Hançereden Aşağı

(“Hizmet-i Kur’aniye nasıl en güzel ifa edilebilir” taharrisiyle hizmet kardeşleri arasında karşılıklı yazılmış birkaç mektubdur.)

Mektub-1 (Barla notlarından):       

  31 Mayıs 2013

Kardeşim,

İnsanlara faydalı olmak açısından kalden ziyade halle anlatabilmeli, zira hastalıklar dille düzeltilebilecek gibi değil, daha derinde ve müzminleşmiş; dünyevilik ehli imanda da içe işlemiş. Hanımlar desen bu hastalıktan çok çabuk etkileniyor, nazarlar manadan çok maddede takılı kalabiliyor.

Bilmiyorum ki külli bir ıslah nasıl olacak. Çok üzücü haller, Barla’daki misafirhanede birkaç gün geçirmekle gördüğümüz Türkiye’nin muhtelif yerlerinden gelen kardeşlerimizin nazarları. Biraz karamsar oldu belki suizan da olmasın ama, vakt-i zamanında nice fedakarlıklar yapmış, dağ gibi hizmeti olan bazı büyüklerimi dahi bir parça rehavette gördüm. Nazarlar enfüsten, ihlasın muhafazası için mücadeleden çabuk kayıyor, keyfiyet derdinde olanlar azınlıkta gibi. Uhuvvet muhabbet yine güzel, ortamlar samimi elhamdülillah ama himmetler basit şeylere sarf edilip ali tutulmayınca, gayretsizlikten gelen ülfet nazarları sathileştiriyor, herkes nefsinin kusuru yerine kardeşini incelemeye başlayabiliyor. Oysa kendi hedefine baksa kimseyi görmez insan.

Bunları istişare niyetiyle yazdım, inşallah kusurları ifşa için değil de çare taharrisi için. Hepimiz nasıl bi gayrete gelip uhrevileşmeye başlayabiliriz derdindeyiz. Sizin de istişare ettiğiniz, hizmeti ciddi omuzlayan kardeşler vardır, onlarla durum tesbiti yaparsanız bunları aktarabilirsiniz. Geniş dairede işler iyiye gidiyor, resmi kurumlar imani yaşayışa muvafık adımlar atıyor ama dar dairede ciddi tehlike sinyalleri var ve bu hizmet artık aktif hareket açısından bizim yaş grubunun omuzuna kalmak üzere. İnşallah keyfiyetli, ihlaslı gayret edenlerden oluruz.
slm ile.

Mektub-2 (1. Mektuba Cevaben):

3 Haziran 2013

AS Kardeşim,

Düne kadar hizmetin bahar mevsiminin geldiğini ve bizim gayretimize çok da ihtiyaç olmadığını içten içe düşünür gibi bir halet-i ruhiyem vardı.

Fakat bu Taksim Gezi Parkı hadisesi bana; enfüsi anlamda kendimi çok daha titiz eleklerden geçirip, afaki anlamda da çevremdeki her bir gence bu hizmeti nasıl daha iyi anlatırım, medya , facebook ve twitter de dahil olmak üzere, genç kardeşlerimi nasıl hizmet odaklı bir araya getirebilirim gayesi verdi.

Elhamdülillah, bir nevi şefkat tokadı olup, hem enfüste, hem de yaşadığımız çevrede hizmete ihtiyacı olan onca insanı hatırlattı.

Rabbim son nefese kadar bizi bu davaya yakışır şekilde disiplin sahibi etsin.

Selam ile.

Mektub-3 (Hançereden aşağı inebilmek, nazarı afaktan enfüse geçirebilmek için bazı notlar):

4 Haziran 2013

Kardeşim,
inşallah hepimize bir ikaz olur bu hadiseler ancak inanın Barla’da gördüğüm vaziyet Türkiye’deki tüm olaylardan daha endişe verici idi. Neden derseniz: nurlar okunuyor ama içe sindirilmiyor ve enfüse mal edilmeye çalışılmıyor, sathi, kuru bilgi gibi -haşa- okunuyor gördüm. Hizmeti nefsimize değil, başkalara yapıyor, sanki biz her türlü manevi hastalıktan yani gurur, kibir, tembellik, lakaytlıktan kurtulmuşuz; tevhid-i rububiyeti anlamışız, kaderi her hadisede görür bir imana, intisaba sahip olmuşuz; tevazu mahviyet ve tesanüdümüzden sanki mıknatıs gibi kardeşleri birbirine bağlıyormuşuz gibi…!  rahatız! Neyin rahatlığı, neyin muvaffak olmuşluğu, neyin kazanılmışlığı? Biz apaçık topçuların takım tuttuğu gibi nurcuyuz, şeytana maskara oluyoruz şu keyfiyetsizliğimizle de bi aynaya bakıp uyanmıyoruz.

Kardeşim,
Haddim değil ama ben hizmetin ferden ferda olacağına inananlardanım; yani hizmet adamı kor gibi olacak, konuştumu karşıdakinin kalbini 12den vuracak, sustumu düşündürecek, fiilen yaşayacak hakikati, Zübeyir abi gibi olacak. Şimdilerde ihlasla içte yoğrulmuş 2 çift kelama hasretiz; hep hançereden aşağı inememiş, teorik malumatlar anlatılıyor; tesir eder mi hiç o buz gibi kelam? Etmez elbet. Böyle hizmet de bu kadar hasta bir topluma fayda vermez.
Onun için kendimizi evvela yoğurmaya başlayalım, okumaları artıralım, müzakereli dersleri artıralım, içimize dokunacak konular bulup onlar üstüne çalışalım. Keyfiyetli kardeşlerin, vakıfların eteğine yapışalım, biraz uyumayalım, haftasonu piknik yapmayalım, vs. biraz dünyadan geri kalalım ama “Allah’ın beni adam et” diye azıcık yanalım.

Fb, twtter gibi araçlar güzel elbette amma bence sizin hizmet için yapacağınız en büyük katkı kendinizi bir vakıf gibi enfüsi manada nurla mücehhez etmek; fiilen daha keyfiyetli olmaya çalışmak. Muhakkak siz de bu gayrettesinizdir zaten ama biraz daha çaba lazım; nazarı dışardan çekip içeri çevirince insanın amelleri atom bombası gibi tesirli olur biiznillah. Üstadın Barla’da 7-8 kişiyle koca hizmeti omuzlamasındaki ihlas sırrını yakalamak lazım, zaten mecbur ve mükellefsiniz diyor..

Yani dış hizmetlerinizi artırmayı hiç düşünmeyin derim; direkt kendi nefsinize bastırın, okumayı artırın, tefekkürü, evradı, kaza namazı, teheccüd artırın. Okurken notlar alın, soru sorun, kendinizi kitapla meşgul edin. İnsanları da biraz bırakın, sofimeşrep gibi biraz kendi iç aleminize dönün, orda Allah ne kadar var, görmeye çalışın. İnsan o kor gibi kıvama yaklaştığında zaten mıknatıslıkla kardeşleri hatta yabancıları kendine çeker ve tek başına koca cemaate kuvve-i maneviye neşredebilir. Ama bunun için sırr-ı ihlas, sırr-ı uhuvvet gibi manaları kendi iç aleminde bulması lazım. Bunlar belki haddim olmayarak tavsiye kabilinden tecrübemle yazdıklarım. Aynı yerden bilmecburiye birkaç yıl önce ben de geçmek zorunda kalmıştım, onun için görebiliyorum. Ama size uygun olanı dikkate alıp kalanı fena seyline atabilirsiniz.

Hasbelkader tecrübemle gördüğüm şu ki, nazarı dışardan kendi iç alemine çevirmek bir kırılma noktası, kişi artık buna karar verdimi çok önemli bir merhaleye gelmiş oluyor. Okumalarını artırmalı, bir de 26.sözün zeylindeki hatveleri yaşamaya çalışacak, yani nefsi tezkiye yok, ücretten kaçacak, hayrı Allah’tan şerri kendinden bilecek, kendine vücud vermeyecek. Bunlar olursa hakikat hançereden aşağı inmeye başlıyor inşallah. O zaman talebe olabilir.

slm ile.

Nabi

www.NurNet.Org