İffetiniz Kadar İbadetten Zevk Alırsınız!

“İffet insanda günahların temel noktasıdır. Bu konudaki günah sair günahların tetikçisidir. En önemlisi de bu konudaki günah kişiyi ibadetten uzaklaştırır. O bakımdan iffet ibadet için önemli bir noktadır. İffetiniz kadar ibadetten zevk alırsınız ve ibadet etmekte zorlanmazsınız.”

Yazar Nuriye Çeleğen, Hz. Hacer’i anlattığı “Aşk-ı Sükun” kitabında kullandığı uslup ile damaklarda çok hoş bir tat bırakmıştı. İtiraf etmeliyim ki Çeleğen, Hz. Meryem’i anlattığı yeni kitabı “İffet-i Kalp”te kullandığı uslup ve kurgu ile damaklarda tarifi imkansız bir tat bırakmaya devam ediyor. Kitabının her bir sayfası altı çizilmesi gereken cümlelerle dolu…

İffet-i Kalp, günümüzde sadece “namus” boyutuna indirgenmiş iffet kavramına yeni açılımlar getiriyor. Çeleğen kitabında aynı zamanda kulluğun iffeti, düşüncenin iffeti, kalbin iffeti gibi kavramlardan bahsediyor. Bu yeni kavramları sorduğumuz Çeleğen, ilginç ve düşündürücü cevaplar verdi.

Kitabınızın ismiyle başlamak istiyorum: İffet-i Kalp… Hz. Meryem için yazılan bir kitaba daha farklı ve kitabın konusunu yansıtan isimler verilebilecekken bu ismi tercih etmenizin sebebi nedir?

Bu şimdiye değin kullanılmamış bir terkip. Kalp, ayine-i Samed’dir. Oraya O’ndan gayrı olan herşey namahremdir. Kalbe giren her namahrem iffet-i kalbe halel verir. Bu namahremin geniş bir yelpazesi var. Bir su-i zan, bir haset, bir kin; bunlar da kalp için namahrem olan duygulardır. Her insana verilen ömür denen gizli sırda iffet-i kalbe ulaşıp O’nunla olan ilişkimizde araya giren tüm namahremleri bertaraf ederek O’na yakınlaşmaktır asıl mesele. 70 bin hicapların temel açılım ve kaldırılım noktasının iffet-i kalple başladığını düşünüyorum.

Bir önceki yazdığınız romanınız Aşk-ı Sükun’da Hz. Hacer vardı ve anneydi. Yeni kitabınız İffet-i Kalp’te Hz. Meryem de anne. İki anneyi yazarken neler hissettiniz? İki peygamber annesini yazmak sizde nasıl duygular oluşturdu?

Onlar kulluk sınavları büyük iki önemli hanım. Beni onları yazmaya sevkeden husus onların hayat sınavlarındaki duruş şekilleri ve kulluk bilinçleri oldu. Yazma süreci her ikisini de yakinen ve daha detaylı tanımayı netice verdi. Bu annelerimizi tanıdığımızı zannediyordum, ama kifayetsiz olduğunu gördüm. Tanımak hayata geçirmeyi netice veriyor. Onların ruh halini yakalamaya çalışmak gibi bir güzellik oldu.

Kişi düşündüğüyledir. Düşüncenin gücü var. Yoğun bir şekilde düşündüğün kişiyle hemhal olabiliyorsunuz. Şunu gördüm, onlar manen hayattalar. Onlarla ilgilenmek irtibat sağlatıyor. Her ikisini yazarken farklı duygular ön plana çıktı. Mesela Hacer’de sabır, tevekkül ve teslimi daha çok hissedip hayatımda yaşamıştım. Hz. Meryem’de ise ibadet, tesettür ve kaçınma hisleri daha çok kendini aşikâr etti.

İki peygamber annesinin ortak özellikleri var mıydı? Hangi noktalarda birbirleriyle buluşuyorlardı?

Ortak noktaları ikisinin de niyetinin kulluk olması. Dünyayı dünya cihetiyle önemsememeleri. Dünyayı imtihan yeri olarak görmeleri. Musibete karşı sabır etmeleri, tevekkül ve teslim içerisinde olmaları. Dünyanın olayları karşısında acz hissetmemeleri, aczlerini Rablerine karşı hissetmeleri. Çok konuşmamaları. Hz. İbrahim’e, Hacer’i Mekke’ye götürürken yol boyu konuşmaması söyleniyor. Hz. Meryem için de aynı şey oluyor. Hz. İsa’nın doğumunda konuşmaması emrediliyor. Dünyaya karşı kıyl-u kalleri yok. “Neden bu böyle oldu”, “keşke” gibi sözcükleri yok. Rablerinin kendilerine verdikleri ve yaşattıkları karşısında ölü gibiler.

İki hayatın en önemli ortak noktası tam tevekkül sırrına eren kişiyi Allah’ın zayi etmiyor olması gerçeği. Kemalatın musibet ve hayattaki imtihanlarla yakın orantılı olduğu ortaya çıkıyor bunların hayatlarında.

Kur’an-ı Kerim’de Hz. Meryem’den bahsedilirken “İffetini (muhkem bir kale gibi) koruyan Meryem’i de yad et!” denilerek Hz. Meryem’in iffetine vurgu yapılıyor. Bu ayetten günümüz insanının alması gereken dersler nelerdir?

Bana göre her dönemden daha çoktur bu dönemin bu ayete ihtiyacı. İffet çok geniş bir yelpazesi olan kavramdır, yalnız kadın için geçerli değildir. Ama kadın, erkeğin iffeti için de muhkem bir kaledir. Kur’an’da iki iffet kıssası vardı. Bu kıssanın sahipleri birisi erkek, birisi kadındır. Ama Kur’an iffette öncelikli olarak Hz. Meryem’i örnek alır.

Günümüz insanın bilhassa kadınlarının içtimai hayatın her kesiminde bulunması ve rahat olması Hz. Meryem’i daha ziyade öğrenmek ve hayatını takip etmemiz zaruretini getiriyor. “Bunlar eskide yaşanmış” diyerek, “O zaman öyleydi” diyerek ötelenmesini yanlış buluyorum. Nefsin kaçamağı olarak düşünüyorum.

Hz. Meryem’in iffetini koruması çok zor şartlarda oluyor, onun için günümüz insanının bu örneğe daha çok ihtiyacı var. Hz. Meryem, 400 erkeğin yaşadığı bir ortamda tek bir kız olarak yaşarken hiçbirini görmemesi, hiçbirine görünmemesi, günümüz insanı için önemli bir iffet modelini sunuyor. Demek ki içtimai hayatın içinde bu gerçekleşebilir. Kalplerde başlayan iffet kalesini muhkem oluşturursak iffetin sahibi Rabbimiz Hz. İbrahim’i ateşin içerisinde koruduğu gibi bizleri de içtimai hayatın içinde koruyacaktır. Bu bakımdan günümüz insanının Hz. Meryem modelini çok iyi bilmesi ve hayatına geçirebilmesi bakımından bu ayete ihtiyacı var.

Kitabınızda iffetin değişik hallerine değiniyorsunuz. Kalbin iffeti, düşüncenin iffeti, kulluğun iffeti gibi. Oysa günümüzde iffet sadece “namus” kavramına indirgenmiş durumda. Diğer kavramları nasıl oldu da hayatımızdan çıkardık? Önemsiz oldukları için mi?

Güzel bir soru. İffet konusu İslamî yaşayış hasasiyetinden uzaklaşınca yalnız toplumsal değerler bölümüyle kaldı. Toplumsal değerlerde adı namustur, manevî değerler olarak adı iffettir. Bence ikisi çok farklıdır. Namus olarak bakıldığında yalnız cismin muhafaza edilmesidir aslolan. Günah olarak, Rabbin emri olarak kaçınma yoktur. Oysaki manevî değerler olarak bakıldığında iffetin en alt derecesidir ten muhafazası. Daha ileriki aşamaları duyguların, kalbin, hayalin, fikrin iffetidir. Bediüzzaman Hazretleri’nin hayale günah işletmemek tabiri vardır. Hayalin iffetidir bu sır.

Hayatımızdan nasıl çıkarttığımız meselesine gelince hayatımızdan bir anda çıkartmadık. Uzun ve sistemli çalışmaların neticesinde oldu. Romanlarla başladı bu süreç. Televizyonla devam etti ve hız kazandı. Bunlar farkına varmadan normale döndürdüler, düşünceler “olabilir”e hazırlandı ve “olmalı”ya kadar gelindi. Bu aşamaya nasıl gelindiğinin temeline indiğimizde Aşk-ı Memnu’ların niçin yazıldığına bakmak gerekir.

İffet insanda günahların temel noktasıdır. Bu konudaki günah sair günahların tetikçisidir. En önemlisi de bu konudaki günah kişiyi ibadetten uzaklaştırır. O bakımdan iffet ibadet için önemli bir noktadır. Dikkat ettiğimizde de Hz. Meryem’in hayatında iki esas var: İffet ve ibadet. İffetiniz kadar ibadetten zevk alırsınız ve ibadet etmekte zorlanmazsınız. Şimdi gençler neden bu denli namaza başlamak, devam etmek konusunda sorun yaşıyorlar ve zorlanıyorlar. İffet-i kalpte sorun varsa onun ilk yansıdığı amel namazdır.

Hz. Meryem’den bütün ümmetin ve özellikle hanımların alması gereken dersler nelerdir?

En önemli özellik kulluk bilinci olmalıdır. Bunun devamında açılım olarak tesettür kavramı ve iffet var. Günümüz mümin hanımlarının ciddi bir tesettür sorunu yaşadıklarını düşünüyorum. Tesettürlü hanımlarda tesettür kavramı tezahür olarak netice veriyor. Tesettür setr iken izhara yardımcı bir boyut kazandı. Günümüz hanımlarının tesettüründe Hz. Meryem’e ihtiyaçları var. Zekeriya peygamberle hem de o kadar yaşlı birisiyle perde arkasında görüşen bir Meryem yakın dünyamıza misafir olmalı. Meryemî ruh, dünyamıza çekilmeli ve Meryemî ruh sırrının incelikleri araştırılmalı.

Tabi baştan beri dediğimiz gibi Meryem eşittir iffet. O bir iffet abidesi. Allah onun iffetini övüyor ve Kur’an’da onu bize örnek gösteriyor. Daha başka ne düşünülebilir ki. Özelliğini bize Kur’an belirtiyor.

Günümüz kadınları için en önemli özelliği dünyaya bakmaması, dünyaya değer vermemesi. Dünyevililiğin merkeze alındığı bu dönemde önemli bir husus olmalı.

Hz. Meryem’in en önemli özelliğinden biri de çocuk yetiştirme konusudur. Bilhassa annelerin Hz. İsa gibi çocuklar için Meryem gibi karakterler ve huylar edinmeleri gerekir diye düşünüyorum. Herkes Meryem olarak doğamaz ama Meryem ahlakı edinebilir. Hayatı değiştirmek yerine ahlakı değiştirmeyi baz almak gerekir. Şimdiki hanımların isyankâr dünyalarına Hacer ve Meryem sükûnetinin değmesi gerekir. Dünyaya koşan hanımlara, tam bir terk-i dünya ederek hem dünyayı hem ahireti bulan bu şahsiyetlerin gönül dünyalarını günümüz hanımlarının biraz çalmaları gerekir diye düşünüyorum.

Günümüz kadınları maddî ve psikolojik olarak dünya için çok hırpalanıyorlar. Dünya koşuşturmalarından biraz silkinip bu annelerimizin ellerinden tutmaları kendileri için hem dünyevî hem uhrevî getirisi fazla olacaktır. Bilhassa örneklerin peşinde çokça takılan kadın dünyasının, günümüzde yanlış örneklerin farkına varmadan çevreden, çalışma hayatından ve medyadan edindikleri bu kötü örneklerden uzaklaştırıcı bu şahsiyetlerin, hayatlarının tanıtılması ve bu mübarek annelerimizin günümüz kadınları için tabiri caizse güncellenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Günümüzde bir tesettür mücadelesi olmakla birlikte iffet kavramının algılanması nasıldır? İffet kavramı günümüz insanı tarafından doğru bir şekilde hayata tatbik edilebilmekte midir?

Tesettür ve iffet ayrıdır. Belki tesettür iffet için bir koruyucu ve destekleyici olabilir ama ikisi farklıdır. Hz. Meryem’in en önemli özelliği iffet ve tesettürüdür. İkisi bir olunca güzelik olur, Meryemvari hal tezahür eder. Şu anki anlayışta “tesettür varsa tamam” zannedilen bir yaklaşım var. Tesettür herşey değildir. Tesettür herşey için bir adımdır, basamaktır; fakat iffetsizliği hiçbir tesettür örtemez.

İffet kavramının günümüzde yaşayış alanlarında sorunlar var. İçtimai hayatın getirdikleri ve bunların zorunluluk olarak kabul edilmesi, bazı davranışların medeniyet icabı, adab-ı muaşeret gereği diye telkin olunması, yaşantıda iffeti korumak adına koyduğunuz sınırlamalar, asosyal olmakla itham edilmesi, kişilerde iffet konusunun yara almasını netice verdi. İffet öyle bir şey ki o kısımda olan sorun kalbî inkişafatta ve kişinin kulluğunda aksamalarla hemen kendini göstermektedir.

İffet kalbin manevî bir örtüsü gibi tüm kalbi kuşatmıştır. Onda olan zedelenme kalbin diğer latifelerine hemen sirayet ediyor. Mesela iffette olan sorun hemen edepte sorunla ortaya çıkıyor, hepsi birbirini tetikliyor.

Söylediğimiz gibi Kur’an’da iki iffet örneği var: Hz. Yusuf ve Hz. Meryem. Kadının da erkeğin de iffetinin ne derece önemli olduğunu öğretiyor Rabbimiz bu iki örnekle. Fakat iffetin kadından erkeğe taşınması çok daha güzel bir hal. Çünkü kadın annedir. Çocuk için iffeti muhkem bir anne çok önemlidir. Çünkü çocuğun ahlakî, manevî halleri annenin iffetiyle oluşur. Hz. Meryem’in iffeti Hz. İsa gibi bir çocuğu netice vermiştir.

Günümüzde çocuk yetiştirmedeki problemlerde temele inilmiyor. Çocuk terbiyesi asırlar öncesinden başlar. Bu silsilede iffet sorunu olan bir anne veya bir nine çocuğun istemediğimiz davranışlarının temelini oluşturur. Nitekim Efendimiz (a.s.m.) gibi bir şahsiyetin 500 tane iffeti muhkem ninelerin soyundan olduğu siyer-i nebevilerin üzerinde önemle durduğu hususlardandır.

Günümüz çocuklarındaki hiperaktivitenin, doyumsuzluğun ve sair sorunların temelinin bilhassa annenin manevî sorunlarından olduğunu düşünüyorum.

İffette önceliğin kadında olması ve erkeği o konuda koruması gerekir. Çünkü kadın iffet sırrını yakalarsa toplum iffetli olur. İffet-i kalp, iffet-i toplumu netice verir.

Hz. Hacer’le başlayıp Hz. Meryem’le devam eden roman serinizin üçüncü ayağında kimi yazmayı düşünüyorsunuz?

Şu an çalışmakta olduğum romanıma konu olan şahsiyet bir hanım değil.

Yusuf Levent

Moral Dünyası Dergisi / www.moraldunyasi.com