İnsanlık Sana Muhtaç Ey Nebî!

O’na iman eden, Onu destekleyen, Ona yardım eden ve Onunla indirilmiş olan Nûr’a uyan kimseler, kurtuluşa erenlerin tâ kendileridir.” (A’râf sûresi, 7/157)

İnsanlık Sana muhtaç,
Emrin başımızda taç,
Namazın oldu mi’râc,
Adın (S.A.V) dertlere ilaç…

Ey doğuşu özlenen ve ilk insandan beri yolu gözlenen Nebî !
Ey şefkat ve merhamet ufkuna erişilmez muhteşem zirve !
Ey Hira’dan ufkumuza doğan İlâhî Rahmet !
Ey Cenâb-ı Hakk’ın Nûr’u, âlemlerin gururu ve sürûru !

Günahkâr, âsî, yolunu kaybetmiş insanlığa yeniden senin rehberliğinde ve önderliğinde zulmetten Nur’a çıkışın, Kur’ânca, Sünnetçe bakışın yolunu gösteriver de; daralan gönüller rahatlasın, tıkanan işler çözülsün, ağlayan yetimler gülsün, mazlumlar sevinsin, günahlar silinsin, helal gıdalar yenilsin, tembeller silkinsin, gaflet perdesi delinsin, kötüler ve kötülükler çekilsin, arza adalet insin, feryatlar dinsin, gönüller incinmesin, zalimler sevinmesin, haksızlar gülmesin, insanlık yeniden dirilsin, hak-hukuk bilinsin, Sünnetin hâkim olsun, gönüllere nur, ruhlara sevinç dolsun!…

Seni gönderen Zât-ı Zülcelâl’in ve Senin hakemliğinde tağûtî düzenler ve sistemler yerine Semâvî mesajlar çınlasın kulaklarda ve yerleşsin kalplerde…

Yerleşsin ki; akan kanlar, işlenen günahlar, kirlenen yer ve gök temizlensin O rahmet esintileriyle…

Kavgalar barışa, şerler hayra, karanlıklar nura dönüşsün.

Hanelerdeki keşmekeşlik, huzursuzluk bertaraf olsun, bozulan aile yapısı mutlulukta zirve yapsın, sosyal denge, psikolojik travmalar yerini sulh ve sükûna, barış ve kardeşliğe bıraksın.

Çünkü Sen (a.s.m), tüm dünyanın problemlerini bir kahve içimi süresinde halledebilecek donanımla gönderildin.

İnsanlığa hidayet rehberinle, hastalıkların teşhisiyle elindeki eşsiz reçete ile indin cahiliyye çağının ortasına…

Medeniyet öğrettin vahşilere, nezaket dersi verdin devrin ve devirlerin cebbarlarına…

Çünkü Senin getirdiğin Nûr ile görmeyenler bile görür, işitmeyen kulaklar işitir, kapalı kalpler açılır, yolunu şaşıranlar istikameti bulur hale geldiler.

Çünkü Sen; en mükemmel üstad, şaşmaz ve şaşırtmaz en doğru rehber, Kur’ân’ın tercümanı, en mükemmel insan, en mükemmel mürşid, en mükemmel öğretmen, en büyük dellâl, Kâinatın mânevî güneşi, insanlığın şanlı bülbülü, umum cennet ehlinin reisi, insanlığın iftihar vesilesi oldun.

Senin getirdiğin NUR’a gözünü kapayanlar, gündüzleri kendilerine gece yaparlar.

Sana uyanlar, sana uyananlar, gür sadânı duyanlar, ona uyanlar hep kazandılar. Barışa, özgürlüğe, mutluluğa susayanlar hep seni andılar, güzele, doğruya, huzura, hakka kanatlandılar.

Gözlerini kapayanlar, ebedî kalacaklar sandılar ve aldandılar…

Hoş geldin âlemimize, şefkat getirdin gönlümüze, bizi anlattın bize. Rabbimizi tarif ettin hepimize. Kâinat sarayının sırrını çözdün ders verdin bize

Salât, Selâm; Kâinatın iftihar tablosu, Rahmet Nebîsi, şefkat öncüsü ol Resûl’e, O’nun kutlu sahâbîlerine ve kıyâmete kadar O’na tâbi olanlara olsun.

İsmail Aksoy

www.NurNet.Org

NOT: Müdakkik ve muhakkik muhterem NurNet.ORG okuyucularının ve âlem-i İslâm’ın Mevlid kandilini tebrik ediyorum. İsmail Aksoy