Işık neşreden canlılar

Tabiatta böcek, balık, bakteri, bitki nevinden bazı canlılarda ışık neşretmek özelliği vardır. Bu olayların bilimsel olarak açıklamasını yapmakla ilgili olarak yıllardır çeşitli bilim dergilerinde makaleler yayınlanmakta, o makalelerle akademik ünvanlar, mevki, itibar, şöhret vd bazı maddî menfaatler teminine çalışılmaktadır.

Işık veren canlılardan bilhassa halk dilinde “ateş böceği” denilen böcekler, yaz gecelerinde bazen otlar arasında fasılalarla verdikleri ışığı ile dikkati çeker. Bu böcekler ülkemizde kanıksama meydana getirecek kadar sık ve devamlı olarak görülmedikleri için, ülkemizin insanlarında onun ışığını görünce ekseriya bir heyecan hali husule gelmesiyle başkalarını da onu görmeye davet ve onun yanına yaklaşılarak şeklini, ışık vermeyi nasıl gerçekleştirdiğini inceleyip anlamağa çalışmak isteği olur. Fakat insanlar yanına yaklaşınca o böcek ışık neşrini durdurur ve gece karanlığında izini kaybettirir.

Değil böyle halkımızın ferdî ve amatörce merakları ile; bu konuyla ilgili bilim adamlarının yıllardır yaptıkları çalışmalarla bile, ışık veren o böceğin davranışlarının bu dünyadaki sebebler nizamına göre açıklaması tam olarak yapılamamış ve bu konuda ancak bazı nazariyeler ileri sürülmüştür.

Işıklandırma mühendisleri ve ekonomistler bu böceklerin ve ışık veren diğer canlıların “ışık jeneratörleri”ne gıpta ile bakabilirler. Çünkü Allah’ın verdiği hayat, çalışma enerjisi, çeşitli kabiliyetler, imkânlar, fırsatlar ve Allah tarafından “fiilî dua” olarak kabul edilmiş çok yoğun (bir rivayete göre 1000 defa; başka bir rivayete göre 10.000 defa “deneme-yanılma” ile) çalışması neticesi olarak ilk defa yapılış tarihinden itibaren yakın zamanlara kadar tüm dünyada çok kullanılmış olan (bazı çok dar görüşlü ve çok cahil insanların o ampülü yaptığı için “Cennetlik” dediği, bazılarının da kâinatın başlangıcından beri var olan elektriği onun keşfettiğinden bahsettiği) Edison’un elektrik ampulü, ona gelen elektrik enerjisinin ancak % 3-4’ünü ışığa dönüştürebilmekteydi . Edison’un yaptığı o elektrik ampulünün %96-97’si ise, ısıya dönüşerek zayi olmaktaydı. Bu sebeble ekonomik olmadığı ve “elektrik enerjisi tasarrufu” için, ülkemizde son zamanlarda Edison’un keşfi olan elektrik ampullerinin satışı yasaklanmıştı.

Edison’un elektrik ampulünden sonraki tarihlerde yapılmış olan ve “Tasarruflu ampul” olarak satışı serbest olanlar da,  kendilerine gelen elektrik enerjisini %100 verimle ışığa dönüştüremedikleri halde, ışık böceklerinde milyonlarca yıldır %100 verimle kimyasal enerjiden ışık üretilmektedir (Biyokimyacılar tarafından, ışık böceklerindeki kimyasal reaksiyonlar neticesinde meydana gelen ışık kvantlarının sayısının bu kimyasal reaksiyonlar esnasında oksitlenen luciferine molekülleri sayısına eşit olduğu tesbit edilmiştir ki bu, ışık veriminin %100 olması demekti).

Tüm varlık âleminin en mükemmel varlıkları halinde yaratılmış olan insanlar -başka birçok sahalardaki teknolojik keşiflerinde ve ilerlemelerinde de yaptıkları gibi- kendilerinden çok daha basit şekilde yaradılışta olmalarına rağmen %100 verimle ışık veren canlılarda, milyonlarca yıldan beri mevcut olan bu harika ışık verme mekanizmasını da taklide çalışmakta; fakat başaramamaktadırlar.

Bu hâl de -diğer her hâl gibi- “asıl fiil sahibinin”, %100 verimle ışık veren o böcekler değil;  onları yaratan, çalıştıran ve “her şeye kadir olan Allah” olması sebebiyledir.

Allah, “Kâinatın en mükemmel varlığı” olarak insanı yaratmıştır. İnsan, kendisine nisbeten çok daha basit yaradılışta olan “ateş böceği” gibi, ne bedeninde ne de yaptığı eserlerde %100 verimle “maddî ışık” neşredemese de ondan çok daha değerli ve mühim olan “manevî ışığı” (çeşitli derecelerde İman Nurunu) neşredebilir ve neşretmelidir.. Çünkü, kâinatta en yüksek hakikat “İman”dır; ondan sonra da “Namaz”dır.

Prof. Dr. Mustafa NUTKU