İnsana Dert ve Musibetleri Onun Faydası İçin, Allah Verir

İnsanın başına türlü türlü belâlar geliyor, bunların elemini insana hafif gösteren, onun kuvvetli imanındır.

Mâdem ki bunları Allâh veriyor, öyle ise senin üzülmemen gerekir.

Çünkü başına gelen belâlar Allâh’dan geliyor. Seni güldüren ve evvelce sayamıyacağın derecede lütûflarda bulunan O idi. Bu gün belâlar verip de ağlatan yine O’dur.

Binâenaleyh üzülmemen lâzımdır. Sabredip, neticeyi beklemek gerekir. Muhakkak ki, bu olan senin iyiliğinedir, bunu şu anda biz bilemeyiz. Fakat, bu belânın Allâh’dan geldiğini bilmekliğin, sabretmekliğin, en büyük belâyı sana hafifleştirir.

Âyet- i Kerimeler ne diyor: “Çok hoşlandığınız şeylerden başka, hoşlanmadığınız şeyler de vardır. İşte bunlarda da bir iyilik vardır.” “Sizin hayır gördüğünüz şeylerin ardında şer’; şer gördüğünüz şeylerin ardında da hayır takılıdır. Takdîr’i Allâh’a bırakın”

Dekkâk Hazretleri (200 tarihinin büyük velisi) uyuza tutulmuş, üzülüyormuş. Hamama gitmiş ve içinden bir mâna gelmiş: “Bu uyuz kimden geldi? Allâh’dan.” Öyle ise bu benim dostumdandır” deyip, hem kaşınmış, hem de kaşınan yerleri öpmüş. Hamamdan çıkınca, uyuzun geçtiğini görmüş. Dekkâk Hazretleri der ki: “- Hastalıklar ve belâlar tevhidi korur.” Yâni, belâlar tevhidin muhafazasına memurdur. Yine Dekkâk Hazretleri der ki:

“Kudret ve kader makasları etini paramparça etse, senin yine şükredip o işin ardında Allâh’ı görmen ve O’ndan olduğunu bilmen lâzımdır.”
Ebu Hureyre (R.A.) naklediyor:

“Biz Resûlullâh’dan işittik, O; mü’mine bir gam, keder ve musibet gelmesi, onun günâhlarının temizlenmesi içindir .”

Yine Hz. Ayşe (R.anhâ) Validemizden naklen bir hadisde:

“- Bir mü’mine bir diken batınca, duyduğu ezâya mukâbil Allâh sevâp yazar.”


Bir başka Hadis-i Şerifde de: “- Allâh bir kuluna hayır murâd edince, ona musîbet verir.” buyurulmuştur.
Tâbi’înden biri, bir arkadaşıyla Basra’yı gezerken bir mağaraya gelmişler. Burada yaralarından cerâhât akan bir adam görüyorlar. Bunlardan biri hasta adama: “Seni burada kimse görmüyor, Basra’ya git ki hekimlere görünüp iyileşirsin” diyor.

 

Bu sözü işiten hasta adam da: “Yâ Rabbî! Hangi günâh işledim ki, bu adamları buraya gönderdin, tövbeler olsun” diyor

Hz. Enes radiyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

     Allah Teâla hazretleri ferman etti:

     “İzzetim ve celalim hakkı için, mağfiret etmek istediğim hiç kimseyi, bedenine bir hastalık, rızkına bir darlık vererek boynundaki günahlarından temizlemeden dünyadan çıkarmayacağım.”

Hazreti Ebubekri ssıddıkın iki sene dişi ağırmış, devamlı Resulullahla beraber gezdiği halde, Aleyhissatu vessema derdini anlatmamış. Bunun üzere Allah Peygamberimize a.s.m. Cebrail aleyhisselamı günderiyor. Diyor Ona de ki: Arkadaşının derdinden haberi yokmu, onun bir derdi var, niye sormuyor? Peygamberimiz a.s.m. Hz. Ebubekri ssıdık r.a hazretlerine, Ya Ebubekir niye anlatmıyorsun senin bir derdin varmış? O da Peygamberimiz a.s.m. “Ya Resulallah: Dostu dosta şikayet olurmu? Diyerek cevap verir.

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.org