Kaf Dağı

Coğrafyada böyle bir dağ yok, fakat bir şeyin mahiyetini bilmek ayrı varlığını bilmek ayrı bir şey. Kuranı Kerim de Kaf suresi mevcut, ama neye delalet ediyor kesin olarak bilinmiyor, bir kelamda müteattit ifadeler olabilir. Hurufu mukadda harfi olması dolayısıyla arzın şarkında değil de, ağzın garbındadır diyenler de olmuş. Maliki alimlerinden Mısır’lı Karafi, kaf dağının varlığını kabul etmezken, İbni Abbas kaf dağından söz etmiş, İbni Abbas’ın her sözü hadis olmadığına göre her sözüne muteber edilecek diye bir şey yok.

Tasavvuf ehlinden tahkik ehli olan bazı zatlar kaf dağını misal aleminde görmüşler. Onlara alemi misalden pencere açılır, onlar bizim elbiselerimizi çıkardığımız gibi, cesetlerini çıkarıp ruhani seyirle o alemi temaşa edebilirler. Hayal alemi, alemi misalin misalidir. Biz nasıl hayalimizde bazı şeyler tasavvur ediyoruz, mesela şu an her tarafı karla kaplı hayal edebiliriz, O zatlar da alemi misalde böyle görebiliyor.

Muhittin Arabi gibi ubudiyetinde ileri olan bazı zatlar alemi farklı görebilir, bazı insanları tilki, yılan suretinde görürler, ehli keşif suretleri değil, sıretleri yani iç dünyaları görür, abdest alırken günahlar dökülür, biz suyun aktığını görürüz, onlar suyla birlikte günahlarında aktığını görebilir, bu özel bir durumdur, iki alemi birbirine karıştırmamak lazım. Bediüzzaman Hazretleri bu konuda itikatım şudur ki “Ben kaf dağının vücuduna inanıyorum ama keyfiyetini bilmiyorum” buyurmaktadır.

Kanaatim değilde itikadım demesi Bediüzzaman’ın görüşünü daha manidar kılıyor. Kaf dağını dünyada değil misal aleminde aramalıyız. ‘Duru görüş’ diye tabir edilen bir görüş var, bu kabiliyete haiz kimseler dünyanın her hangi bir yerinde olan hadiseyi televizyon seyreder gibi seyredebilir. Peygamber (sav) Efendimiz, şimdiki Ürdün topraklarında meydana gelmiş olan mute savaşını adeta canlı yayın izler gibi yanındaki sahabelere anlatmıştır.

Rahmetli Ali Uçar abi bir umre ziyaretinde Uhud’u ziyareti esnasında kendini savaşın ortasında bulduğunu yanında bulunanlardan öğreniyoruz. Ehli velayet, sadık rüya menfezi ile bazı şeyleri görebilir, aynayı semaya çevirip semadaki yıldızları seyrettiği gibi bir derece bir yerlere seyirci olabilir. Saniin mülkü geniştir, üzerinde yaşadığımız arz samanyolu galaksisinde bir ülkenin mahallesi kadar bile yer tutmuyor.

Allah’ın arzı sadece bu sefil küreye münhasır değildir, her şey mümkün. “Ufuk” ve “kaf” kelimelerinin ses benzerliğini söyleyerek bazı kimseler kaf dağını ufuk diye telaki etmiş.

“Kaf dağını assalar belki çekerde bir kıl Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl.” Necip Fazıl’ın bu mısrasıyla konuyu okuyucuların akıllarına havale edelim.

Çetin Kılıç

Kaynak Şadi Eren, muhakemat dersleri.