İslam Dini, Manen ve Maddeten İlerlemeyi Emreder

        Biz bilmeliyiz ki, Müslüman için yerinde durmayıp ilerlemek Allahın ve Aleyhissalatu Vesselamın emridir. Her ne kadar Müslümanların çoğunun bundan haberi yoktur. Fakat daha önce de yazımda gördünüz ki: Müslümanlar ne zaman, insanın vücut makinesinin kullanma kılavuzu olan Allahın Kitabı olan; Kur’an’daki  kanunlara ne zaman uymuşsa hem maddeten hem de manen ilerlemiştir. Bu sebepten maddi buluşların %60 ını Müslümanlar bulmuşlardır. Fakat ne yazık ki Müslümanların %20 bunu bilmez. onlar Batı Batı derken Dünya ve Ahiret cihetinde battılar. Aşağıda İlmi bize emreden Ayet ve Hadislerin çok az bir kısmına göz atalım:

         1- Allahın İlk “Oku!” Emri ile Kur’an  nazil olmaya başlayıp bizlere okumayı emretmiştir. Çünkü Müslüman cahil kalamaz. Cahillik insanı zindana mahkum eder. Tek partili devirde dinsizler Türkiyede yaşayan bu millete Kur’an’ı okumamaya mahkum etmişlerdir. 18 sene Minarelerimizde Ezani Muhammedi okunmamıştır Ezan yerine uydurukça boş bir şeyler okuttular. Hatta Ezanı Türkçeye çevirirken: (Hayye alel felah,) kelimesi (Gelin kurtuluşa) manasında olduğu için; millet Namaz kurtuluş olduğunu anlamasın diye o kelimeyi tercüme etmemişler. Öyle baskılar altında yaşadığı için bu millet çok şeyini kaybetmiştir.  Bu sebepten O devrin anne babaları dini eğitim almamışlardır ki evlatlarına versinler. Yalancılar, haftada bir defa Cuma namazına gitmediği halde: Ben haftada 7 gün Cuma namazı kılarım safsatasını, hiç çekinmeden ağzına alabilbildi Beyefendi!. (Alak:1)

         2- “Hiç bilenler ile bilmeyenler bir olurmu.” Buna ilaveten İstiklal Marşı  Şairimiz Mehmet Akıf diyor: Olmaz ya tabii ki biri insan biri hayvan. Yani bilmeyen cahil hayvan derekesine düşer. (Zümer:9)

         3-      Eğer bilmez iseniz bilenlerden sorun!” ( Nahl: 43)

         Şimdi Peygamberimizin Hadisi şeriflerinden bȃzısını nakledeyim:

         1- Erkek ve kadını ilim öğrenmesi Farzdı.

         2- İlim Çinde hahi olsa gidin alın. Yani uzak yerde de olasa gidin alın.

         3- Anne babanın evlatlarına en mühim mirası. İlimdir.

         4- Cahil kalmamak, düşmanla en büyük savaş’tır.

         5- İnsan için cahillikten daha büyük fakirlik yoktur.

         6- İnsan için İlimden daha büyük bir zenginlik yoktur.

         7- Cahiller arasında bir 🙁 Âlimin derecesi cenazeler arasında bir diri insanın durumu gibidir.

         8- Âlimin uykusu cahilin ibadetinden daha hayırlıdır.

         9- Âlimlerin ölümleri, milletin ölümü gibi insanlık için büyük kayıptır.

         10- Ahirette-Hesap gününde ȃlimin mürekkebini şehidin kanı ile denk tutacaktır.

         11- Ya ȃlim ol, ya talebe, ya ilim meclisinde dinleyen veya onları sevenlerden biri ol. Dördüncüsünden olmak insanı perişan eder.

   

AVRUPA’NIN BAZI İNSAFLI İLİM ADAMLARININ İTİRAFLARI

Zaten gerçeğe baktığımız zaman (yukarıda belirttiğim gibi) göreceğiz ki bu gün kullanılan fenni buluşların meydana serdiği tekniklerin %60 ı Müslüman ilim adamlarındır. bu kuru bir ifade değildir belki de onların insaflı olan meşhur ilim adamlarının de itiraflarındandır. Hatta onların bir sahtekȃr ilim idamı, bir Müslüman ilim adamının bulduğu bir fenni buluşuna, kendi adını yazarak neşretmiş. Sahip çıkmak istemiş. Hemen onların insaflı bir bilim adamı itiraz edip, sen nasıl başkasının ilim dalına sahip çıkabilirsin diye ona hakaret etmiş? Bu da Müslüman’ın şerefini korumak için, ona doğruyu Allah konuşturur.

Şimdi Avrupalıların insaflı ilim adamlarından bazı hakikatleri ortaya serelim:

         Tarih ve Matematik Profesörü ki:(1803-1869) yılları arasında yaşamış, şöyle der: Gerçeğe dayanarak: “Eğer biz tarihten Müslüman’ların ortaya serdiklerini fenni buluşları ortadan silsek, bizim teknik ilerlememizin “Rönesans’ı) bir kaç asır geri kalırdı”

“Yine; Onların ilim adamı Bruffoult kitabında: “İnsanlık ne oldu?” Sorusuna şöyle der: Hiç şüphesiz Müslümanların kültürü bu yeni çağın fen ve teknik bilgilerini dünyaya yayılması ile kurtulduk.”

         Devam ederek diyor: Bunu da ekleyeyim ki yalınız bahsettiğim ilim dalları değil daha bir çok hasleti de Müslümanların bir çok başka hasletleri de bize onlardan gelip biz Avrupalıları aydınlatmışlardır. Onlardan gelen inkȃr edilmez hakikatleri görmemezlikten gelemeyiz, çünkü onlardan gelen o hakikatleri insaf ile bakanlar hiç şüphe yok ki görüyorlar, onlar yalnız bizi değil bütün ȃlemi ışıklandırmıştır.

         1952 de çıkan Meşhur “Fuat Başgil”   Sebilürreşad dergisinin Mayıs ayının 365 sahifesinde yazmış, “İslam kültüründe mühim bir ışık meydana gelmiştir.” Başlıklı bir yazısında şöyle diyor: On bir asırdan sonra Müslümanlardan eşsiz Rönesans (yaşamını yitirmiş bir sistem) isimli bir kültür yayılmaya başlamıştır. Doğuya ve Batıya. bu sistem Doğuya ve Batıya yayıldığını. Hakkı kabul edenler bunu inkar edemezler. Buna ek olarak: “Gustav Lebon” şöyle der: Avrupa Önceden barbar idi. Ama Maroka ve Kordoba dan çıkan aydınlık ve Kültür ile Müslümanlar bütün dünyayı ışıklatdı.

         Batılı ilim adamı Rivoire de şöyle der: İslam dininin kültürü Kordobada ki Abbasilerin ve İspanya daki emevilerin malumatları ile Avrupa aydınlaşmıştır.

         Matematiğin bir dalı olan Cebir ki bunun orijinal yazısı Arapçadır, onu Batı ilkten bilmemiştir, ama sonra Araplardan öğrenerek onu öğrenmeden kalamamıştır. Bu bildirir ki Müslümanlara cahil kalmak onların dinleri müsaade etmez. Onların dinlerinden gelen emir. Hem maddeten hemde manen ilerlemek, asla geri  kalmamakla olur. Bu ve bunun gibi bazı işaretler gösteriyor ki: Din düşmanların ana hedefi Müslümanları cahil bırakmak. Onları cahil bırakmakla onlara hakim olabiliriz. Bunu bizde görüyoruz. Bizim ana düşmanlarımız batılılar diyorlar: Biz Müslümanları silahla yenememiştik. Biz bunu bilerek ve inancımızın gereğidir, ki  ilerlemek için ilim bizim için en mühim bir iştir.

         1808-1875 senelerinde yaşayan Fransalı Şarkiyat Mütehassısı Sodillot İslamiyeti araştırdıktan sonra hakikatı ortaya sermek için kanaata varır ve der: Mecburiyetle batılı ilim adaları kabul etmeleri lazım ki: dokuzuncu asırdan on üçüncü asra kadar uzun bir müddet Batıdaki Hıristiyan milletin kabul etmeleri icab eder ki, bu müddet içinde Batı her daldaki ilimleri Müslümanlardan öğrenmiştir. Devam eder:

         Fakat maalesef bizim batılılar o hakikatleri gömemeleri için çok defa bunu saklamaya çalışmışlardır. Ve devam eder: Müslümanlar orta çağda bizim önümüze yeni kültürler sermişlerdir. Bunları unutmamız elbette elde olmayan deliller ortaya atmak icab eder, o da imkansızdır.

         1864-1940 arasında yaşayan: Prof.E.F Gautier Çok enteresan olan bu kelimeleri nakleder:

         Avrupa Rönesans’tan önce bir ara kekeleyerek uyanmaya başlamıştı ve yaralı ve kolları aşağı sarkmış olduğu halde ilerlemek için Müslümanları taklit etmek istiyordu, o da imkansız idi.

     Bu sözleri ile: Müslümanların Fenni Buluşlarını kabul ederek onların haklarını vererek Avrupalıları, Müslümanların haklarını vermemekten kurtarmış bu Fransız  Coğrafyacı E.F. Gautier’rin sözleridir.    

Paylaşan Abdülkadir Haktanır

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: