Hayat-ı beşeriyyenin ruhu âhde vefadır

“Eskide söz vardı, güven ve vefa vardı, şimdi ne söz ne de vefa kalmadı” vefasızlıktan yakınanlara şahit oluyoruz. Her halde eskide bu kadar cerbeze ve kaypak oyunlar yoktu ki günümüzde bu kadar yakınmalar oluyor.

Eskide insanların geneli avam, çevresinden ve ailesinden aldıkları İslâmi ve ailevî terbiyeyi sosyal ve içtimai hayatlarında tatbik ederek insanlar arasında güven sağlanırdı. İnsanlar arasındaki sevgi, saygı, yardımlaşma ve dayanışma vefa ile tesis edilirdi. Demek ki, günümüzde vefa ihmal ediliyor ki bu kadar yakınmalar oluyor.

Bediüzzaman Hazretleri, “Vefa asr-ı hazırın ihmal ettiği duygulardan biridir.” diye  yakınmıştır.

Aslında vefa her insanda özellikle Müslümanlarda bulunması gereken güzel bir haslet olmalıdır, ne yazık ki herkes bu güzel hasleti taşımıyor. Hele şahsî menfaatler de öne geçince içtimai ve sosyal hayatın temel prensipleri de bozuluyor, neticede âhde vefa yani sözünde durma, güven ve itimat kalkıyor.

Vefa sadece insanlara mahsus yapılan bir incelik ve özellik değildir; belki vefanın en birincisi insanlar, kalu belâda ruhlar âleminde “Elestü bi Rabbikûm” yani “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” hitabında verdikleri sözün ispat edicileri olarak bu dünyaya gönderilmiştir.

İnsan, Halık’ına verdiği âhde sadık kalmasıdır, O’nun emirlerine bağlı olması, verdiği nimetlere şükürle mukabele etmesidir.

Verilen sözü tutmak âhde vefadır. Bağlı kalınmadığı zaman vefasızlık, sadakatsizlik ve yalancılıktır. Davasına sadakatle bağlı kalmak ta vefadır, dava içinde görünüp hıyanet etmek ise vefasızlıktır. İnsan gerek Allah’a karşı gerekse başkasına karşı verdiği sözü en iyi şekilde yerine getirmelidir. Örnekleri çoğaltabiliriz, sözün güzeli Ayet ve hadistir. Makalemizi iki ayet ile Efendimiz(a.s.m.)’ın manidar bir mesajıyla bitirmek istiyorum.

“Ey iman edenler! Yaptığınız sözleşmeleri titizlikle yerine getirin.” 1,

“Ahitleştiğiniz zaman, Allah’ın ahdini yerine getirin, pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın; çünkü Allah’ı üzerinize kefil kılmışsınızdır. Şüphe yok Allah, yapmakta olduklarınızı bilir.”2,

Efendimiz (asm) Müslümanlar arası vefanın nasıl yaşanacağı konusunda buyuruyor ki: “Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona hıyanet etmez. Ona yalan söylemez. Ona yardımı terk etmez. Her Müslüman’ın ırzı, malı ve kanı diğer Müslüman’a haramdır.” 3,

Hülâsa-ı kelâm:  Verdiğimiz her bir söze sadık kalmamız ve vefalı davranmamız gerekir. “Söz namustur.” ifadesini unutmayalım, sözü namus saymak vefanın gereğidir.

Hayat-ı beşeriyyenin ruhu âhde vefadır. Allah’ın rızası vefalı olandan yanadır.  Vesselâm…  

06.01.2020

Rüstem Garzanlı

Dipnotlar:

1-Maide,sür.1

2-Nahl sür,91

3- Riyazu’s-Salihin, s.234.

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: