Kabiliyetleri açısından insan…

İnsanda öyle bir istidat var ki, her konuda insanın önünü açıyor; “çalışırsan bu sonucu da elde edebilirsin,” mesajını veriyor.

Dünyadaki meslekleri saymakla bitiremeyiz, bunların hepsini icra edenler insan. Demek ki, insan mühendis de olabiliyor, doktor da; fizikçi de olabiliyor kimyacı da. Edebiyatçı da olabiliyor sanatkâr da.

Bu meşru meslekler yanında, yine sayılamayacak kadar da bozuk, karışık, haram işler var. İnsan bunların da her birine girebiliyor. Hırsız da oluyor, dolandırıcı da; katil de oluyor kumarbaz da; uyuşturucu ticareti de yapabiliyor, silah kaçakçılığı da.

Müspet ve menfi bu kadar işleri görmeye açık olan bu kadar geniş bir istidat, insandan başka hiçbir varlıkta yok.

Meleklerin en büyüklerinden biri Cebrail’dir (as.). Ama o büyük melek isterse Azrail olamıyor, Mikail de istese İsrafil olamıyor.

Hayvanlar âleminde de benzer bir tabloya şahit oluyoruz: Bir arı, istese ipek öremez, ipek böceği de bal yapamaz.

Yani, her varlık ne için yaratılmışsa o işi görüyor. Sadece insana, kısmen de cinlere, imtihan olmalarının gereği olarak, bir serbesti, bir hürriyet tanınmış. İsterlerse iman edebiliyorlar, dilerlerse küfür yolunda gidebiliyor.

Tarih boyunca gelip geçmiş bütün insanları ve kıyamete kadar da gelecek insanları hayalen sıraya koyalım. Her birinin tek başına ayrı bir âlem olduğunu, her birinin karakter, meslek, ahlak, ilim, salih amel, takva ve ahlâk yönünden çok farklılık gösterdiğini görürüz.  Bu farklılıklar cennetteki ayrı ayrı ihsan mertebelerini ve cehennemdeki farklı azap derecelerini netice verecekler.

Peygamberler, sahabeler, âlimler, mürşitler de insanlardan çıkmışlar, Nemrutlar, Firavunlar, Ebu Cehiller de.

Alaaddin Başar