Kadın Olmayı Sevmek- 4

Kadın Olmayı Sevmeyi Güçleştiren Kadınlar

Çocukluktan itibaren kadın olmayı sevmeyi güçleştiren miraslara katkı sağlayacak iletişim biçimleri gerçekleştiririz. Meseleyi özellikle geniş tutmaya çalışıyorum. Zira daha öncede söylediğim gibi, kadın olmakla ilgili yüzleşmeler yaparken, bir yandan da kız çocuklarının zihninde ve kalbinde doğru tohumlar atmanın derdine düşmemiz de gerekiyor.

Yıllarca, bir önceki nesli suçlamak zorunda olan ve kendini bir türlü sev-e-meyen kadınların, merhametsizliğe ve sevgisizliğe katkısı olacak diye düşünüyorum. Bu açıdan, başlangıçtan itibaren annelerimiz dışında kadın olmayı güçleştiren diğer kadınların da kulaklarını çınlatalım isterim.

Komşu Teyzeler

Daha anne karnında cinsiyetinizi sorma biçiminden başlayarak, “Olsun, bir dahaki erkek olur” cümlesiyle zirveye ulaşan bir iletişim biçimidir bu. Başkasının kusurlarını görmenin, başkasına dair laf etmenin kolay olması sebebiyle, eleştiren, yargılayan, kınayan olmaktan çekinmeyenleri de vardır bu tarz teyzelerin. Hep bir kusur bulurlar yetişmekte olan kıza ve yaptıklarına. Eğer, hayata nefretle bakan bir teyzeyse, konu namusa kadar gidebilir de.

Daha masum olanları, yaptığınız işlerin gözlenmesi, kendi kızına “elalemin kızı” diye anlatılacak başlık içeriğinin doldurulması, koruma isteği sebebiyle yüksek oranda merak duygusu ile kendini gösterir. Her birinin roman olacak hayatları vardır. Genelde ezilmiş, kayınvalide zorlamasına maruz kalmış, hayatında yapamadığı şeylerin eksikliğini taşıdıkları hayal kırıklıkları ile dolu cümleleri vardır. Pek çoğu, başkasının seçtiği hayatı yaşamanın mutsuzluğunu taşır. Geçmişi bir türlü unutamaz ve bir genç kıza tüm bu zorlukları anlatmayı bir borç bilir.

Kayınvalideler 

Yüzyıllar öncesine dayanan bir iletişimdir. Yalnızca sözle olmaz. Bakışla bile çok şey anlatan bir ilişki ağıdır. Yıllarca şahit olursunuz bu ilişki ağına.Komşu teyzelerin “Olsun”unan daha acımasız cümleleri vardır. Erkek çocuk doğurmayı bir makam sebebi sayanları, bununla ilgili saldırı da bulunanları, oğlu ve gelinin arasını açmayı meziyet sayanları…

Ayrıca erkek çocuklarını yetiştirme biçiminden de kadın algısını besledikleri düşünülürse aslında çok masum değiller bu yazıya konu olanları. Komşunuzun kızı, akrabalarınız, hiç tanımadığınız insanların  hikayesinde mutlak vardır bir kayınvalide –gelin ilişkisi. Evliliğin en zorlu kısımlarından biridir. Bu kısmı atlatanların şanslı olduğu bile söylenir. Latifesi bir yana, kayınvalideler de kadın olmayı sevmeyi güçleştirici unsurlardandır.

Kendiniz yaşamasanız da, bilinçaltınız o kadar doludur ki bu konuda, her an tetikte olmayı gerektirir. Bir kız çocuğunun bu hikayelere şahitlik ederek büyüdüğünü düşünürseniz, en azından neden ön yargılı olduklarını anlayabilirsiniz. Tabi, günümüzde durum çok daha karmaşık bir hale geldi bu hikayeler sebebiyle ama, yine bir tespit olarak okunduğunda, bir bilinçaltı temizliğine ihtiyaç olduğu muhakkak. Herkes, zihnindeki kayınvalide ve gelin algısının kurbanı olabildiğini fark ederse durum biraz daha kolaylaşabilir.  Bu hikayeye zaman zaman eklenen, görümceler, eltiler de hikayelerin güçlendirici unsuru olmaya devam ediyor yıllardır.

