tam o sırada bir zarf getirir postacı, zarfı açar, “efe biliyorum senin paran yoktur, al buparayı masraflarını gider” Kadirallah der . Seyyit Efendi ihtilalde Sivasa sürülür, para yok pul yok, en büyük müridi Anam rahmetli, ondan para ister büyük adam başkasından istemeye yüzü varmaz. Anam bileziklerini, satar gönderir. Kampta parayı alan Efe ellerini kaldırır, “Rüveyde ahirette Fadime anamıza komşu ol “ diye dua eder. Dedem tarlaya tohum ekmeye gidecek öküz arabası hazır, oğulları ağa bey ıssıdan soğuğa deymez elleri, hepsi yatıyor. Anam on üç ondört yaşında sabah namazı vakti, anam öküz arabasına buğday çuvalları omuzlar ve atar, dedem ellerini kaldırır, “ Kızım sana ben ne dua edeyim, Allah iki cihanda muradını versin” böyle dua almış bir insandı.
O güzel insanlar geldiler ve gittiler, sıra bizde yüzümüzü kara çıkarma Allah’ım..
Prof. Dr. Himmet Uç
www.NurNet.Org