Hayat Nedir

“Ölümü ve hayatı Allah yarattı”

Bakın bu hayat penceresi Marifetullaha açılan bir kapı gibidir. Hayat penceresi Cenab-ı Hakkın vahdaniyetine, haşmeti Rububiyetine Azamatine nasıl bir delildir? Hayatın manası nedir? Hayatın hakikatı nedir? Ve hayat penceresince Cenab-ı Allah’ın Esmasına taalluk eden hususiyetleri nasıl tefekkür ve temaşa ederiz. bu 23 pencereden bakınca, hayatın tezahürü Cenȃb-ı Allaha nasıl hüccet olduğunu bize gösterecek.

      Şimdi hayat penceresinden girelim. Hayat kudreti Rabbaniye mȗcizatının en nuranisidir. Cenab-ı Allahın Rububiyetindeki kudreti en  mükemmel bir şekilde kemal-i şaşaa ile en rȃsih delillerden birisi hayattır. Dolayısıyla Cenab-ı Hakkın Kudret mucizesinin en nuranisi ve en güzelidir. En ziyadarı, şüphesiz ki hayattır. Hayat Allahın varlığını en güzel gösteren ana unsurdur. Cenab-ı Hakkın arz ve semada yaratmış olduğu antika kudretin en antika mucizesi hayattır. Biz hayatı tam idrak edemiyoruz. Çünkü gözümüzü açtık kendimizi hayatın içerisinde gördük. Biz en kamil ve mükemmel insan hayatı ile, insaniyete layık şereflendik, öylece dünyaya geldik. İşte dolayısıyla insan hayata ülfet ediyor.

            Evet beşerin bir teknolojisi var. İşte bilgisayar, akıllı fırın, çamaşır makinesi. Evet teknoloji de nȗraniyet kesp etmiş, letafet kesp etmiş, sanki onlarda bir derece hayata mazhar olmuş gibiler. Aslında hiç birinin hayata mazhariyeti yok ama. Şimdi beşerin harikalarına bir bakalım. Bilgisayar şöyle işlem yapıyor. Fotoğraf makinesi şöyle çekiyor. Yapıyor çekiyor amma yaptığına çektiğinden haberi yok. Çünkü  çektiğini anlamıyor, yorumlayamıyor. Çektiğini fikir seviyesinde  tahlil edemiyor. Halbuki insanda göz bir fotoğraf makinesi.

            Bakan gözünle hadisatı çekiyorsun. Fakat olay sadece bir çekme hadisesi değil, arkasında birde rafine olayı var. Yani bir süzme olayı var. Bir temaşa olayı var. Onun için ondaki hayat Cenab-ı Allah’ın Rububiyetini gösteriyor. Aslında kainatta her şey Allahın Rububiyrtini gösteriyor. Çünkü bütün eşyayı terbiye eden Allahtır. Amma Allahın Rububiyetindeki terbiye, işte hayatta mucizesi derecesine çıkmıştır. Çok enteresan bir şey.

            Şimdi diyelim ki bir adam marangozdur. alıyor ağacı terbiye ediyor. Adam demircidir, demiri alıyor terbiye ediyor. Bakın beşerin terbiyesi nȃkıstır. Amma bakın Allahın Rububiyeti nasıl? Mesela Allah eşeği terbiye ediyor ve bu terbiye hayatta mucize derecesine çıkmıştır. Allah öyle terbiye ediyor ki, bir kere camid ve cansız şeylere hayat veriyor, ayağa kaldırıyor, ona his takıyor, hissiyat veriyor. Bu çok enteresan şey tabi ki, biz ülfet ettiğimiz için göremiyoruz. Allah Allah! Ne demek bu. Allah nasıl terbiye ediyor?

            Koyun saman yiyor süt yapıyor, ot yiyor. Allah ottan hayatı istihsal ettiriyor koyuna süt yaptıriyor, eti çıkıyor. İşte böylece görüyoruz ki, terbiyedeki kemȃl hayatta mucize dercesine çıkmış. Onun için Allahın Rububiyetini gösteren cȃmid ayna hayattır. Beşerin teknolojisinde, mesela bilgisayar teknolojisinde bazı programları yüklesen, o işlemi yapıyor. Beşerin yaptığı eşyalar var, fakat o eşya ne yaptığını bilmiyor, şuuru olmadığından yaptığına taalluk edemiyor. şuuru da şüphesiz mecaz mȃ’nasında kullanıyoruz. hakikat manasında şuur yok, Yani beşerin teknolojisi kendi kendini okuyamıyor.

             Amma bir şeyi Allah yapmışsa? Mesela insan kendi kendini okuyor. Şuuru kendine taalluk ediyor, hem kainatı tanıyor, hemde kendini tanıtmış oluyor. Onun için Allahın Rububiyetini her şey gösteriyor. Bak Allahın Rab isminin tecellisine. İşte hayatta Rububiyet mucize derecesine çıkıyor. Allah Hayat bahşediyor, bakıyorsun duygularla tezyin edilmiş, duygu muvazenesi var. Allah Allah! Onun için Cenab-ı Allahın Rububiyetini kemȃl-i şaşaa ile gösteren en nurani delil, en güzel delil hayattır.

            Semada ve arzda Allah hayattan daha kıymetli bir varlık yaratmamış. Hayatın tecelliyatında da aslan payı, insaniyete vermiş. İnsan hayatını yani sen kendini oku, kendi  mahiyet aynan Allahın Rububiyetine aynadır. Bakın beşeriyet teknolojisi dünyasında hem maddesi ile mamul maddesi arasında çok yakın bir ilişki vardır.

            Meselȃ burada pancar girer, öbür taraftan şeker çıkar. Buradan pamuk girer, oradan tekstil çıkar. Amma Allahın Rububiyetine bir bakın, buradan saman giriyor, öbür taraftan süt çıkıyor. Buradan saman giriyor öbür taraftan yün çıkıyor. Saman giriyor,deri, et çıkıyor, saman giriyor  hayat çıkıyor. Bakın hayatında en camii, en mükemmeli de insana verilmiş. Ne kadar manidar, ne kadar mükemmel. Mesela desen “Ahmed baban öldü!” Ahmedin ağlamasıyla ağzından ses çıkıyor, ses Ahmedin kulağına giriyor, ham madde ses mamul madde biraz sonra bakıyorsun, Dicle dekiler ağlamaya başlıyor, Fırat ta kiler de. O ses buradan süzülüyor, teessür le eleme dönüyor, göz yaşına inkilab ediyor, katre katre damla damla dökülüyor..

Paylaşan: Abdülkadir Haktanır

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: