Hayır Diyebilmek

Hayatımızı devam ettirirken en çok dertli olduğumuz, zorlandığımız durumlardan bir tanesi de günlük hayatımızda, kişisel ve sosyal ilişkilerimizde, eş ve çocuklarımıza, dostlarımıza arkadaşlarımıza, patronumuza, akrabalarımıza kısaca ilişkide bulunduğumuz kişilere “Hayır” diyememektir.

Psikologlar, kişisel gelişim uzmanları “hayır” diyebilmenin önemi üzerinde durmaktadırlar. İnsan olabilmenin özelliklerinden  biri de “hayır” ve “evet” kelimelerini yerli yerinde kullanmaktan geçer. Hayatımız boyunca eşimiz, ailemiz, arkadaşımız, patronumuz, karşımıza çıkacak diğer insanlara gerektiğinde “hayır” diyebilmek kişilik gelişimi ve düzgün bir psikolojik hayat için zorunluluk arz etmektedir. Yanlışlara hayır demeliyiz. Çocuklarımıza da hayır demeyi öğretmeliyiz. Şahsiyetli, özgüvenli kişiler hayır demeyi bilenlerdir.

Hayatımızın seyrine bakalım,  karşılaştığımız olaylar, durumlar karşısında fikir beyan ederken “hayırdan” çok “evet” diyoruz. Bunun her birimiz için çeşitli sebepleri vardır.  Bu karşımızdaki kişiyi kırmamak için olabilir, işimizi kaybetme korkusundan olabilir, olumsuz bir tepki ile karşılaşmaktan korktuğumuz için olabilir, arkadaşımızı kaybetmemek için olabilir, nasıl hayır deneceğini bilmediğimiz için olabilir, sebepleri çoğaltabiliriz…

Esasında biz hayır derken, karşımızdaki kişiye hayır demiyoruz. Bize anlatılan konuya, olaya, yapılan işe, düşünceye hayır diyoruz. Bizden istenen bir talebi, isteği red ediyoruz.

İnsanlarla ilişkilerimizde sürekli evet demek nazik ve kibar bir görünüm meydana getiriyor gibi gözükse de arka planda kendimize en büyük kötülüğü yaptığımızı zamanla fark ederiz. Mecburen, istemeden yaptığımız işler zamanla bizi boğacaktır, huzursuz edecektir, vicdan azabı çektirecektir. Yanlış bir talebe, isteğe, işe hayır diyememek, evet demek, hiç şüphesiz hepimizi rahatsız eder, vicdan azabı çektirir, mutsuz ve huzursuz eder.

Eşimizle, çocuklarımızla, iş ya da diğer arkadaşlarımızla, astımız ya da üstümüzle, toplum içerisinde karşılaştığınız herkesle temaslarımızda ilişkinin, iletişimin kalitesini arttıran etkenler dürüstlük ve açık olmakta gizlidir. Sadece ilişkide bulunduğumuz kişilerin değil, kendi duygu ve düşüncelerimizi de iyi algılamamız gerekir. Duygu ve düşüncelerimizi doğru ifade etmek, şahsiyetli olmanın ilk adımıdır.

Hayat bizimdir ve tercihlerimizi de doğru yapmalıyız. Yapılan her tercih tarzımızı belirler ve hayatımızı şekillendirir. “Evet” ya da “hayır” demek bizim tercimizdir. Vereceğimiz cevap hangisi olursa olsun bir tercih kullanmış oluruz sorumluluğunu üstlenmiş oluruz. Hayatımız tercih kararlarıyla geçer. Hayat bir tercihler manzumesidir. Tercih ettiklerimiz hayatımızda olanlardır, tercih etmediklerimiz hayatımızda olmayanlardır. Neyi tercih edeceğimiz, tercih ettiğiniz andan sonraki hayatımızla doğrudan ilişkilidir.  Tercihlerimizin sonuçlarını yaşarız. Tercih ettiğimiz mesleği yaparak rızkımızı kazanıyoruz. Tercih ettiğimiz eşimizle birlikte aile hayatımızı yaşıyoruz…Demokrasilerde milletin en çok tercihine mazhar olan partiler ülkeyi yönetmektedirler. Demokrasilerde hayır deme hakkımız vardır. Diktatör rejimlerde yoktur.

Hayır demenin bazen bedelini öderiz. Hayır diyerek işimizi, aşımızı, paramızı, arkadaşımızı kaybedebiliriz. Ama şerefimizi, şahsiyetimizi, ahlakımızı, vicdanımızı kaybetmeyiz. Her zaman ve her yerde başı dik olarak hayatımızı yaşamaya devam ederiz.

Nelere hayır diyeceğiz. Yanlışlara, haksızlıklara, adaletsizliklere, merhametsizlikler, torpile, teröre, her türlü şiddete, rüşvete, haksız kazanca, harama, fitneye, gıybete, Allah’ın yasakladığı her şeye,   kısacası insanı kötülüğe, şerre vicdan azabı çekmesine sebep olan her şeye hayır. Bunlara hayır diyerek hayatını şekillendirenler gerçek huzuru, mutluluğu yakalayanlardır. Yanlışlıklara, adaletsizliklere, harama, rüşvete, fitneye hayır diyemeyen, bu bataklıklara batmış birinin mutlu ve huzurlu olduğunu gördünüz mü?

