İnsanda Arkadaşın Rolü Nedir?


Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtuh…
Aziz ve muhterem Kardeşim! İnsanda arkadaşın rölü ne olabilir, sorusunu anlamak için önce Ayeti kerimenin mealine bakacağız: ”Mahşer gününde Allahtan korkanlar hariç, arkadaşlar bir diğerine düşman kesilecek” Evet! Bugün müspet veya menfi arkadaşlığın te’sirlerinin örneğini insanlarda o kadar net bir şekilde gürüyoruz ki, tarife ihtiyaç bırakmıyor. Dolayısıyle aklımıza bir şey geliyor: Kütü arkadaşın te’siri o kadar çok iken, acaba neden insanların çoğu kendine iyi arkadaş seçmiyor da gidiyor kötüsüne takılıyor? Bunu fark etmek için hiç kimsenin ne olduğu alnında yazmıyor ki, belki herkesin kimliği iç aleminde olduği için, iş işten geçtiğinden sonra farkına varsada arkadaşın kötülüklerine alışkanlık peyda edildiği için ne pahasına olursa olsun devam ediliyor. Bunu daha iyi anlamamız için ana kaynağına bir göz atalım: Her insan çocukluğunda ne alırsa ölünceye kadar onu kendinden kolay atamaz. O çocuğu yetiştiren anne baba ve okul olduğu için onlar ona ne verdi iseler çocukte o dur, başka olamaz. Okulda Laik sistemin tek yanlı yetiştirdiği malum, bu böyle olunca iş anne babaya kalıyor. (Bu idare inşaallah o sistemi değiştirecek) Peygambeimiz a.s.m. “Çocuk terbiyesi daha evlenmeden önce başlar” derken anne baba denen bu evlenenler kendileri yetişkin olmaları lazım ki onlardan doğacak evlatlar da yetişmiş olabilsin. Bununla beraber çocuk eğitiminde hassas davranmak babaya düşer. Çünki Allahu Azimüşşan Ayeti Kerimesi ile evde aile reisi babayı tayin etmiştir.

Baba evlatlarının ahlaklı ve dindar yetişmesinde ne kadar ilgilendi ise o baba o kadar müslümandır daha öteye gidemez. Çoğu insanlara karşı kendini suçsuz çıkarmak için, eh ben ne yapayım yazın hocaya gönderdim okumadı. Ondaki gayretin hepsi bu kadar. Çocuğu hocaya gönderirken, gündüz işini bırak demiyorum, akşamları televizyon seyredecek yerde çocukla ilgilendin mi? Sorusuna çıt yok. Mademki sen Kur’an okumasını biliyorsun niye çok sevdiğin evladını okutmadın? O evlat sakat doğmadı kör de değil, o yavruya Kur’ani kerimi niye kendin öğretmedin sorusuna karşı aman benim başka işim mi yok. Böylece baba evladının terbiyesi ile ciddi ilgilenmedi mi o evladı ya sokakta ya okulda veya iş yerindeki arkadaşları terbiye edeceklerinden ötürü ” sen bana arkadaşını söyle ben de seni sana söyleyeyim” ata sözünü “Kişi arkadaşının dini üzeredir” Hadisi şerifin mealinden almışlar. Sonra çevre ve arkadaştan alınan ahlaka göre hayat devam ediyor. Bir babaya göre: çocuğu namaz kılması, Kızı islam kıyafetine bürünmesi, alkol kullanmaması gayri meşru eğlence yerlerine gitmemesi güzelin ahlak olurken, diğerine göre bu iyi hasletler, gericilere ait kötü hasletlerdir, bu tip anne babalar hiç Allahtan korkmadan kızına sakın bir daha seni o öcü gibi kapalı gezenlerle görmeyeyim der ve balo ve diskoteklere katılmak ona göre kültürdür san’attır. Fakat bunu hiç unutmamalıyız ki, Allah herkese hakkı bulacak kadar akıl vermiş amma! İnsanın iki hayatını cennet yapan din terbiyesi zamanında alınmayınca sapık yerlerde ilerleyen hayatın günahları insanın kalbini karartıyor ondan sonra doğru yolu bulmaya insanın kabiliyeti kayboluyor. Bu esnada kurtuluş çaresi nerede biliyormusunuz? İnsan kafasını ciddi kullanma neticesinde gururu kibri bırakıp arayış içinde olmak lazım, veyahut anne baba veya herhangi mübarek kimsenin hayır duası neticesinde müspet netice alınıyor.Bir örnek: 1980 li yıllarda Yeşil çamda dans hocalığı yapan Kudret Şandra isimli biri vardı. O kötü meslekte devam ederken hasta annesine çok bakmış ve annesinin çok hayır duasını almış neticede günahlara pişman olup Hacca gidiyor ve kurtuluyor. Bunun hakkında daha geniş bilgi “Kudret şandra gerçeği” kitabından öğrenebilirsiniz.

Bir örnek vereyim: Mesela daha önce ipe sapa gelmeyen bir delikanlıyı arkadaşları Risale-i Nur derslerini dinlemeye götürmeyi ikna edip bir iki ay haftada iki üç gün akşamları derse devam ettikten sonra çocuk değişip iyi ahlaklı olmuş oluyor, anne babası her ne kadar ilk günlerde çocuğun oralara gitmesine karşı çıkıyorduysada, daha sonra annesi babasına: Efendi oğlanın gittiği o yerlere ne diyorlar dershanemi sohbet yeri mi? Keşke her mahallede böyle yerler açsalar çok iyi olurdu; çünkü sen biliyorsun bizim oğlan daha önce ne idi; şimdi ise içkisi ile beraber bütün kötü huyları bıraktı, hatta sigarayı da terk etti. İşe giderken elimizi öperek anneciğim babacığım sizleri Allaha ısmarlıyorum diyerek gider, işten geldikten sonrada yine elimizi öperek hal hatır sorar. Gençler ne kadar arkadaşların tesirinde kaldığını görmek için bir misal daha vereceğim:

Floryada yaşayan bir ehli dünyanın oğlu üniversitede okurken, bizim kardeşler hayatla ilgili ona bir sürü sorular sormuşlar oda onlara cevap bulamayınca: onlara peki siz bu soruları nereden öğreniyorsunuz deyince? Biz bütün bu soruları Risale-i Nur dan öğrendik deyince, Çocukta, bugüne kadar binlerce kişinin o derslere katılarak kendilerini kurtardığı gibi oda derslere katılıp Allaha şükür kendini kurtarabilmiş ve oraya devamın neticesinde namazını devamlı kılmaya başlamış. Bazan da bizim mahalle derslerine katılıyordu. Bunun neticesinde bir Pazar günü biz otobüs kiralayıp pikniğe giderken aramıza katıldı. Yanımıza yiyecek, çay, kitap, bir de güzel bir top alıp gittik ve çok güzel bir gün geçirdikten sonar, otobüsle dönüşte bahsettiğim arkadaşla ayni koltukta oturup geri gelirken, o bana: Ağabey sana bir şey sorabilirmiyim ? Kendisine buyrun dedim, bana anneme beddua edebilir miyim deyince çok şaşırdım! Bende arkadaşa: Bu da nerden çıktı! Anneye beddua mı olur dedikten sonra; bana ağabey sen vaziyyeti bilmiyorsun ki: E söyle bakalım ne imiş mes’ele? Oda bana: Ben namaz kılmak için seccadeyi sererim annem de seni gidi gerici, yobaz diyerek seccadeyi yerden alarak onla kafama çarpar, bunun karşısında söyle ben ne yapayım? Bende ona Sana bir reçete yazsam ilaçları eyi kullanırmısın deyince? Ne demek tabii ki kullanırım, zaten sana güvendiğim için derdimi sana anlattım dedi: Bende ona: Kaç kardeşsiniz? Kardeşim yok, anne babamın tek evladıyım deyince, ben ona: Siz evde anne babanla televizyon seyrederken çay içme adetiniz var mı? Evet var. Sinirli olmadıkları zaman onlara soracaksın? Neden benim için siz el aleme oğlumdur diyorsunuz? E peki nasıl diyeceyiz? Peki siz mi beni inşa ettiniz? Siz göz, kulak, el, ayak, diş kalb hatta bir kıl yapmaktan aciz olduğunuz halde, niye böyle iddia ediyorsunuz, ben üniversite talebesiyim sizin gibi bunu biliyorum, siz çocuk sevme zevki ile beni büyütürken ücretinizi almışsınız. Büyük Allah beni size sağ salim bir evlat verdiği için ona karşı şükür yerine isyan manasını taşıyan namazıma mani olmanız hangi cesarete dayanarak oluyor. Şahsen ben buna çok merak ediyorum. Bu sizin ana borcunuz iken bana ne Allahımı ne dinimi tanıttınız; benim arkadaşlarım bana Allahımı tanıtmaları neticesinde ben Allahıma ibadetimi yapmakta kararlıyım. Çok dikkat edin bundan sonar namazıma en ufak bir müdahaleniz beni evden kaçırır, ben kendime çare bulurum, sizde ne yaparsanız yapın. Çünkü ölü atomlardan siz değil O Allah beni inşa etmiştir. İlk önce Ona itaat etmek benim zaruri bir borcumdur. Sonra ibadetimize dokunmadığınız takdirde size itaati, bana O emrettiği için size de itaatta kusur etmemeye çalışırım böyle malumunuz ola de dedim. Tamam amca dedi.

Ve bir hafta sonra o kardeş beni görünce boynuma sarıldı ve hey Allah senden razı olsun beni dertten kurtardın dedi. Ve bu oğlanın samimiyeti neticesınde Allah o anneye bir hastalık vermiş ve çaru naçar Yani (ister istemez) o da namaza başlamış.

Şimdi bunu da biliyorum ki, bazılarınız bu sözlerimi yadırgayıp diyeceksiniz ki: Evlad bu sözleri ile anne babaya hakaret etmiş olmuyor mu? Hayır asla! Bu sözler mantıki ve hakikattır. Ve bu hakikat anne ve babayı en kalın gaflet perdesi olan inkardan kurtarmaya kuvvetli bir sebeptir.

Evet yukarıda anlattığım gençler gibi çok aklını kullanan kız kardeşlerimi de onların arkadaşları, kurtulmalarına kesretle sebep oluyor. Birçoğuna çalıştıkları işyerin dindar patronun tavsiyesi ile, bazısı da arkadaşları elinden tutması ile islami hayata girmeye sebep oluyorlar. Hatta ve hatta geçenlerde bizim hacı hanımla bir yere giderken eskiden aşırı açık olan bir komşu kızını kapalı görünce şaşırdım ve hanıma bu filan kız değil mi idi sorunca evet dedi. Patronu ona o kıyafetle seni burada tutamam deyince, gördüğün gibi temiz bir hayata başlamış dedi. Aslında bu kardeşler eski olumsuz hayattan bıkıp kurtuluş çaresini arayış içinde idiler. Patron ve arkadaşlarını onlara Allah birer sebep olarak gönderiyor. Tabii ki herkes düşünmesi lazım değil mi? Beni ölü maddelerden canlandıran Allahıma karşı ben nasıl karşı gelinir? Ben bir gün o dar mezara yapa yalnız girmeyecek miyim? Aman arkadaşlarım karşısında ayıplanırım düşüncesi O müthiş mezar karşısında bir şey ifade edermi? Üstelik o ufak tefek ibadetleri yapanlara, gençliği bitmeyen derdi olmayan cennet gibi bir mutluluğu Allah vaad etmiş. Karşı gelip inkȃr edenlere ve imanın gereğini yaşamayanlar için dahi, Allah korusun cehennem gibi bir ateşte yanmak var. Bu zararları akli başında olan insan nasıl göze alabilir siz söyleyin? Yarın faydası olmayan o büyük pişmanlık gününde pişman olacak yerde, bugün pişman olunsa daha iyi olmaz mı, benim genç kardeşim! Bu ter temiz vucudunu günah pisliğinden ıslah etmek için, kulağından veya gözünden bir şeyler sok ki insana yakışan zaruri meyvesini versin. Veya bu zamanın insanına cevap verebilen Risale-i Nurları okuyun. Çünkü bu gün milyonlarca insani şahid gösteririz ki bu eserler çok faydalıdır, sizde onları okumaya kendinizi zorlayınız anlamıyoruz demeyin onları anlamaya çalışmakta ibadettir. Aman yapın ne yapın sermayeniz olan kıymetli zamanınızı boşa geçirmeyin. Çünkü kıymetli vaktini kıymetsiz yerlere harcayanlar kıymetsizdir veya kıymetsizleşir. Her zaman size dua eden sizden dua bekleyen, düşmanları kendilerini sarmış benim akıllı kardeşlerim.

Paylaşan: Abdülkadir Haktanır