Arada kalan beylere de kolaylıklar dilerim.

Bu açıdan annelere bir kadın olarak düşen görev, kendi çocuklarının zihinlerindeki tohumları aynı zorulukla ve sevgisizlikle atmamak. İyi ilişkiler için elinden geleni yapmakta, kötülüğün yayılmaması için bir adımdır bence.

Gayri Ahlaki Modeller

Önceleri televizyon ve gazetenin, günümüzde, bunların yanında sokağın, internetin, sosyal medyanın her bir yanında karşımıza çıkan, gayri ahlaki görüntü vermekten çekinmeyen kadınların da kadın olmayı sevmeyi güçleştirdiğine inanıyorum. Sundukları resmin,oluşturdukları algının ne kadar çok şeye  sebep olduğunu fark etseler keşke.Kendilerine yaptıklarını da… Bu tarz görüntülerin erkeklerden daha çok kadınlar için algı kirletici olduğunu düşünüyorum.  Buna yapılacak bir şey var mıdır bilmiyorum. En azından, değerimizi, bu görüntüler üzerinden biçmemek de bir adımdır.

Dizilerdeki Kadınlar

Uzun zamandır evde televizyonumuz yok. Onun öncesinden bildiğim şimdilerde zaman zaman televizyonu olan evlerde göz gezdirdiğim kadarıyla, dizilerin dinamiği kötülükten besleniyor. Özellikle kadınlar eliyle, asıl kahramana öyle kötülükler yaptırılıyor ki, ekran başından kalktığınızda, masumu koruma iç güdüsüyle diğer kadına öfke ile kalkıyorsunuz ekranın önünden. Üstelik pek çok senarist de kadın.

Bir de bu dizilerdeki kadınların, eşleriyle konuşma biçimi, uslubu da sevimsiz kadın hallerini besleyen unsurlardan biri bence. Kadın kalemiyle, kadın rolünün kötülüğü ile diğer kadına acımak gibi ironik bir hale sokuyor diziler bizi. Mümkün olduğunca uzak kalmak en iyisi. Dizi izlemek yerine roman okuyusun desem, çok mu itici olur?

Feministler

Yıllarca erkek düşmanı tanımı içine sıkıştırıp durduk feminizmi. Salt bir düşence değil artık. Hatta, seküler dille kadın olmayı anlatan pek çok hemcinsimin, cümlelerini onların dilinden aldığını görüyorum. Bunun da  kadın olmayı sevmeyi güçleştirdiğini ortada. Hem kullandıkları dilin, hem de usluplarının kadın olmayı sevmeye katkısı olamayacağı aşikar. Daha çok erkeğe diş bileme üzerine bir hizmeti olabilir zannımca. Zira, kendini feminist diye tanımlayan kadınların pek çoğu bir kadın gibi değil, bir erkek gibi bir görüntü çiziyor bence. Zariflik, nezaket yerine, bir kavga dövüş ve nefret hali ile.

O sebeple bize sunulanın değil, bunun ardına bakmanın zamanı geldi. İrademizi ve düşüncemizi kullanarak, tüm bu hikayelerin akışını ters çevirebiliriz.

Her hikayenin değişen kahramanları olarak, kendisi için istediğini başkası için istemeyen olmadıkça, nezaketi ve zarafeti yaygınlaştırmadıkça, döngüyü kırmayı istemedikçe çözüme ulaşmak zor gözüküyor.

Ama bu yazı dizisini uzunca zamandır okuduğunuza göre adım atmaktan yanasınız belli ki… Önce bir bakın algılarınız nerede kirlenmiş. Küçük, sevimli, coşkulu ve mutlu o kız çocuğunu nerede kaybetmişsiniz? Güçlü olmayı naif olmaya tercih eder olmuşsunuz?

Bazen, kaybettiğimiz yere en son bakmak aklımıza gelir… Ben işte onu hatırlatmaya çalışıyorum…

Bir sonrakinde kadın olmayı sevmeyi güçleştiren erkeklerden bahsedeceğim inşallah, hemen savunmaya geçecekler olursa diye söyleyeyim dedim.

Tuğba Akbey İnan