Kâinat Büyük Bir Kitaptır

          Yazı, icat edildikten sonra insanlar düşüncelerini yazıya dökmüşler, nice eserler yazmışlardır. Günümüze kadar her dilde, sayısız, küçük, büyük kitaplar yazılmıştır ki kendini okuyacak okuyucuları beklemektedir.

Borges, ’’Dünyada okunmayı bekleyen o kadar çok iyi kitap var ki’’  diyor. Öyleyse hangi kitaptan okumaya başlamalıyız? İnsanlar yazının icadından önce de, sonra da evrene bakıp onu anlamaya çalışmışlar, onu okumaya gayret etmişlerdir. Dünyada kâinat kitabından daha güzel, daha anlamlı bir kitap var mı ki, ondan başlayalım? Yok, öyleyse ilk önce, kâinat kitabını okumaktan başlamalıyız.

            Kâinat adı verilen bu kitap; kader kalemiyle zamanın yaprakları üzerine yazılmış ve kudret eliyle yapılmıştır. İçindeki harika sanatlarla büyük bir kitap olarak okuyucuya sunulmuştur.

*kader kalemiyle yazılan bu kitab-ı kainatın (SÖZLER,10.Söz)

*kâinatın sayfalarında ve zamanların yapraklarında kalem-i kudretle yazılan âyât-ı tekviniyeyi (SÖZLER,12.Söz)

*kitab-ı kainattaki intizamat-ı san’atı (SÖZLER,13.Söz)

*o san’at bir kitap suretinde tezahür edip, kâinatı bir kitab-ı kebir hükmüne getirdiğinden, (MEKTUBAT,20.Mektup)

            Kâinat kitabının içindekilerini doğru okumak, manalarını anlamak ve yaratılış delillerini iyi tefsir etmek gerekir ki o kitabın yazılma sebebi anlaşılsın.

*kitab-ı kebirin manalarını ve ayat-ı tekviniyesinin hikmetlerini tefsir edecek (ŞUALAR,15.Şua)

         Bu büyük kitap; bildiğiniz kitaplara benzemez. Evrende bulunan her şey o kitabın hikmetli küçük kitapçıklarıdır. Bu büyük kitabın bir harfi yüz kelime kadar, bir kelimesi yüz satır kadar ve bir satırı bin bölüm kadar ve bir bölümü de binlerce küçük kitap kadar anlamlar taşır.

*Hem bütün kâinatı envâıyla beraber bir kitab-ı kebîr-i hikmet ve öyle bir kitap ki, her harfi yüz kelime, her kelimesi yüzer satır, her satırı bin bab, her babı binler küçük kitap hükmüne getiren (ŞUALAR,4.Şua)

Yeryüzü, bu evren kitabın bir tek sayfası, bahar mevsimi ise bir formasıdır. Her ilkbaharda üçyüzbin ayr ayrı kitaplar halinde bitkiler ve hayvanlar birbiri içinde hatasız, yanlışsız, karıştırmadan, şaşırmadan mükemmel ve muntazam bir tarzda yazılır. Bazen ağaç gibi bir kelimede bir kaside, çekirdek gibi bir noktada kitabın tam fihristesini yazan bir kalem olduğunu gözümüzle görürüz. İşte bu evren kitabı çok anlamlı ve her kelimesi hikmetli büyük bir kitap olarak yazılmıştır.

*bu kâinat kitab-ı kebîri ki, birtek sayfası olan zemin yüzünde ve birtek forması olan baharda, üçyüz bin ayrı ayrı kitaplar hükmündeki üç yüz bin nebatî ve hayvanî taifeleri beraber, birbiri içinde, yanlışsız, hatasız, karıştırmayarak, şaşırmayarak, mükemmel, muntazam ve bazan ağaç gibi bir kelimede bir kasideyi ve çekirdek gibi bir noktada bir kitabın tamam bir fihristesini yazan bir kalem işlediğini gözümüzle gördüğümüz bu nihayetsiz mânidar ve her kelimesinde çok hikmetler bulunan şu mecmua-i kâinat ve bu mücessem Kur’ân-ı ekber-i âlem.   (ŞUALAR,11.Şua)

Bu büyük evren kitabı içinde sayısız küçük kitapçıklar yazılmıştır. Bütün mevcut varlıkların hayatı; geçmişleriyle birlikte Levh-i Mahfuz’un defterleri olan İmam-ı Mübin ve Kitab-ı Mübinde kayıt altına alınmıştır.

Bu kitabın yazarı, ağaçların programlarını çekirdeklerinde ve insanların geçmişini hafızalarında yanlış yapmadan yazdırmıştır. O’nun ilmi çok geniş olup her yazılmış varlığa çok hikmetler koymuştur. Hatta her bir ağacın meyveleri adedince sonuçları olabilir. Her canlıya parçaları, hücreleri sayısınca faydalar koyabilir. Örnek olarak insanın diline konuşma, yutma ve gıdaların çiğnenmesine yardım gibi birçok vazifeler vermekle beraber gıdaların tatları adedince onları alan tat cisimcikleri koymuştur.

*kâinatı, eczaları adedince risaleler içinde bulunan bir kitab-ı kebir hükmüne getiren ve Levh-i Mahfuzun defterleri olan İmam-ı Mübîn ve Kitab-ı Mübînde, bütün mevcudatın bütün sergüzeştlerini kaydedip yazan ve umum çekirdeklerde umum ağaçlarının fihristlerini ve programlarını ve zîşuurun başlarında bütün kuvve-i hâfızalarda, sahiplerinin tarihçe-i hayatlarını yanlışsız, muntazaman yazdıran ilminin her şeye ihatasına ve her bir mevcuda çok hikmetleri takan, hattâ her bir ağaçta meyveleri sayısınca neticeleri verdiren ve her bir zîhayatta âzâları, belki eczaları ve hücreleri adedince maslahatları takip eden, hattâ insanın lisanını çok vazifelerde tavzif etmekle beraber, taamların tatları adedince zevkî olan mizancıklarla teçhiz ettiren hikmet-i kudsiyenin her bir şeye şümulüne; hem bu dünyada numuneleri görülen celâlî ve cemâlî isimlerinin tecellileri daha parlak bir surette ebedü’l-âbâdda devam edeceğine ve bu fâni âlemde numuneleri müşahede edilen ihsanatının daha şâşaalı bir surette dâr-ı saadette istimrarına ve bekasına ve bu dünyada onları gören müştakların ebedde dahi refakatlerine ve beraber bulunmalarına bi’l-icmâ, bi’l-ittifak şehadet ve delâlet ve işaret ederler. (ŞUALAR,3.Şua)

         Bu büyük evren kitabının bir harfini yazmak için hepsini yazacak, sonsuz bir gücü olmalıdır. Çünki her bir harf her bir cümleye bakar, özellikle canlı bir varlık harf hükmündedir, diğer bütün varlıklarla ilişkilidir, ondan ayrılamaz. Hepsi bir bütünün parçalarıdır.

*Bir zerreyi îcad etmek için bütün kâinatı îcad edecek bir kudret-i gayr-i mütenâhî lâzımdır. Zîrâ, şu kitâb-ı kebîr-i kâinatın herbir harfinin, bâhusus zîhayat herbir harfinin herbir cümlesine müteveccih birer yüzü ve nâzir birer gözü vardir. (A.MUSA, İmani ve hakiki güzel Mektuplar)

Bu büyük evren kitabı ve varlıkların çeşitli mektupları, sadece bir kez yazılmış, sabit ve değişmez şeyler değildir. Bu kitap, devamlı devamlı yeniden yazılan ve bir anlam taşıyan,  herbir sayfasında ise yazılmış binlerce mektup bulunduran bir kitapdır.

 *kâinat kitab-ı kebîrini ve mevcudatın muhtelif mektubatını ânen feânen tazelendirmek, yani yeniden yeniye mânidar yazmak, yani birtek sayfada ayrı ayrı binler mektubatı yazmak (MEKTUBAT,24.Mektup)

Evren adı verilen şu büyük kitabın her bir harfi, özellikle de canlı olarak gördüğümüz her bir varlığın, her şeye bakan bir yüzü ve her şeye nezret eden bir gözü vardır. Her bir varlık diğerine bakar, onunla irtibatlı ve hepsi bir düzen ve intizam içinde birbirleriyle bağlıdır.

            Evrenin meydana gelmesi, atomlara ve atomaltı parçacıkların yaratılmasına bağlıdır. Ve gerek ilk yaratılışta gerekse ondan sonra, atomlar ve atom altı parçacıklar; devamlı değişim, hareketlilik, düzen ve bir intizam içindedir. Bu değişim, titreşim ve hareketlilik; ancak kudret kalemiyle yazılabilir.

*Tahavvülât-ı zerrât, Nakkaş-ı Ezelînin kalem-i kudreti, kitâb-ı kâinatta yazdığı âyât-ı tekviniyenin hengâmındaki ihtizâzâtı ve cevelânıdır (SÖZLER,30.Söz)

        Bu büyük evren kitabı, bir ve tek olan, kimseye ihtiyaç duymayan yazarının, kudret kalemiyle yazılan ve içinde yeryüzünden gökyüzüne kadar anlamlar yüklü olan, mucizevî bir kitaptır.

*şu kitab-ı kainatı kalem-i kudret-i samedaniyenin yazması ve zat-ı ehadiyetin mektubu (SÖZLER,22.Söz)

*kâinat baştan başa gayet mânidar bir kitab-ı Samedânî ve mevcudat ferşten Arşa kadar gayet mucîzane bir mecmua-i mektubat-ı Sübhaniye (ŞUALAR, 2.Şua)

Dr. Selçuk Eskibuçuk

www.NurNet.org