İş hayatında hayır demek bazen işinizi kaybetmenize sebep olabilir. Yirmili yaşlarda İstanbul’da çok ortaklı bir şirkette çalışmaya başlıyorum. Zaman içinde bana imza yetkisi veriliyor. Şirketin kamu ve özel sektörde  temsili imza yetkilisi olan kişilerden en az ikisinin imzasıyla oluyor. Şirket müşterek imza ile temsil ediliyor. Yapılan işlerde şirketi temsil eden kişilerden artık biri benim. Zaman içinde yanlış işlerin yapıldığına şahit oluyordum. Bu beni rahatsız ediyor, vicdan azabı çekiyordum. Bir gün bu yanlış işlerin yapılması için benim imza atmam istendi. Gerekçesi söylenmeden ‘Sen imzanı at bir şey olmaz dendi.’ Ben, Hayır dedim. İmza atmıyorum. Müdür bağırdı, çağırdı. Ben hayır demekte, imza atmamakta ısrar ettim. Bir gün sonra işe geldiğimde, hayır demenin bedelini ödedim. İşime son verilmişti. Dört, beş ay işsiz kaldım. İşsiz kaldığım dönemde oğlum Mehmet Bilal dünyaya geldi. Maddi, manevi zorlu bir imtihan dönemi geçirdim. Yeri geldiğinde Hayır diyebilmek bizi, mutsuzluktan, tehlikelerden, zarar görmekten, vicdan azabı çekmekten kurtarır. Doğru yerde kullanılan  hayırda  mutlaka bir hayır vardır.

Doğru yerde, yeri geldiğinde hayır diyebilmek, her seviyedeki insana özgüven ve cesaret verirken, başkalarına da ümit verir, olaylar karşısında sağlam dik bir duruş göstermesini sağlar.

Ülke olarak yıllardır hep Evet demişiz. Ne zamanki, Hayır demeye başladık. Bedellerini ödeyerekde olsa büyümeye, kalkınmaya, söz sahibi olmaya başladık. Güçlendikçe,hayır ifademiz gür çıkmaya başladı. Batılılar hâlâ “hayır diyebilen bir Türkiye”ye alışamadılar. Bizi “30 cente muhtaç yoksul ve hasta bir adam” gibi görmek istiyorlar.. “Ucuz asker deposu, sıçrama tahtası, oltaya takılan balık”. “oltaya takılan balık yem istemez” Türkiye artık oltaya takılan balık değil. .Artık yanlışlara, adaletsizliğe, teröre, savaşlara, insan öldürenlere, ırkçılığa hayır diyebilen bir Türkiye var. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan  29 Ocak 2009 günü  Davos’ta düzenlenen Birleşmiş milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon, İsrail Cumhurbaşkanı Simon Peres’in de katıldığı “Gazze: Ortadoğu’da Barış” panelinde konuşmasının kısıtlanmasına tepki gösteriyordu. İsrail Cumhurbaşkanına daha fazla söz hakkı verilmesi üzerine  ‘’One Minute’’ diyerek  söz istemesi, İsrail’in yaptığı katliamları dile getirmesi, batıya, İsrail’e, katliamlara hayır demek manasına geliyordu.

Tarih, 24 Eylül 2014 Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Daha fazla mazlum insan hayatını kaybetmeden, BM sorunlara ağırlığını koymalıdır. Altını çizerek ifade etmeliyim, dünya 5’ten büyüktür” diyordu.. Bu haksızlığa, adaletsizliğe, haksız yere insanların öldürülmesine,  çifte standarda karşı hayır diyebilmektir. Mazlumların, mağdurların hakkını, zalimlerin yüzüne haykırırken, bu mazlumların ümidi oluyordu.

Doğru olan, adaletli olan, Dünya 5’ten büyüktür. BM’lerde yanlış olan, adaletsiz olan, 5 dünyadan büyük  anlayışı ve uygulaması devam ediyor. Bugün  Suriye’de kan gövdeyi götürüyorsa, Rusya, İran, Esed güçleri birlikte şehirleri yerle bir ediyorlarsa, Türkmenleri, sivil halkı, mazlumları öldürüyorlarsa, bunun tek sebebi,  5 Dünyadan büyük olduğu içindir. Ne  zaman ki dünya 5’ten büyük olur, o zaman  zulümler, savaşlar, adaletsizlikler son bulmaya başlar.

Evet mi? Hayır mı?

Doğruya, güzele, merhamete, şefkate, adalete, paylaşmaya, yardımlaşmaya, helale, sevgiye, barışa, kardeşliğe, dünya 5’ten büyüktür anlayışına …EVET

Yanlışa, kötüye, merhametsizliğe, adaletsizliğe, bencilliğe, düşmanlığa, savaşa, teröre, her türlü şiddete, ırkçılığa, fitneye, gıybete, harama, 5 dünyadan büyüktür anlayışına….HAYIR

Allah kuluna üç şekilde cevap verir ; “Evet” der,istediğini verir ; “Hayır” der, daha iyisini verir ; “Bekle” der,en iyisini verir… Mevlana

Mehmet Abidin Kartal

www.NurNet.org

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: