‘Hızır-İlyas’ buluşması ‘Hıdırellez Bayramı’ mı olmuş?

Soru: Her sene yeşilliğin her tarafı kapladığı 6 Mayıs’tan itibaren “Hıdırellez Bayramı” kutlanmaktadır.

Bu bayramda insanlar ateşler yakıp üzerinden atlayarak zorlukları yeneceklerini, kısmetlerini bulacaklarını, içine girecekleri bir eve sahip olacaklarını ümit ederek dileklerde bulunmaktalar. Bu sıralarda bizim merak ettiğimiz konu da isimlerle ilgili olmaktadır. “Hıdırellez” ne demektir, bu bayramın bizimle ilgisi nereden gelmektedir?

Cevap:Hıdırellez Bayramı” konusunda farklı ülkelerde farklı rivayetler söz konusudur. Ancak biz Hıdırellez kelimesine baktığımızda bu bayramın temelinde iki mübarek şahsiyetin bulunduğunu görüyoruz. Hızır ve İlyas Hazretleri. İşte bu iki mübarek şahsiyet Müslümanları ilgilendirmektedir. Şöyle ki:

Musa Aleyhisselam zamanında bir hükümdarın tek oğlu kendini dine hizmete adar, babasının hükümdarlığı, saltanatı oğlunu pek tatmin etmez. Hükümdarın oğlunun böylesine kendini dinî hizmetlere adaması, Rabb’imizin de hoşuna gider. Ona kerametler ihsan eder. Bu sebeple bu genç, irşat için gittiği yerlerde bastığı çorak topraklar, oturduğu kuru zeminler yemyeşil hale gelir, bahar çiçekleriyle bezenir. Arapçada yeşilin bir adı da (hazr) olduğundan çorak ve kuru yerlerin yeşillendiğini gören çevre halkı, ‘buradan bastığı yerleri yeşillendiren genç geçmiştir‘ manasında ‘buradan Hızır geçmiştir‘, diyerek bu gence Hızır adını verirler. Böylece Hızır adını alan genç bir ara çok merak ettiği İlyas Peygamber’le de buluşur. Halk bu buluşmaya “Hızır-İlyas buluşma günü” adını verir. Sonraları ise söylene söylene “Hızır-İlyas” isimleri Hıdırellez şekline dönüşerek söylene gelir. Tıpkı hoca merhumun, oğlunuzun adını Eyyüb koyarsanız dikkat edin, söylene söylene ‘ip’ kalır, demesi gibi olur. Hızır-İlyas adları da söylene söylene Hıdırellez şekline dönüşür. Böylece mayısın başında yeşilliğin iyice canlandığı devrede Hıdırellez Bayramı tarih boyunca kutlanarak günümüze kadar gelir.

Burada merak edilen esas konu, bastığı yerleri yeşillendiren gencin bir veli mi, yoksa peygamberlik rütbesine de sahip bir nebi mi olduğu yönündeki tereddütlerdir. Ayrıca halen yaşıyor mu, yaşıyorsa nasıl bir hayatta yaşıyor sorusu da ilim adamlarını meşgul etmektedir.

Bu mevzuda kesin olarak bilinen odur ki, Hazreti İlyas ile buluşan Hızır Aleyhisselam halen yaşamaktalar. Ancak nasıl bir hayatta yaşamaktalar? Bunu anlamak için hayatın beş çeşit olduğunu, bu iki zatın da bu beş çeşit hayatın ikinci derecesindeki özel hayatta yaşadıklarını bilmeye ihtiyaç vardır. Halen yaşadıkları ikinci derecedeki bu hayat, bizim gibi maddî şartlarla kayıtlı olmayan hayattır. Bir anda birçok yerlerde bulunabilirler. Darda kalanların imdadına erişip yardımda bulunabilirler.

Bediüzzaman Hazretleri’nin Mektubat kitabında bu konuda fevkalade özel ve güzel bilgiler bizi aydınlatmaktadır. Şöyle anlatır Hazreti Bediüzzaman, Hızır Aleyhisselam’ın ikinci mertebedeki hayatının özelliğini.

*****

-Hızır Aleyhisselam hayattadır. Fakat hayat dereceleri beştir. O, ikinci derecedeki hayattadır. Bu sebeple bazı alimler yaşadığından şüphe etmişlerdir.

Bu ikinci derecedeki hayatta yaşayan Hazreti Hızır ile İlyas (aleyhimessalamın) hayatları bir derece serbesttirler. Bir vakitte pek çok yerlerde bulunabilirler. Bazen istedikleri vakit bizim gibi yiyip içerler, fakat bizim gibi mecbur değiller. Bu özellikleri sebebiyledir ki, bazen darda kalanların yardımına sıradan bir insan görüntüsünde koşarlar, sonra da yine ikinci derecedeki nurani hayatlarına çekilirler..”

Bundan dolayı halkımız, ‘Her kutsal geceyi Kadir, karşılaştığın her iyi insanı da Hızır bil!‘ demişlerdir. Bu vesile ile biz de temennimizi şöyle ifade ediyoruz:

– Hızır-İlyas Hazretleri’nin buluştuğu bu bahar bayramında siz de Hızır gibi mübareklerle karşılaşıp muhteremlerle görüşesiniz, bayramınız mübarek, dualarınız da makbul olsun inşallah..

Ahmed Şahin / Zaman Gazetesi

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: