Her sabah bizden 8 şey istendiğini biliyor muyuz?

Bana öyle geliyor ki, günler, aylar, hatta seneler sanki farkına varmadan geçiyor, olaylar kafamızı, kalbimizi o kadar istila ve işgal ediyor ki, asıl düşünmemiz gereken görevlerimizi düşünemiyor, hayatın gayesine ait konularımızı hatırlayamaz hale bile geliyoruz.

Bu durumda ister istemez İmam-ı Şafii Hazretleri’nin her sabah hayatının gayesini düşünme örneği geliyor aklımıza. Ancak o zaman hatırlıyoruz her sabah bizden de sekiz şeyin istendiğini..

Ne dersiniz, Hazret-i İmam’ın her sabah yaptığı gibi hayatının muhasebesini bugün biz de bir defa olsun hatırlayalım mı? Bakalım bizden de isteniyor mu İmam’dan istenen sekiz şey bir düşünelim mi?

Evet, diyorsanız buyurun, birlikte okuyalım İmam-ı Şafii Hazretleri’nin her sabah düşündüğü kendinden istenen sekiz şeyi..

Hayatını hep hesabını yaparak yaşayan büyük müçtehidimiz, Mısır’da bir sabah namazından sonra evine doğru tefekkür içinde yürürken yaklaşan biri:

-Efendi Hazretleri der, derin bir düşünce içinde görüyorum sizi. Zihninizi meşgul eden önemli bir meseleniz mi var yoksa? Hazret-i İmam:

– Evet der, her sabah benden istenenleri düşünüyorum da onun için dalgın şekilde yürüyorum.

Adam merak eder: Her sabah sizden istenenler mi var?

Hazret-i İmam, ‘Her sabah benden şu 8 şeyin istendiğini düşünüyorum’ diyerek saymaya başlar istenen 8 şeyi. Der ki:

1-Rabb’im, benden farzlarını istiyor.

2- Resulüllah Efendimiz, benden sünnetlerini istiyor.

3-Aile ve çocuklarım benden helal nafakalarını istiyor.

4-İmanım ve aklım benden Rabb’imin emirlerine uymamı istiyor.

5-Nefsim ve şeytanım da benden kendilerine tabi olmamı istiyor.

6- Yaptığım işleri yazan melekler ise hep sevap yazdırmamı istiyor.

7- Her doğan güneş bir gün daha yaşlandığımı hatırlamamı istiyor..

8-Her sabah Azrail de kendisine bir gün daha yaklaştığımı düşünmemi istiyor.

Hazret-i İmam:

– İşte der, her sabah bu istekleri düşünerek yürüyorum bu yollardan. Dalgın görünüşümün sebebi bunları düşünmemdir.

Soru sahibi adam bu defa şaşırır da der ki:

-Ya imam bunlar sadece sana mı soruluyor, yoksa bana da, tüm insanlara da soruluyor mu her sabah? Hazret-i İmam, tebessüm ederek cevap verir:

– Ben kendime her sabah bu soruların sorulduğunu düşünüyorum, belki başkalarına da soruluyordur bu sorular. İstersen kafanı lüzumsuz konulardan temizle de sen de düşün bu soruları! Bakalım sana da soruluyor mu her sabah bunlar?

Düşünceye dalan adam çok geçmeden başını sallayarak cevap verir:

-Evet ya İmam der, bu sorular sadece sana değil bana da, hatta her sabah günlük hayatına başlayan herkese sorulan sorulardır. Bu önemli soruların her sabah bana da sorulduğunu düşündürdüğünüz için teşekkür ederim. Meğer biz ne kadar derin gaflet içinde yaşıyormuşuz günlerimizi de haberimiz bile yokmuş?.

-Ne dersiniz, kafası gönlü gereksiz olaylarla istila ve işgal edilmiş bizlerden de her sabah böyle sekiz şey istendiğini hiç düşünüyor muyuz? Mesela her sabah bizden de:

– Rabb’imiz farzlarını, Resulüllah Efendimiz sünnetlerini, aile ve çocuklarımız da helal nafakalarını istiyorlar mı?

-Akıl ve imanımız kendilerine uymamızı, nefis ve şeytanımız da asıl kendilerine tabi olmamızı telkin ediyorlar mı? Amellerimizi yazan melekler ise hep sevap yazdırmamızı bekliyorlar mı? Güneşin her doğuşu, bir gün daha yaşlandığımızı, Hazret-i Azrail’e bir gün daha yakınlaştığımızı düşünmemizi istiyorlar mı?.

Ne dersiniz, sabah ve akşam bunları düşünmek bizim de meselemiz olmalı, aklımıza gelmeli değil mi?

Yoksa malum tekerlemeyi tekrar eden gafiller kafilesine biz de katılarak:

-Ayağını sıcak tut başını serin; hayatını yaşa, düşünme derin diyerek boş ver mi demeliyiz?

Böyle demiyorsak gelin, kafamızı, kalbimizi günlük olayların istila ve işgalinden birazcık kurtaralım da Hazret-i İmam’dan istenen sekiz şeyin her sabah bizden de istendiğini düşünelim. Hiç olmazsa bu yılbaşında hayatımızın hesabını yaparak yaşamaya karar vermiş olalım.

Ne dersiniz, düşünmeye değer mi?

Ahmed Şahin / Zaman