Gülen Ekibin’in Muhalefet Anlayışı İle Bediüzzaman’ın Muhalefet Tarzı Tamamen Farklıdır

Bedîüzzaman’a göre muhâlefet iki kısımdır:
Birincisi, ilmen ve fikren muhâlefetdir ki, Bedîüzzaman bu muhâlefeti yapmaktan asla geri durmamıştır.

İkincisi ise, siyâseten ve kuvvetle muhâlefettir ki, bunun yolları siyasî parti kurmak yahut isyan etmektir ki, Bedîüzzaman bütün hayatı boyunca müsbet hareketi tercih ederek bu yolun caiz olmadığını her zaman haykırmıştır.İkinci muhalefeti yapan Gülen ekibi her açıdan kaybetmiştir.

Bizim muhalefetimizde şu esaslar hakimdir:

Birincisi, bir şeyin iyilikleri ve kötülüklerine bakarız. Eğer iyilikler ağır basıyorsa, dua eder ve destekleriz. Bu hükümetin sadece Nurların Diyanet eliyle neşri ve Osmanlıca konusundaki haseneleri dünyalara değerdir.

“Cenab-ı Hak âhirette muhasebe-i a’mal düsturuyla, adalet-i Rabbaniyesini, hasenat ve seyyiatın müvazenesiyle gösteriyor. Yani hasenat racih ve ağır gelse, mükâfatlandırır, kabul eder; seyyiat racih gelse cezalandırır, reddeder. Hasenat ve seyyiatın müvazenesi, kemmiyete bakmaz, keyfiyete bakar. Bazı olur, birtek hasene bin seyyiata tereccuh eder, afvettirir.” Mektubat (445 )

İkincisi de, sevdiğimiz şeylerin kusurlarını gördüğümüz vakit onu sevdiklerimize iletmek de vazifemizdir.

“Benim boynumda veya koynumda bir akrep bulunduğunu biri söylese veya gösterse; ondan darılmak değil, belki memnun olmak lâzım gelir.” Mektubat (64)

Üçüncüsü de, peygamberler dışında kimse masum değildir. Hele hükümetler asla masum olamazlar.

“Zerratı günahkârlardan mürekkeb bir hükûmet, tamamıyla masum olamaz. Demek nokta-i nazar, hükûmetin hasenatı seyyiatına tereccuhudur. Yoksa seyyiesiz hükûmet muhal-i âdidir. Ben öyle adamlara, anarşist nazarıyla bakıyorum. Zira onlardan birisi -Allah etmesin- bin sene yaşayacak olsa, âdeta mümkün hükûmetin hangi suretini görse, hülya ile yine razı olmayacak. Şu hülyanın neticesi olan meyl-üt tahrib ile o sureti bozmağa çalışacak” Münazarat (17)

Prof. Dr. Ahmed Akgündüz