İslamda İlmin Kıymet Ve Ehemmiyeti

Kâinatın Sahibi Olan Allah, Eşrefi mahluk olan insanı karşısına alıp hitabatı Subhaniyesine mazhar etmeye mürad edip, onunla konuşmaya başladığı vakit “Oku” Ayeti kerimesini öne sürmüştür.  Oku derken de, ne ve nasıl okuyacağımızı de Oku Ayeti Kerimenin peşinde “Seni O Yaratan Rabbinin Adıyla (Alak 1)” ifadesini ilave etmiştir. diğer ayeti kerimede “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olurmu”(zümer 9). Madem ki Allah, İlmi okuyup öğrenmeye başladığımız zaman, onun başına Besmele çekmemizi emrediyor, bizde ilmin ehemmiyetinin izahına geçmeden evvel,  bir kimseye: Besmele çek çünkü dini bir emirdir dediğimiz zaman, o da bize: Onu okumayı kim emretmiştir dese? Ona karşı cevabımız şöyle olacaktır:

  1)- Delili İlahi (Bizi yaratan Allahın Emri)yukarıda bahsettiğim “İkre’Bismi” ayeti kerimesidir.

  2)  Delili Nebevi: (Peygamber A.S.M. emri )  “Küllü emrin zi balin lem yubde’ bi Bismillahi fehuve ebterun” Yani, Besmelesiz başlanan her iş “Ebterdir” (neticesizdir).

Bediüzzaman hazretleri de “Bismillah her hayrın başıdır” demiş.

Yani Besmele bütün hayırlı ve helal işlerin başıdır. Unutmayalım ki,  biri haram bir iş işlerken Besmele çekse, o hal ona dinden çıkmağa yeterli bir sebeptir.

Evet! Her müslimanın bilmesi lazım gelen bu delilleri ortaya koyduktan sonar; dini kaynaklardan kuvvetçe ikinci derecede yerini alan, Peygamberimiz A.S.M. in mübarek hadisi şeriflerinden de ilim hakkında  birkaç tanesini  öne sürmeye çalışalım : 

                1)- “Âlimin, âbide (ibadet edene) üstünlüğü, Benim sizden en basitinize olan üstünlüğüm gibidir.

                2)-İlim talebi (ilmin tahsili)için yola çıkan kimse, dönünceye kadar Allah yolundadır.

                3)-Kim ilim taleb ederse, onun bu işi, geçmişteki günahlarına kefaret olur.

                4)-Hikmetli söz mü’minin yitiğidir. (kaybettiği maldir) Onu nerede bulursa, onu hemen almaya ehaktır. (Çok önemlidir)

                5)-Kim, bir ilimden sorulur, oda bunu ketmedip( gizleyip) söylemezse (kıyamet günü) ateşten bir gem ile gemlenir,

                6)-İlmi beşikten mezara kadat taleb edin.

                7)-Âlimin uykusu cahilin ibadetinden hayırlıdır.

                8)- İlim Çinde dahi olsa gidin alın.

                9)-Kim başkasını de öğretmezse o ahirette cezalandırılacaktır.

                10)- Sağlam imanın dayanağı, onun  tahsili  ve elde ettiği ilimdir.  (Kütübü sitteden)

Hz Ali kerremallahu veche nin ilim hakkında şöyle güzel bir sözü var: “Bana bir harf öğretenin, ben  kölesi olurum.” demiş

İslamda ilim hakkında öne sürülen delillerden yalnız bir kaçını ortaya sürmemizle de anlaşılacak ki, İslam dininde imandan sonra ilim gelir. bununla beraber,  bu zaman öyle bir zaman ki, o iman cevheri de, mevcut olan müthiş düşmanlar karşısında ilimsiz dayanamıyor. Çünkü karşımızdakiler bize ilimle saldırıyorlar. “ Euzubil-lahi min lisanil alim” (Bilenlerin dilinden Allaha sığırım)   Hadisi şerifi, o gibiler çok şerlidirler demektir. Bunlardan korunmak ta, ancak bilgi ile olur. Onlara karşı sağlam cevap vermemiz için de ilme sarılmamız lazım.

Bazı dinsizler, zannediyorlar ki herkes tarihten cahil ve utanmadan bizi din cahil bıraktı diyorlar. Bunlara cevap için: Şaban Döğen beyin “Müslüman İlim Öncüleri” Ansiklopedisine bir göz atarsak göreceğiz ki Avrupalılar yerinde sayarken  Müslümanlar bir çok fenni buluşları keşfetmişler ki “telahuku efkar” denilen fikirlerin birleşmesinden doğan bir ilmi çalışma neticesinde  o ilim meseleleri ta yüksek bir basamağa çıkarıldıktan sonar, ecnebiler onlardan faydalanarak onların bazılarını daha yeni yeni yirminci asırda keşfettiler. Ve Endülüs devletindeki hristiyanlar yaktıkları 1.000.000 kitap için şimdi bizden fazla onlar hayıflanıyorlar: Çünkü o kitaplarda ilmi buluşlar için çok hazırlıklar mevcutmuş ve bir Rus yazarı kitabında: Avrupalılar icatlarında, Müslümanların bilgilerinden neler gaspettiklerini yazmış. İlk Üniversiteyi Fasın fes şehrinde 659 Miladi senesinde Müslümanlar kurdular. Ve Endülüs devletinin Kurtoba şehrinde 600.000 kitaplık kütüphaneyi ve dünyada ilk Tıp Fakültesini 800 sene evvel yine Müslümanlar kurdular.

Hatta Hristiyan ve Katolik dinine mensup olan din adamları fenle uğraşan ilim adamlarını engizisyon mahkemelerinde mahkum ederken müslümanlar müspet ilimlerde her geçen gün ilerliyorlardı. Hatta herkesin malumu üzere: Dünya dönüyor dediği için Galile’yi Müslümanlar değil onlar öldürdüler. Fakat Müslümanlar bu problemi: “dinin emri olan namazda, her harekette kıble farz iken, namaz kılanın secdedeki hali, ancak dünyanın dönmesi ile gerçekleşir işareti ile” bu soruyu da ne kadar erken hallettiklerini gösterir. İslam, nezafet ile tahareti 1400 küsür sene evvel imanın bir parçası sayarken, ecnebilerin  yakınlara kadar evlerinde tuvaletleri yoktu. Ben Sırbistanda Hristiyanlarla yaşadığım için 50 sene evvel ter kokusundan onlarla durulmazdı,  hele yaz aylarında onların yanlarında durmak daha fazla zor olurdu.  İslamın terakki dini olduğu bundan belli olur ki, onların senevi günlerinden üçte birine yakın çalışmaya engelli dini bayramları sayılırken, İslamiyet Müslümanlara Cuma saatinin dışında her zaman. Çalışma serbestiyeti vermiştir.

Bugün tarihten ders almayan bazı gafiller, dinlerini yaşamayanlara bakarak dine saldırıyorlar. Yemek yanda dururken sen açlıktan ölürsen suç kimde? Onlar niye yirminci asırda müslümanların, bir çok devletlerini düşmanlar istila ettiklerini düşünmüyorlar? Halbuki, bu sebepten onlar 20. asırda fenni ilerleme kaydedip müslümanları geride bıraktılar. Evet tekrarlıyorum, Müslümanlar ne zaman dinlerini yaşadılar, hem maddi hem de manevi sahada ilerlediler. Biz bilmeden boş laflar konuşmayalım.

Bazı zavallılarımız bilmiyorlar ki cahilin islam kadrosunda yeri yoktur. “İki günü eşit geçiren zarardadır” diyen islam dini, nasıl gerici olabilir, yani, sen bugün, dünkü bildiğinle kalmayacaksın, yarın da bugünküyle kalmamaya gayret edip bilgilerine, bilgi ekleyerek, hayatını devam edeceksin. Gene dinimiz Müslümanlara çocuklarını 7 yaşından namaza başlatmalarını emrederken, o çocuğa en az 1-2 sene evvel bir şeyler öğretmeye başlamak lazım ki o çocuk 7 yaşında namaz kılmasını bilebilsin.

Evet! Japon başkomutanının tasdiki ile de, tarih bize gösteriyor ki, Müslümanlar ne zaman dinlerine sağlam bağlanıp onu yaşadılar: O dinin emir olan maddi ilerlemeyi de başarabildiler. İslamın ilerici bir din olduğu göstermek için,  biz yakın tarihin tek şahidi olan 600 sene gibi uzun bir müddet, Osmanlı devletinin ayakta kalabilmesini görmeliyiz. Ve o ecdad gittiği yerde zoraki icraat değil belki adaletle islam medeniyetini yaymasıdır. Bizim köydeki yaşlı Hıristiyan olan Yovana, Osmanlı Padişahlarından bahsederken boyun büküp eğilmesi, elbette çektiğinden ve zulüm gördüğünden değil, belki Osmanlılar kendilerine müsamaha ve adaletle davrandıklarından ötürü o adam o hareketi yapıyordu. Komunistlikle refahı getireceğini iddia eden Rusya. Elinde atom bombası olduğu halde, halkı tutamadı  600 değil, ancak 80 sene sürebildi. Halka zulmedip 63 milyon nüfus öldürdüğü halde bir asır bile tamamlamadan dağıldı.

Evet! Hain olmayan bütün ehli insaf bunu bilir amma: Ne yazık ki, yüzü ters göstermeye çalışan  bugunkü medya ve siyasetin kötü propagandalarla insanları kandırdılar, Hatta şehit dedenin torunları olan vatandaşları da, o menfi propagandanın tıkıştırması ile aldattılar “Allah bizlere doğruyu doğru görüp ona uymak, eğriyi de eğri görüp kaçabilmek nasip etsin”  Âmin!.. Buraya ilimle ilgili birkaç beytimizi de ilava edeyim:

Bakın! Meşhur Şairımız Merhum Ali Ulvi Kurucu Efendi Hazretleri,  İslamda ilmi, nasıl şi’ri ile  izah etmiş:                       

                        İslamda ilim herkese iman gibi farzken,

                        Uğrunda ümürler boyu tahsil çağı azken

                        Her yükselişin yolu imanla ilimken,

                        Her sahada hakim yaşamak hakkı bizimken,

                        Cehlin niye biz kap kara kâbusuna daldık,

                        Öz cevherimizden nice yüz yıl geri kaldık.

Diyerek:  Müslümanlar için ilmin yerini tayin ederek, İfadeyi tam yerine oturtmuştur. 

Paylaşan: Abdülkadir Haktanır