Joseph İken, İkna Eder İsen, Yusuf Oluyor

(Muhterem ve aziz Kardeşlerim, Bunu unutmamalıyız ki bu zamanda ihmale uğrayıp, yapılmayan en büyük iş! “Emri maruf ve nehyi münkeri yapmamaktır.” (Yanı yapılması lazım olanı kardeşlere yap, yapılması lazım olmayanı yapma diyeceyiz. Nur davasında “Kemiyetin ehemmiyeti yok bizim için keyfiyet mühim.” Ama kemiyetsiz keyfiyet olmaz ki. (Talebeler olmadan sayı çokluğunu değil kaliteyi de arayamazsın.) Biz Nur Talebelerinin  çoğu bu mühim vazifeyi ihmal ediyoruz. Derse gelen kaç kişi bu vazifeyi yapıyor ki? Derse gelirken kaç kişi birini getirmeden derse gelmiyor ki. Ders yapan kardeşleri derten sonra ikaz etmeli ve demeli: Sakın unutmayın. Bizim vazifemiz kendimizi ikna ettikten sonra başka kardeşlerin de imanını kurtarmak için onların kafalarından şüpheleri silip iman hakikatleriyle kafalarını doldurmaktır. “Çünkü bir kişinin imanını kurtarmak sahralar dolusu kırmızı koyun sadaka vermekten daha sevaptır. Siz söyleyin: Faraza derste elli kişi varsa, o gelenler ayda bir kişi getirebilseler: Bir sene sonra o derste 1250 kişi olur. Eğer herkes en azından, üç ayda birini getirse bir sene sonra o deshanede elliden, iki yüz elliye çıkar. Bu düşüncedendir ki: Ben fakir, ondan bundan adres toplayıp şimdi elimde 6500 e-mail adresim var onlara her gön en az onar resimli vecize gönderiyorum ve “Nurnet.org” sitesinde 21 kişiyiz, yaşı 82 olan bu fakirin yazıları en çok olmuştur.) Şimdi internet ile Joseph’i Yusuf yapan Nurcu Mustafa kardeşime yazıyı terk ediyorum.

—————————————————————————      

Es-Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu, Ebeden ve Daimen

Evvela niam-ı sübhanisine mazhar olduğumuz Allah-u Teala ve Tebareke ve Tekaddes Hazretleri ism-i azam ve Kur’an-ı Muciz-ül Beyan’ın hürmetine sizleri her türlü hastalık, bela ve musibetlerden muhafaza eylesin. Gönüllerimizi habibullahla şenlendirsin, ruhlarımızı muhabbetullahla nurlandırsın ve akıllarımızı Marifetullahla şereflendirsin.

        Aşağıdaki e-mail sahibi ve    bir protestan kilisesinde misyoner olan Joseph’la, kiliselerinin misyonerlik faaliyetleri için açmış oldukları internet sitesinde tanıştık. Googleden “protestan kiliseleri”  diye yazıp arama yaptığınız zaman Türkiye’ deki bütün kiliselerin adreslerine ulaşabilirsiniz. Joseph’ın  annesi ve babası ise hayatta iken Joseph 20 yaşında iken  protestan kilsesiyle tanışıyor ve burada devam ediyor. Joseph’in annesi ateist babası ise Türk olmasına rağmen İslam’la ve müslümanlıkla alakası yokmuş. Babası Almanyaya gidip Joseph’in annesi ile evleniyor ve oranın vatandaşı olmak için hanımının soyadını alıyor orada işçi olarak hayatını geçiriyor daha sonra annesi alkolik bir bayan olduğu için babası evi bırakıp evden ayri bir yarde yaşıyor. Joseph okula devam ediyor lisede iken protestan misyoneri olmaya karar vermiş. Dünya protestan kiliseleri birliği de ona Türkiyede Misyonerlik yapması için eğitiyorlar ve görev veriyorlar. Joseph Türkçe biraz bilmiş biraz da burada öğreniyor ve Misyonerliğe devam ediyor ve Türkiyede 8 milyon incil dağıttığını bana anlattı. Özellikle doğu ve güneydoğuda alevi ve kürtlere ağırlık verdiklerini itiraf ediyor. Joseph şu anda 35 yaşında..

Joseph’la kilisenin internet sitesinde tanıştık ve 3 aya yakın bir süredir mail yoluyla görüştük. Joseph Peygamberimizin haşa bir yalancı olduğunu, Kur’an’ın ise kitab-ı mukaddesten alıntılar yapılarak yeni bir ilahi kitapmış gibi takdim edildiğine inanıyordu. Ona göre tahrip olan kitab-ı mukaddes değil haşa  Kuran’dı. Ve  İsa’ (as) ın peygamber olmadığını onun tanrının ta kendisi olduğuna inanıyordu. Daha bunun gibi bir çok batıl inanca sahipti.  sizlere saygı ve selamlarımı iletiyorum. Dualarınıza Muhtaç Mustafa Toplu.

        Değerli Mustafa Kardeşim,

     Seninle olan sohbetimize son noktayı koymadan önce,benim bütün inanç değerlerimi  altüst ettiğini itiraf etmek istiyorum. Onunla beraber senden gerçekleri öğrendiğim için de  mutluyum.

        Sevgili Mustafa;

        Yakın ilgin ve alakan için sana çok teşekkür ederim. Bana  İslamı ve onun yüce Peygamberini anlattığın için sana minnettarım. “Yalancı” diyerek nefret ettiğim ve asla peygamberliğine inanmadığım “Muhammed’ e” bir gün gelip de iman edeceğimi söyleseler, sadece güler geçerdim. Fakat senin sayende tanıdığım Risale-i Nur kitaplarıyla gerçek Hristiyanlığı Müslümanlardan öğrendim. Senin tavsiye etmiş olduğun Ayet-ül Kübra risalesini, 19.sözü, 19.mektubu, 23.sözü, 25.sözü, 32.sözü defalarca okudum.  Ve her okuyuşumda aklımın ve ruhumun temizlendiğini hissettim. Önceden Risale-i Nur kitaplarını duymuştum. Fakat daha önce bana gore İslam ve İslamla alakalı olan herşey asla dikkate değer değildi. Fakat senin bana sorduğun ve içinden çıkamadığım konuları senin ispat ederek yani aklımı ikna ederek cevaplamış olman beni bu kitapları okumaya sevketti. Ve teslisi, İsa’nın ete kemiğe bürünmüş tanrı olduğu gibi benim inancımın temelini oluşturan direkleri yıktı, darmadağın etti. Bu kitapları okurken eleştirebileceğim yada çıkacağım bir yol aradım. Hatta inancımın sarsıldığını hissettiğimde okumayı bıraktım. Ama senin bana söylediğin bir sözü asla unutamadım “güneşe gözlerini kapayan, yalnız kendisine gece yapar”

         Sevgili Mustafa

       Benimle görüşmek istediğini yazmışsın. Bende seninle görüşmeyi çok isterdim ama şu hal itibariyle böyle bir görüşmenin olması mümkün değildir. Protestan kiliseleri birliğinin vermiş olduğu kararla gelecek ayda Protestan kilisesine gideceğim. Orada ne kadar kalacağımı bilmiyorum.Eğer gerekirse bana vermiş olduğun mail adresinden ve telefon numarasından sana ulaşırım.Hem İslam’ a ve Peygamberine (ASM) iman ettim; fakat içinde bulunduğum hayatımı, arkadaşlarımı ve dostlarımı bir anda bırakamam. İman etmiş olsam bile bütün  bunları herşeyimle kabul edebilmem için, hazmedebilmek için uzun zamana ihtiyacım var. Kendini benim yerime koyarsan bunun hiçte kolay birşey olmadığını sende anlayacaksın. Sen görevini yaptın. Artık bundan sonrası bana kalmıştır.Kendimi hazır hissettiğimde ve İslamla ilgili herşeyi öğrendiğimi anladığım zaman gerçek kimliğimi, gerçek inancımı açıklayacağım. Ama bunun için henüz çok erken.

        Sevgili Mustafa

        İtiraf etmek gerekirse seni de ilk başta klasik müslümanlardan sanmıştım. Çünkü, her gün inandığı dini bilmeden inancını savunmaya  kalkan  ve  bunu da hakaret  ve  tehditlerle  yapmaya çalışan yüzlerce müslümandan kilisemizin internet sitesine mailler gelmektedir. Bazısı bizi kafirlikle suçlarken bazıları da bizi ölümle tehdit etmektedir. Bu kişiler gönderdikleri mail adresinden ulaşıyoruz ve görüyoruz ki kendi dinIeri hakkında hiçbir şey bilmiyorlar. Bu kişilere eğer söyledikleri gibi Müslümanlarsa, dinlerinin son din olduğunu yada Peygamber olarak inandıkları Hz. Muhammed’in a.s.m. gerçekten Peygamber olup olmadığını ispatlamalarını istediğimizde ya hiç cevap veremiyorlar yada: Allah öyle diyor, Kuran da öyle diyor ” gibi komik cevaplar veriyorlar. Bizde onlara “İnanmadığımız bir dinin kitabından ve Peygamberinden nasıl deliller getirebiliyorsunuz?” diye sorduğumuzda birçoğu çaresizlik içinde “kafirler”diye hakaret mailleri gönderiyorlar. Ben bu insanları içi boş, fakat dışı etiketli teneke kutularına benzetiyorum. Bir etiket yakıştırmış kendine ama içi boş. Dokununca yaygarayı koparıyor. İkna ile, ilmi ile yapamayacağını  anlayınca  saldırıya geçiyor. Ben nurcuları çok duydum. Hatta bir kardeşimiz, “bu nurcuların önü kesilmeli! Dünyanın her yerinde bizim misyonerlik çalışmalarımıza en büyük darbeyi bunlar vuruyorlar.” diye konuşmuştu. O zaman ne yalan söyleyeyim, düşmanımı  merak etmiştim. Sonradan seninde nurcu olduğunu öğrendiğimde önceleri seninle hiç diyolağa girmemeyi düşündüm. Belki de ismini sıkça duyduğum nurculardan olduğun için korktum. Ama senin dostane yaklaşımın beni etkiledi. En çok etkileyende mailine başlarken “Yüce Peygamber İsa’nın ve onun Mübarek validesi Meryem’in selamı ve şefaati üzerinize olsun”  cümleleriyle selamlayarak başlaman oldu. Diğer etkilendiğim bir sözünde bize hitaben “Hepimizin düşmanı dinsizlik, ateistlik ve kominizmdir. Bizler gerekirse İseviler’ in dindar  ruhanileriyle  dahi  işbirliği  yaparak bu dehşetli düşmanlara karşı birlikte mücadele etmeliyiz.”

        Sevgili Kardeşim

       Bu son mailimdir. Seninde anlayış göstereceğini umuyorum. Bir gün seninle tekrar görüşeceğiz ama şimdilik bunu benden isteme. Yüce Rabbim seni korusun. Ve onun yeryüzündeki ışıkları Muhammed, İsa ve Meryem senden razı olsun. Yüce Rab  seni cehenneminden uzuk tutsun. Joseph

                        Bismihi Sübhanehu

       Es-salamu Aleyküm  Aziz, Sıddık, Mübarek Kardeşim;

Kalbimden dilime dökülen manaları kelimelerle nasıl ifade edeceğimi bilemiyorum. Çünkü öyle anlatılmaz, tarif  edilemez  duygular içerisindeyim ki, bu duygularımı anlatacak kelimeler bulamıyorum. Kelimeler yetersiz kalıyor. Ama öncelikle Risale-i Nur okurken not aldığım ve beni derinden etkileyen ve bir yönüylede inşaallah duygularıma tercüman olabilecek dualarla başlamak istiyorum: Allahım, Seni nasıl tanımaları, Sana nasıl kullukta bulunmaları gerektiğini öğretmek için kullarıma muallim, isimlerinin hazinelerini tanıtıcı, kainat kitabının ayetlerinin tercümanı, kulluğuyla rububiyet  güzelliğinin  aynası olarak gönderdiğin Zata, onun bütün  al ve ashabına salat ve selam eyle. Bize ve erkek, kadın bütün mü’minlere merhamet eyle. Amin. Bunu rahmetinle yap ey, Merhamet edenlerin en merhametlisi çağırmasıyla, ağaçların, yanına geldiği, duasıyla yağmurun süratle yağdığı, bulutun sıcaktan korumak için başında gölge yaptığı, bir kilelik yiyeceğinden yüzlerce insanın doyduğu, parmakları arasından suyun üç defa Kevser gibi aktığı; Allah’ın kertenkeleyi, ceylanı, kuru hurma direğini, koyunu,  deveyi, dağı, taşı ve çakıl taşlarını onun için konuşturduğu;  Mi’racın ve, “Göz ne şaştı, ne de başka bir şeye baktı” ayetinin sahibi Efendimiz ve şefaatçimiz Muhammed’e, ( a.s.m.) ilk indiği andan itibaren Kıyamete kadar Kur’an’ın, her okuyanın okuduğunda hava dalgalarının aynalarında  Allah’ın izni ile temessül eden her kelimesindeki her harfi sayısınca salat ve selam olsun. Bu salavatların  herbirisi hürmetine bizi bağışla, bize merhamet et, ey İlahımız!

Ey Rabbimiz! Unutur veya hataya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme. Allah’ım! Habib oluşu ve  duasıyla  Cennetin kapılarnı  açan  ve o kapıları ona olan salavatlarıyla açmaları için ümmetini desteklediğin Habibine rahmet eyle. Ona salat ve selam olsun.  Allah’ım!  O seçkin  Habibinin  şefaatiyle  bizleri  iyilerle  birlikte Cennetlik eyle Amin…

Risale-i Nurlardan topladığı delillerden kuvvet alarak: Dini hak olan İslami seçtikten sonra: Joseph likten vaz geçip adını Peygamber İsmi YUSUF alan kardeşiniz. 

Bu güzel yazıyı sizinle Paylaşan: Abdülkadir Haktanır

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: