Hizmette saffı evvel olanlar

Bu yazı, aynen tecdidi imanda’ki mes’ele gibidir. Yani saffi evvel olanlar kendilerini  yenilemezler ise, 30 yıllık 40 yıllık olmak bir şey ifade etmez. Çünkü, çoklarını görüyoruz. Bir zamanlar Nurları tanımış fakat terakki edememiş; taklitte kalmış. Veyahut faal durumda olamamış. Bu mümkünattandır. Evet yapıp ne yapıp yalınız kendimizi düşünmeyelim. Mesela mazide de, istikbalde de önde de olabilirsiniz. Mühim olan Risele-i  Nȗrdan olan ve devam eden istifadedir.

Yani, mübareklik başka şey tahkik başka şey, hüsn-ü zan başka şey, onun sözünü başta tutmak, başka şey. Evet o zamanlardaki az hizmet, elbette çok hükmündedir. Ama hangi haslette devamda iseler ve hangi hizmette hala istihdam oluyorsalar, ona göre derece alırlar. Bu hususa mübalağalara girmemek gerektir. Bunların bazıları şevk ile istikametini ahir ömre kadar devam ettiriyorlar; Bazıları da tevakuf ederler veya geri kalabilirler. Bu vazifede tarafgir bir nazarla bakmak lüzȗm yok. Zamana zemine haleti ruhiyeye göre yol ve derece, hürmet ile takdir makamı alırlar. Fakat bunlar kat’iyyen takdir istemezler, verilse hoşlanmazlar. Fakat bunlar için öyle veya böyle farketmez. Ancak bu tespit makamında doğrudur. Elbette hizmet bırakılmaz, fakat terkeden de oluyor. Hususi fazilet başka, fakat hizmetkȃrȃne da’vayȃ temessük etmet başka. Keşke saffi evvellerde saffi ȃhirler de hizmetin özünden ayrılmasalar. Mühim olan cihet budur. Gerisi mümkünattȃndır Vesselam.

Ceylan ağabeyimizin notlarında zabt ettiğimiz bir husus böyle durumları çözmek için bize ip ucu vermektedir. Saffi evvelden de olsa inkişaf ederken çok vartalı bir devreden bahseden Ceylan ağabey, bu devreye “Sebat Devresi” diye bir isim takmış. “Tehlikeli” diyor. bu notları okumadan önce, bu fakirde “Bir Nurcu kim olusa olsun hizmet motorunu rektifiye etmezse o motor bir zaman sonra inkitaa uğrar” bir hüküm vermiştim. Filvaki bu ȃciz, fakir, zavallı bu hükmün gereği gibi motoru rektifikeye çekememiştim. Fakat Rabbi Rashimim beni bana bırakmamış ve defalarca motoru rektifiye etmek için, yani dürlü dürlü imtihanlara beni tabi tutmuştur. Bundan çok kazançlı çiktim. Çok memnunum. “Haza min fadli Rabbi” diyorum.

Evet Ceylan ağabey yetişmek usulunu dört merhaleye bağlıyor:

1- Şevk devresi, ruhun hakikatleri kapmasıyla olur.

2- Muhabbet devresi, Risale-i Nur kalpte mekȃn tutar. Bu devrede tehlike yoktur.

3- Sebat devresi en tehlikeli olan devredir. Ülfetle, ünsiyet kırılarak zuhur eder. Bu devreyi yine sebat etmekle geçirmelidir. Gaye ve hedef , en az zararla bu devreyi atlatmaktır. Çünkü bu zamanda enaniyet çok ileri gitmiş, süfli arzular çoğalmış, bu devirde  o kimsenin sebat ve irtibatı azalır, derse müdavemeti de o kimsenin gittikçe azalır ve maal esef Nurcu geçinen bu kardeş o durumu normal karşılar, içtimȃȋ mes’eler de o kardeşi kucaklar, onlara ilgisi artar, Nurcu için kurtulmak çaresi, sebat şart ama buda günahlardan tamamen çekinmek ve Risale-i Nurların kudsiyetine tamamen inanmak. Evet Nurlarla meşguliyeti artırmak ve dersleri terketmemek ile sadakatı elde tutabilir. Bu devrenin ve birinci şevk devresinin tezahüratı ile ilgili bir hatıram var:

Risale-i Nurları yeni tanımış ve evine dersi almış bir kardeşimiz evinden televizyonu atarken, diğer otuz senelik bir kardeşimiz evine televizyon aldı. o kardeşimize “Sebat devresinin bir kurbanı” diyerek çok acıdık.

4- Sadakat devri, davamızın en sağlam merhalesi ki Risale-i Nur muhabbet karşısında hiç bir şeye muhabbet etmez.

Evet, Safi evveller Üstadlar. Onlar bitmez tükenmez enerji den bol bol istifade ettiler. O mübarek zatın emsalsiz şefkatinden bitmez tükenmez enerjisinden, onun dahiyane idaresi altında fıtri desler aldılar.

Gelelim yeni saffi evvellere. Bunlar Üstadı az görmişler veya görmemiş olanlardır.  Bunlara ne oluyor ki, bir zaman sonra Ceylan Ağabeyin “Sebat devri” dediği vartalı devreden sağ çıkmayı biliyorlar.

Bu türlü mütalalardan yapacağımız şey, kat’iyyen ucub denen, yaptığımız hizmete dair işleri unutmak, ihtiyarladıkça hizmete daha çok sarılmak, yani derslere daha ziyade müdavim olmak suretiyle ȃkibetimizin hayrına çalışmaktır.

Cenab-ı Allah bizleri İhlas ile yaşatıp iman ile canımızı alsın, hizmet-i imaniyeyi hiç karşılıksız, sırf rıza-i İlahi nasip etsin. Amin…

” Sübhaneke la ilme lena illa ma allemtena inneke entel Ȃlimul Hakim”

  Paylaşan: Abdülkadir Haktanır

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: