İnsanı tabiat mı Allah mı yarattı?

Teknik ilerlediği bir zamanda yaşıyoruz. Her dalda çok ilim adamı fikir beyan ediyor. İnsanın yaradılışı ile ilgili profesörün biri şöyle diyor: Baba olan beyefendi attığı sperm ile 225.000.000 hücre atar. Hanımda ise tek bir hücre var. Hanımın hücresi, kendine tam denk olanı bulması için 7-8 saat uğraştıktan sonra buluşmuş olurlar. Bu hücreler birleşince hemen hücreler çoğalmaya başlar. O kadar çoğalırlar ki: 80 ile 100 trilyona kadar çıkarlar. Sonra annenin haberi olmadan ceninin azaları oluşmaya başlar. Hiç annenin haberi olmadan annenin karnı içerisinde cenine gözler olur, kulaklar olur, burnu olur, kalbi olur, böbrekleri olur, çok hassas olan akciğeri olur, karaciğeri olur, elleri olur, ellerinde parmakları olur, her parmağına üçer adet menteşe takılmış olur, kolları ikişer tane olur, kollarını kullanabilmek için omuzlarında ve dirseklerinde menteşe olur, her insanın ki gibi ona iki bacak verilir, kalça ve bacakları yol kat edebilmek için uzun olur. Annenin karnında ki ceninin azaları olurken annenin haberi hiç yoktu değil mi?

Bulların kendi kendine olmalarının imkânı var mı? Çocuklar değil; yüzmesini bilmeyen büyükler de denize girmezler. Bu cenincik 9 ay su içinde ölmeden anne karnında yaşayabiliyor. Saydığım bunlar tabiatçıların dediği gibi kendi kendine olmaz! Bu işleri yalnız uzaktan kumandalı Allah yapar.

Bakın vücudumuzda bir saniyede vücudumuzda neler oluyor. Beyin dışarıdan ve vücudun içinden gelen 750 milyon uyarıyla ilgilenir. Retina, beyne saniyede 10 milyon “bit”bilgi gönderir. Her hücrenin bölünmesi sırasında 3 milyon harften oluşan 1 milyon sayfalık bir kütüphane olan DNA kopyalanır. Kalp 100 mililitre kan pompalar ve vücudumuzdaki kan 200 metre yol kat eder. Vücudumuzda saniyede 50 milyon hücre ölür ve 50 milyon hücre oluşur.

Kendini kendine malik zanneden insan! 1 saniye içerisinde vücudunda olup bitenden haberin var mı? Senin kudretin, ilmin, iraden bu işlere gücün yeter mi! Sen kendine malik değilken bu işlere malik olan Allah olduğunu niye inanmıyorsun da”tesadüfen” oldum diyorsun? Bu düşüncenle çok aldanıyorsun!…

Ortalama 10 cm büyüklüğünde olan bir böbrekte 1.200.000 süzgeç ve süzgeçleri birleştirenler var. Süzgeçleri birleştiren 34 km uzunluğunda kalın süzgeçler bulunmaktadır. Küçücük olmasına rağmen günde “4 araba benzin deposu” kadar, yani 200 litre kanı süzüyor. Kanda bulduğu 3000 farklı kimyasalı test ediyor ve faydalılarını bırakıp, zararlı olanları da süzerek idrar yoluyla vücuttan atıyor.. Tüm bu özellikleriyle insan böbreği, asla taklit edilmesi mümkün olmayan yaratılış harikası bir makinedir. Ağzımıza bir dil koymuş ki sayısız tatları fark ediyor.

Bir de yıpranmamaları için ağzımıza Allah tek parça kemikten bir diş koymamış, 32 tane diş koymuş. Allah temizliğe riayet etmediğimizi bilmiş, dişlerimizi temizlemediğimiz için dişlerden tek diş çürüyünce onu çıkarıp atıyoruz, komple çıkarıp atmıyoruz. Bu sebepten Allah ağzımıza 32 diş koymuş bir tanesi çürüdü mü onu çıkarıp atar ötekilerle yeriz bizleri hiç noksansız mükemmel bir varlık insan yaratmış. Yani bizleri böylesine muazzam yaratan Allah’ımıza çok şükretmeliyiz.

Ey insanlar! Biliniz ki, insanların ağzından çıkan dinsizlik alameti bazı dehşetli kelimeler var. Müslümanlar bilmeyerek o kelimeleri kullanıyorlar. Mühim olanların üç tanesini bildireceğim:

Birincisi: Bunu sebepler icat etti.
İkincisi: Kendi kendine oldu.
Üçüncüsü: Tabiatın isteği ile oluyor, tabiat icad ediyor.

Şimdi hakikate bakacağız: Madem ki Kâinatta varlıklar var. Bunlar inkâr edilmezler. Ve bütün varlıklar basit, cahilin yaptığı değil. Kâinatta bütün varlıklar sanatlı ve hikmetli eserlerdir. Yani Onların tamamını usta olan biri yapmış, vücuda getirmiş ve yapılanlar çok eskiden yapılmamışlar. Yeniden oluyorlar. Meydana geliyorlar. Madem bu eserler böyledirler. Ey imansız Tabiat perest! Bir hayvanı ele alalım bunun meydana gelmesi için ya diyeceksin ki sebepler toplanıp onu yaptılar veya diyeceksin o kendi kendine olmuştur veyahut diyeceksin tabiat onun olmasını istedi o da oldu. Yani tabiatın tesiriyle oldu veyahut bir Kadîr-i Zülcelal’in kudretiyle Allahın isteği ile oldu diyeceksin.

Her şeyin varlığı bu dört yoldan biriyle olur. Madem aklen bu dört yoldan başka yol yoktur, Yukarıda saydığım o üç yol ile olması imkansızdır. Atomlar toplanıp haydi bunu yapalım demezler. Kendi kendine de hiç bir şey olamaz. Akılsız, gözsüz, sağır tabiatta kâinatta görünen şeylerin hiç birini yapamaz.

Şimdi yukarıda ilk önce zikrettiğimiz o eşyanın o şekilde olmaları için bir misal ile bakalım. Farz edelim bir eczanede canlı şeyleri yapan kavanozlar da o maddeler var imiş. Ama bir kavanozdan 100 gram bir kavanozdan 45 gram bir kavanozdan 21 gram bir kavanozdan 17 gram başka bir kavanozdan 12 gram alınmak lazım imiş ki istediğimiz o canlı meydana gelsin. Ama o kavanozlardan hiç kimse almadan rüzgar esiyor her kavanozdan lazım olan miktarda düşüyormuş. Bunu akıl kabul eder mi? İşte insanın vücudunda mevcut elementlerden bir kaç tanesini aşağıda sergileyeceğim. İlim adamları diyorlar: İnsanın vücudunda Yalınız RNA moleküllerin yaptıklarını yazabilsek 1000 adet kitap 1000 er sahife meydana gelir. İşte altta sadece bir kaç tane elementti yazdım. Bunu da size bildireyim ki bu yazılar ilim adamların dedikleridir.

1. Oksijen (%65)
2. Karbon (%18)
3. Hidrojen (%10)
4. Azot (%3)
5. Kalsiyum (%1.5)
6. Fosfor (%1.0)
7. Potasyum (%o.35)
8. Sülfür (%0.25)
9. Sodyum (%0.15)
10. Magnezyum (%0.05)
11. Bakır, çinko, selenyum, molibden, flor, klor, iyot, manganez, kobalt, demir (%0.70)
12. Lityum, stronsiyum, alüminyum, silisyum, kurşun, vanadat, arsenik, brom (eser miktarda) Bir insan bütün bunları inceledikten sonra, ancak insanlıktan çıktıktan sonra tabiat yaptı veya kendi kendine oldu diyebilir!…

Abdülkadir Haktanır

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: