Hayat Kurtaran Prensipler-1

Terapi sürecinde bizlere gelen insanların  içsel kanunlarını anlamaya çalışırız. Diğer bir deyişle o insanın hayatı anlamlandırma, yaşadıklarını anlamlandırma sürecinde belirleyici olan o yargılarının hayatın gerçekleriyle ne kadar örtüşüp ne kadar örtüşmediğine bakarız. Ve kişinin işleyişinde düşünce, duygu, ve davranışlarının oluşumunda belirleyici olan o hatalı yargılarının teminine gayret ederiz.

Fakat yaptığımız şey bundan ibaret değildir.

İkinci ve önemli bir şey daha yaparız. O içsel işleyişe etki eden o yargıları yapacağımız bazı eklemeler ile işlevsel hale getirmeye yönelik  çalışmalar da yaparız. Ve burada o insanın içselleştirmesini istediğimiz bazı prensipler vardır.Bunları danışanlarımıza anlatırız.Bunla

O prensipler şunlardır;

1. Hiç kimseye kaldıramıyacağı yük yüklenmez . Çok ama çok ağır şeyler yaşayabiliriz fakat bu prensip imdadımıza yetişir. Sana kaldıramayacağın yük yüklenmez. Yük çok ağır olabilir o zaman sen de yükün ağırlığına karşı koyabilecek içsel ve çevresel faktörler var demektir.

 

2. Her zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Yük ağır olabiliyor. Yükleri ağır olanlar kimi zaman çocuklar da olabilir. Anne babasını kaybetmiş olabilir, şiddete maruz kalmış olabilir vs. Çocuklar bunları yaşıyorlarsa mutlaka bunların üzerlerindeki etkisini tolere edilebilir, üstesinden gelinebilir, içsel ve çevresel kaynakları vardır. Çocuklarda bunun üstesinden gelebilecek, bunun etkilerini asgari düzeye indirebilecek hatta onu hayata hazırlayan, hatta onu daha da güçlü kılan bir mekanizmanın var olduğunu bilmek insanı rahatlatıyor.

 

3. Beni öldürmeyen her şey güçlendirir.  İnsanoğlu böyle bir varlıktır. Yaşadığı şey ne kadar ağır olursa olsun eğer ölmemişsek hayattaysak onun bizim içimizde var olan içsel ve çevresel kaynaklarımızın etkisiyle harmanlanarak, bizi zenginleştiren bir deneyime dönüşür.

İçimizde var olan o yeteneklerin, kişiliğimize saklanmış olan özelliklerin açığa çıkmasına vesile olması söz konusudur. Bu özelliklere biz duygusal zeka diyoruz. İnsanoğlu zora girmedikçe kendisindeki o yetenekleri fark edemiyor.

 

4. Hoşlanmadığımız şeylerde hayır, hoşlandığımız şeylerde şer olabilir. Bunları bilmek yeterli değil; bunları içselleştirmemiz gerekiyor. Bir sözde der ya; duyduğumu unuturum, gördüğümü hatırlarım, yaşadığımı bilirim. Hayatın zorluklarıyla mücadele etme anında eğer bunları hatırımıza getirebiliyor isek, başarabiliyoruz. Bunları biliyor olmak  yeterli değil. Bunları bir deneyim, bir yaşantı haline getirmek zorundayız. Fakat insan hayatın içerisinde o zorluklarla uğraşırken ne yazıkki bunları hatırlayamıyor. İşte o anda insanın yaşadığı o durumu doğru anlamlandırabilmek için hangi kaynaklara başvuracağınık, kiminle dertleşeceğini, kimden öğütler alacağını, kimin tecrübelerinden faydalanacağını çok iyi bilmesi gerekiyor. Kılavuzu karga olanın burnu çöpten çıkmaz demişler.

Akıllı insanlar kendi kaynaklarını kullanan insanlar değildir. Asıl akıllı insanlar kendileri dışındaki kaynaklardan faydalanan insanlardır.

 

5. Bir şey ya bizzat güzeldir. Ya güzelliğe vasıtadır. Ya da neticesi itibariyle güzeldir. Örnek; bir sohbete gitmek, dinlemek güzeldir. Ama bir ameliyat zorlu bir süreçtir ama neticeleri güzeldir. Acılar içerisinde kıvranıyoruzdur ama biliyoruz ki iyileştik, netice güzel olmuştur.

 

İşte bütün bunları bilirsek, zorlukları yaşama sürecinde bunları dikkate almayı başarabilmişsek bunlar o olayların üzerimizdeki etkisini azaltıyor. İşte bu yargıların varlığı üst beynimizin olaylar esnasında devrede olmasını sağlıyor. Yargılar duygularımız ile değilde düşüncelerimizle hareket etmemize yardımcı oluyor. Hayatın içerisinde bizimle ilgili planlar olduğu diğer bir deyişle her derdin bir dermanının olduğunu bilmek de bizi rahatlatır.

Her derdin dermanı vardır derken bunu hastalıklarla sınırlandırma eğilimi vardır. Her hastalığın çözümü vardır. Hayır burada kastedilen şey sadece hastalık değildir. Hayatın içerisindeki yaşadığımız her türlü sıkıntının bir çözümü vardır. Bize düşen o çözümü sezmek ve planın bir parçası haline gelmek. Bunu yapabilirsek çıkışı bulabiliriz.

 

6. Her sorunun bir çözümü, her derdin  bir dermanı var. Bu çözüm bizim hoşumuza gitmeyebilir. Bizim istediğimiz zamanda tezahür etmeyebilir. Bizim istediğimiz sonuçları vermeyebilir. Bizim hoşumuza gitsede gitmesede o bir çözümdür. O hayırlı bir sonuçtur. O zaman bize düşen şey bu tür durumlar söz konusu olduğunda alternatif planlar yapmak değil zaten o çözüme yönelik planı sezmek ve yerine getirmektir. Bizden beklenen şey budur.

Psikolog Fatih Reşit Civelekoğlu