Kafirlik zor zanaat

İnsan bir olan Allah’a inanarak bütün mahlukat içinde en mükemmel,en kıymetli,en nazik,en bahtiyar ve en mes’ud olabilir,aynı zamanda kainatın yaratıcısı,sahibi olan Allah(cc)’ye muhatap ve dost olabilir. Inanmasa,bilmese ne olur?
Mahlukatın en bedbahtı,en aşağısı,en biçaresi,en hüzünlüsü,en azab çekeni, en gamlısı olur.

Neden mi?
Çünkü insan sonsuz acizdir göz kapaklarına bile söz geçiremez. Çünkü insanın düşmanları çoktur sivrisineğe bile mağlup olur. Çünkü insanın ihtiyaçları çoktur,her an nefes almaya,her gün su içmeye ve yemek yemeye ihtiyacı vardır,fakat bunların hiç birisine eli yetişemez. Allah(cc)onu bütün tadları tanıyacak,bütün hisleri anlayacak aletlerle techiz etmiştir.

Mesela; Hiç yemediği bir meyveyi daha önce tadmadığını bile bilebilir,yavrusunu kaybetmiş bir annenin acısını hisseder,yeni doğmuş bebeğine sarılan annenin şevkatine de yabancı değildir. Yani elemleride lezzetleride bilir ve hisseder. Bunları bilen tanıyan insan elbette bu elemlerden uzak olmak,bu lezzetlerden istifade etmek ister,hem mütemadiyen hiç bitmeyecek eksilmeyecek şekilde ister.

İşte bu arzu ve isteklerine cevap verecek bunları yerine getirebilecek tek bir zat vardır oda Allah(cc),ancak onun hükmü bütün kainata geçebilir. Mesela;İnsanda beka arzusu vardır ,ölmeyi istemez yaşamayı ister,ihtiyarlamayı istemez genç kalmayı ister,hasta olmayı istemez sıhhatli olmayı ister,sahip olduklarının eksilmesine dahi gönlü razı olmaz.

Ama ölüm var, ihtiyarlık var hep sağlıklı olmak mümkün değil ,bazen sevdiklerimiz bizi bırakıp gidiyor yalnız kalabiliyoruz.
Bütün bu olumsuzlukları kim ortadan kaldırabilir? Bütün kainata sözü geçen Allah(cc). İnsanın arzuları ebed tarafına uzanmış, bu arzuları yerine getirecek zat öyle biri olmalı ki dünya kapısını kapayıp ahiret kapısını açabilsin,kabir kapısından geçen insanı ebedi aleme cenneti alaya götürebilsin.

İnsan sadece vücudundaki azalardan ibaret değildir, onun latifeleride vardır o sevmek ister,sevilmek ister,gülmek belki ağlamak ister,o hayal kurmak ister,kalbinin,ruhunun gıdalarını ister. Bütün bunlara cevap verecek kim? Bu istek ve arzuları yerine kim getirebilir? Hem semaya, hem arza emir verebilecek olan Allah(cc).

Bulutlara yağmur yağdır diyen O. Dünyaya dön diyen O. Toprağa emir veren O. Rüzgara sevdiğinin saçlarını okşamasını söyleyen O. Denize Yunus’uma zarar verme diyen O.
Güneşe biberi yeşert,dometesi kızart, patlıcanı karart diyen O. Ay’a habibimin eliyle şak ol diyen O. İnsanın bütün cihazlarını yaratan ve o cihazlarının ihtiyaçlarını an ve an yaratanda O. İnsanın bütün latifelerini yaratan O. O latifelerin ihtiyaçlarını yerine getirende O. Fırtınalı bir havada, denizde sandaldaki insan kime yalvarıyor, ona kim yardım edebilir.

Acıkan,susayan,hastalanan mahluk kimden medet umabilir? Yeni doğmuş bebeğe annesinin memelerinden sütü vermek ve o anneye şefkatli bir kalbi Allah’dan başka kim bahşedebilir? Mazlumun hakkını zalimden kim alabilir? Sadece bütün kainatı kabzayı tasarrufunda bulunduran Allah(cc).

İnsanın en kıymetli cihazı aklıdır hiç şüphesiz. İnsan bu aklıyla Allah’ı bulup tanıyıp itaat ederse o akıl,kainatın binlerce hazinesini açan pırlanta bir anahtar olur, eğer şirk ve küfre düşerse o akıl onun için  elem,hüzün,korku,bela getiren bir alet olur. Muhabbetini Allah’a veren küçücük insanı Allah kainat kadar büyütür genişlik verir. Onu mahlukata nazenin bir sultan yapar. Eğer şirke küfre düşerse Allah muhafaza öyle bir musibete düşerki, zeval ve fenada mahf olur.

Sevdiklerinden ayrılmak onun kalbini her dakika parça parça eder ama o gaflet veren içki, uyuşturucu gibi şeyler yüzünden hisleri iptal olur ve bu acıları hissetmiyor gibi gözükür.

Selam ve dua ile
Çetin KILIÇ
Risale-i Nur Külliyatının ikinci şua adlı bölümünden feyz alınarak yazılmıştır.

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: