İmam Buhari Kimdir?

Çok hadis ezberlemekle şöhret bulmuş hadis bilginidir. Dedesinin dedesi olan Berdizbeh Mecûsî idi. Onun oğlu Mugīre, Buhara Valisi Cu‘feli Yemân vasıtasıyla Müslüman oldu. Muhammed el-Buhârî, 13 sevvâl 194 h./21 Temmuz 810 tarihinde Buhara’da doğmuştur. Babası İsmâil’in Mâlik b. Enes ve Abdullah b. Mübârek gibi âlimlerden hadis öğrenen bir kişi olduğu bilinmekte ve Buhârî henüz çocukken vefat ettiği, hadise dair bazı kitaplarının oğluna intikal ettiği anlaşılmaktadır. Annesinin ise duası makbul dindar bir kadın olduğu zikredilmektedir.

Buhârî, henüz bebek iken babası vefat etmiş, kardeşi Ahmed’le birlikte yetim kalmıştır. Küçük yaşta Kur’an’ı ezberlemiş ve Arapça öğrenmiştir. Babasından kalan servet onun hiç kimseye muhtaç olmadan ilim öğrenmesinde yararlı oldu. On bir yaşında hadis öğrenmeye başladı. Onaltı yaşında annesi ve kardeşi Ahmed’le birlikte hacca gitti. Annesi ve kardeşi Buhârâ’ya dönerken, kendisi ilim öğrenmek için Mekke’de kaldı.

Peygamber (s.a.v.) ‘in vefatından 178 sene sonra dünyaya gelen Buhârî, onsekiz yaşında “Kitâbu Kadâya’s-Sahabe ve’t-Tâbiin” ile “et-Târîhü’l-Kebîr” adli eserlerini yazdı. İlim öğrenmek için Şam’a, Mısır’a, Basra’ya, Bağdat’a gitti. Bu amaçla altı yıl Hicâz’da kaldı. Buhârî, hadis öğrenmek ve nakletmekle kalmadı. Şiirle de ilgilendi. Savaş sporlarına ilgi duydu.

İnce yapılı uzun boylu, çok halim selim görünüşlü idi. Yumuşak huyluydu. İlim konusunda çok dikkatli idi. Dayanaksız konuşmak istemezdi. Hiçbir kimseyi gıybet etmemiş olarak Allah (c.c)’a kavuşmayı arzu etmekteydi. Rical bilgisi herkesten çok olmasına rağmen zayıflığını ortaya koyduğu raviler hakkında bile aşağılayıcı tabirler kullanmazdı. Yalancılığı bilinen birisi için “bunda ihtilaf vardır, sikalığı konusunda âlimler sustular” derdi. O’nun bir adam hakkında en ağır sözü ” hadisi alınmaz” dır.

Kütübü sitte müelliflerinden en-Nesâî,” Islâm tarihinde ilk defa sahih kitap yazan odur.” Demiştir. Necm b. el-Fazl diyor ki: “Rüyamda Rasûlullah (s.a.s.) efendimizi gördüm. Bir köyden çıkmış gidiyordu ve arkasından imam-i Buhârî de onu takip etmekteydi. O bir adım atınca Buhârî de bir adım atıyor ve ayağını Rasûlullah (s.a.s.)’in ayağını bastığı yere basıyordu. Kitabını da her bakımdan ona nispet ediyordu.”

Buhârî ilmiyle amel eden bir âlimdi. İslâmî kurallara uymada aşırı derecede titizdi. Helâl ve haram konusunda duyarlı idi. Hadis ilmine hizmet, bu yolla Allah (c.c.)’in rızasını, Rasûlullah (s.a.s.)’in şefaatini kazanmaktan öte bir amaç taşımıyordu. Buhârî’nin dünya işleriyle ilgilenmediği, şahsî işlerini bir adamının yürüttüğü kendi ifadelerinden anlaşılmaktadır.

İmam Buhari, cömert ve iyiliksever bir insandı. Özellikle fakirlere sadakayı eksik etmez öğrencilerinin ihtiyaçlarını da şahsen karşılardı. Bayramların dışında kalan bütün normal günlerini oruç tutarak geçirirdi. Sürekli geceleri uykusundan kalkıp, kandilini yakar, hadis tahric eder, yazdıklarına işaretler koyar, üzerinde düşünürdü.Gece namazı kılar sonra Kur’an’ın üçte birini okurdu.

Buhârî’nin kendi ifadesine göre hadis aldığı hocalarının sayısı binden fazladır. Hocalarından Muhammed b. Selâm el-Bîkendî ile Abdullah b. Yûsuf et-Tinnîsî hadis kitaplarını ona tashih ettirmişlerdi. Humeydî de hadise dair bir meselede muhaddislerden biriyle anlaşmazlığa düşünce henüz on sekiz yaşında bulunan talebesi Buhârî’yi hakem tayin etmişti.

İslâm’ın ilk dönemlerinde hadislerin Kur’an’la karışması söz konusu olduğundan hadislerin yazılması yasaktı. Sahabeyi Kiram efendilerimiz vefat etmiş, İslâm ülkeleri genişlemiş, değişik düşünceler ortaya çıkmıştı. Bu tür nedenlerle hadislerin toplanmasının yararlı olacağına inanıldı ve Tabiin döneminde hadislerin tedvinine başlandı. Sahih hadis kitabi yazanlar arasında Buhârî kadar titizliği ileri götüren olmamıştır. Hadis kabulünde kendine has çok dar bir yolda tek olması onun İslâm ümmeti arasında müstesna bir güven kazanmasına sebep olmuştur.

Buhârî, bu eseri meydana getirirken çok titiz davrandı. Eserine aldığı hadisleri, altıyüzbin hadisin içinden seçti. Sahih hadislerin dışında kalan diğer hadisleri eserine almadı. Eserin kabarmasını önlemek için sahih hadislerin bile bir kısmını almamıştır. Câmiu’s-Sahih’te yer alan hadislerin sayısı yedibinikiyüzyetmişbeş tir. Mükerrerler çıkarıldıktan sonra geriye kalan hadis sayısı dörtbin dir.

Buhari birinden hadis yazarken onun ismini, künyesini, nisbesini ve hadisi nasıl öğrendiğini mutlaka sorduğunu, aldığı cevaplar sonunda eğer o kişiyi yeterli bulursa ondan hadis rivayet ettiğini, aksi halde onun şeyhinden yazdığı aslı gördükten sonra hadislerini yazdığını ifade edilmektedir. İmam Buhârî keskin bir zekâ ve ezberleme yeteneğine sahipti, bir şeyi ezberlemesi için ona bir defa bakması veya onu bir defa dinlemesi yeterliydi. Gezileri sırasında dinlediklerini yazmaması dikkat çekicidir. İmam-ı Buhâri, 300.000’den fazla hadîs-i şerîfi senetleriyle birlikte ezbere bilmekteydi.

Buhârî’nin Bağdat’a geldiğini duyan muhaddisler 100 hadisin sened ve metinlerini birbirine karıştırarak bunları on kişiye verdiler ve onlara Buhârî toplantı yerine gelince bu hadisleri sırayla sormalarını söylediler. Bu on kişi tespit edilen hadisleri çeşitli İslâm ülkelerinden gelmiş olan muhaddislerin huzurunda okuyarak bunların mahiyeti hakkında bilgi istediler. Buhârî onlara bu hadislerin hiçbirini okunduğu şekliyle bilmediğini belirttikten sonra, ilk soruyu yönelten kimseden başlayarak, sordukları hadislerin sened ve metinlerinin doğrusunu her birine ayrı ayrı söyledi. Buhârî hakkında tereddüdü olanlar onun nasıl bir hafıza gücüne ve ne kadar geniş bir hadis kültürüne sahip olduğunu gördüler.

Buhârî’nin yakın talebeleri, Buhârî’nin bütün kitaplarını üçer defa yazdığını onun eserlerini yazdıktan sonra talebelerine okuttuğunu, bu sırada bazı konuları ilâve edip bazılarını çıkardığını, daha sonra eserini ikinci ve üçüncü defa aynı şekilde okutup tashih ettiğini söylemektedirler. Nitekim bazı kitaplarının farklı nüshalarında bunu görmek mümkündür.

Câriyesinin, odasında adım atacak yer bulunmadığından şikâyet etmesinden anlaşılacağı üzere, Buhârî’nin uzun seyahatleri sonunda derlediği hadislerle geniş bir kütüphane meydana getirdiği ve seyahatleri esnasında kitaplarını imkân nisbetinde yanında taşıdığı bilinmektedir. Kendisinden 70.000’den fazla talebe hadis dinlediği rivayet edilir. Bunlar öğrenciler arasında, Tirmizi, Nesai, Ebu Zür’a ve Ebu Bekr bin Huzeyme, İbni Ebi Davud, Muhammed bin Nasr-ul-Mervezi, Müslim bin Haccâc, İbni Ebiddünya gibi büyük ve tanınmış hadis âlimlerinin isimleri zikredilebilir.

Buhârî kendisinden ilim tahsil etmek isteyen herkese bildiğini esirgemeden vermesine rağmen devlet adamlarından uzak durur, onların saraylarına gitmeyi ilmi küçük düşüren bir davranış olarak kabul eder ve bu uğurda her zorluğa katlanmayı göze alırdı. Horasan Valisi Hâlid b. Ahmed ez-Zühlî ona bir adamını göndererek el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ, et-Târîḫu’l-kebîr ve diğer eserlerini kendisinden dinlemeyi arzu ettiğini bildirince bu talebi reddetti. İlmi küçük düşüremeyeceğini, onu başkalarının ayağına götüremeyeceğini, gerçekten arzu ediyorsa hadis okuttuğu mescide -veya evine- gelmesini, bunu da istemiyorsa hadis okutmasını yasaklayabileceğini söyledi.

Hz. Peygamber’in, “Kendisine sorulan şeyi öğretmekten kaçınan kimsenin ağzına ateşten gem vurulacağını” ifade eden hadisi sebebiyle ilmi kimseden esirgemediğini de haber verdi. Buhara valisinin sadece kendi çocuklarına ders vermesi yolundaki isteğini de ilmi belli insanlara tahsis edemeyeceği gerekçesiyle reddetti. Bunun üzerine vali, yakın adamlarından bazılarının Buhârî’nin Ehl-i sünnet görüşüyle bağdaşmayan fikirlere sahip olduğunu iddia etmelerini sağladı. Sonra da bu iddiaya dayanarak onu kendi memleketinden sürdü.

Buhârî’yi çekemeyenler fitne çıkarmaktan geri kalmadılar. Buhârî’nin “Kur’an mahlûktur” düşüncesini savunduğunu yaydılar. Bu dedikodulardan çok rahatsız oldu ve memleketi Buhâra’ya gitti. Burada da rahat edemeyen Buhari Semerkand’ın Hartenk köyüne yerleşir. Semerkand’lılar Buhârî’ye Bir heyet gönderip Semerkand’a gelmesi ricasında bulunurlar.

Buhârî, Semerkand’a gidemeden hastalanır ve Ramazan Bayramı gecesi vefat eder (30 Ramazan 256 h./31 Agustos 869). Cenazesi, bayram günü öğleden sonra kılınarak Hartenk’e defnedilir. Hadis ilminde Buhari’nin rumuzu “H” harfi olup, tefsir ve kelam konusunda da üstat konumundadır.(1) Kur’an’dan sonra ana kaynak olan Buhârî’nin Sahih’i ile Müslim’in eserine Sahih adı verilmektedir. İkisine birden “Sahihayn ” denilir. Diğer dört hadis kitabına da “Sünen “, altı hadis kitabinin tümüne birden “Kütübü Sitte” denilmektedir.

Buhârî’nin Câmiu’s-Sahih ve henüz on sekiz yasında iken Rasûlullah (s.a.s.)’in kabri basında mehtaplı gecelerde yazmış olduğu Tarihu’l Kebir adlı eseri dışında Târihu’l-Evsât,Tarihu’s-Sagîr,Et-Tarihu fi Ma’rifeti Ruvati’l-Hadîs ve Nükâti’l Âsâr ve’s Sünen ve Temyizü Sikatihim min Züafâihim ve Târihu Vefâtihim,Eet-Tevârîhu’l Ensâb,Kitâbu’l Küna,Edebü’l-Müfred,Refu’l-Yedeyn fi’s-Salati,Kitâbu’l-Kiraati Halfe’l-imamHayrü’l Kelâm fi Kiraati Halfi’l Imam,Halku’l-Ef’ali’l-ibâd ve’r-Redd Ale’l Cehmiyye,El-Akîde yahut et-Tevhîd,Abarü’s Sifat adlı eserleri vardır.

Bunlardan başka kimi kaynaklarda Buhârî’ye ait olduğu zikredilen şu kitapların ismini de görmek mümkün. Birri’l Valideyn,El-Camiu’l Kebir,Et-Tefsirü’l Kebir,Kitabü’l Hibe,Kitabü’l Esribe,Kitabu’l Mebsut,Kitabü’l ilel,Kitabü’l-Fevâid,Esamü’s Sahâbe,Kitabu’d-Duâfa,El-Müsnedü’l-Kebir,Sülâsiyyât.
Allah kendisinden razı olsun. Bizlere de ilminden istifade etmeyi nasip etsin. Âmin.

Derleyen: Çetin KILIÇ

Kaynak:
Sâmil İslam ansiklopedisi
hadis.ihya.org
İslam ve ihsan

(1) Ha
Arap alfabesinin altıncı harfi olan “ha” hadis kitaplarında isnaddan isnada geçişte işaret olarak kullanılmıştır.

Muhaddisler hadislerin yazılışında birtakım rumuzlar kullanırlar. Bunlardan biri olan ha, birkaç isnadı olan hadislerin yazılışında isnadın birinden diğerine geçerken birinci isnadla ikincisi arasına konur.

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: