İman ve İslam Kardeşliğinde Yükselmek

İnsan, başına bir dakika sonra ne geleceğini bilemediği için her an hazırlıksız durumlarla karşı karşı kalabilir. Bu ister olumlu ister olumsuz karşılamalar olsun, eğerci başımıza gelecek olayları tahkiki iman gözü ile tezahür etmez isek, duygularımızı yaşanacak olaylara kontrolsüz teslim etmiş oluruz.

Yaşanan olumsuzluklar bizi derin düşüncelere itebilir, günlerce zihnimizi meşgul edebilir, hatta o kadar etkilenebiliriz ki Depresyonlar geçirebilir ve içinden çıkamayacağımız haller yasayabiliriz. Bu sıkıntılardan kurtulmanın yolları elbette var. Biz müminler kaza ve kaderin Allah (C.C) tan geldiğine iman etmekle bu sıkıntıları bertaraf edebiliriz. Bu İman hakikatine inanmayan veya bilmeyenler, bilmediklerinin düşmanları oldukları için başlarına gelen sıkıntılardan kurtulamazlar. Ayrıca enaniyetlerine güvenip cevreden gelecek yardım ellerine de el uzatmazlar.

Mümin ise yaptığı hatadan dolayı tövbe etmeli ve kendini yüce yaratıcının rahmet kucağına bırakmalıdır ve yaptığı hatayı iyi analiz edip tekrar aynı hataya düşmemek için hatasından ders çıkarmalıdır. Eğer hatalarımızdan ve dönmemiz gereken yoldan dönemediğimiz zaman sadece kendimizi kaybetmiş olmakla kalmayıp, sevdiklerimizin ve ailemizin yavaş yavaş bizden uzaklaştığını görür ve bir zaman sonra onları da kaybettiğimizi anlarız.

Hayatimizi sürdürdüğümüz dünya durağı bir imtihan yeri olduğunu unutmamalı, o sebepten dolayı da her an imtihana tabi tutulacağımızın farkında olarak hayatimizi devam ettirmek ve düştüğümüz hatadan ve günahtan çıkamamaktan korkmamız gerekir. Madem hayat kısa ve imtihan büyük, o zaman bu durumdan kurtulmanın yegâne yolu iman hakikatlerini hayatımıza yansıtmaktan geçiyor. İmanımızı ne kadar güçlü tutabilirsek, içinde bulunduğumuz ahir zaman fitnesinden ve zorluklarından o kadar az tahribat ile dünya hayatinin imtihanlarından sabır ile geçmiş oluruz.

Bir diğer yol ise, nasıl ki on bin kişilik bir düşman ordusuna karşı koyabilmek için, karşısına en az o kadar bir ordu ile yada daha fazlası ile çıkmak gerekir, aynen bunun gibi yaşadığımız bu hayatın içindeki manevi hayatımıza hücum eden düşmanlara karşı İslam kardeşliği, birlik ve beraberlik, güçlü aile bağları ve cemaat şuuru ile karşı koyabiliriz.

İnsanlarla birlik olmak, onlarla fikir alışverişinde bulunmak, yaşadığımız aktüel meselelere iman ve İslam penceresinden bakabilmek, menfaatin olmadığı ilim ve irfan`a talip insanlarla birlikte olmanın faydalarını ve güzelliğini, kendi alemimizde nasıl manevi inkişaflar verdiğini yasayarak anlayacağız.

Vakit geç olmadan, kendimizi, sevdiklerimizi ve ailemizi kaybetmeden. Nefsimiz ve enaniyetimiz maneviyatımızı eritmeden, biz nefsimizi ve enaniyetimizi bu büyük İslam kardeşliği havuzuna atıp eritmemiz gerekir. Göreceğiz ki nefsimiz ve enaniyetimiz eridikçe, Ruhumuzda inkişaflar (yükselmeler) olacaktır.

 Zübeyir Kılıç

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: