Kainat Kitabından Bazıları

Esselamu aleyküm…

Kıymetli kardeşlerim düşünerek okuyun ders alın bana da dua edin

Allahu azimüşşan, hulasa-i mevcudat yarattığı bu insanı çok sevdiği için, o insan düşünüp şaşkın bakışlarla, acaba beni  buraya kim gönderdi? Düşüncesinden kurtarmak için ona Kur’anı Kerimi gönderdi. Ta ki o şerefli mahlukunun ana müşkülünü halletsin. O Kur’anı Kerim ki: Akif’in dediği gibi “O ne mezarlıkta okumak ne de fal bakmak için” değildir. Ancak en şerefli mahluk olan bu insanın kim olduğunu bildirmek ve yapacağı vazifeyi tayin etmek için hükmü kıyamete kadar geçerli olan  İlahi bir Kanun olarak bize nazil olmuştur. Yine o Kur’anı Kerim çok yerde “Aklını kullananlar”a ve “düşünenler”e imanlarını takviye etmek için Kur’nın tefsiri olan, kâinat kitabını okumalarını emretmiş. Bu büyük kitapta ise kafası çalışıp basireti kör olmayanlar için büyük dersi ibret bulunduğu şüphesizdir. Allahın Rezzak sıfatı her canlı mahluka göre rızık hazırlamış. Bu âlemde bitkileri hayvanların yardımına, Hayvanları insanların yardımına, devamlı koşturuyor. Tarlaları insan için türlü türlü mahsulatı üretebilir kapasitede akıl almaz bir fabrika, bir laburatuar yaratan Allah, Kur’anı Kerimde o insana buyurmuş ki eğer benim kanunlarıma itaat edersen, öldükten sonra daha güzel bir surette, bütün duygularını memnun edecek, Cennet gibi bir yerde seni memnun edeceğim. Hiç şüphe etmeyelim ki: Bu alemde o kadar nimetleri bize ihsan eden Allah, O alemde bizim için cennet yaratamaz mı?

Düşünün bu akıllı insan küçücük tohumlara bakınca hangisi nedir fark edemezken, toprak onları fark edip içinde programlanmış en ince hassaları yer altında ayırıp meydana çıkarıyor. Büyük bir bidona tartarak 200 kilo toprak koyarak, oraya bir ağaç ek, ağaç 100 kilo olduğu halde topraktan 1 kilo noksan olmaz. Acaba bu ağaç bu kiloyu nereden aldı? Aklı başında olan insan bunu düşünmeyecek mi?  Gül çiçeğini letafeti ile, güzelliği ile, kokusu ile, gözümüzü ve burnumuzu Allah onlara okşattırırken,  çoluk çocuk ve kaba insanlar elleri ile onu kolayca imha etmemek için dikenlerle çubuklarını silahlandırmış. Bu silahlandırma hadisesi yalınız güllere mahsus kalmamış,  belki bütün mahlukata, kendine mahsus bir savunma kabiliyeti ve her birine korunabilmesi için bir çeşit silah vermiş.

Sivrisineğin savunma kabiliyetinden tut, tehlikeyi gördü mü kirpi nasıl dikenleri çıkardığına bak ve tavuklara saldıran tilkiden korunmak ve ev sahibinden  yardım istemek için çığlık atan tavuklara bakmayı unutma, ve gör ki, bütün mahlukata hayatlarını devam ettirebilmeleri için, ve düşmanlarına karşı gelebilmek için bir silah ve savunma kabiliyeti Allah tarafından onlara ihsan edilmiş. Ormanların kralı olan aslan canavarları parçalayabiliyor, ama anne olunca? Allah tarafından onun kalbine konulan o şefkat duygusunun hakimiyeti ile, bulduğu eti  kendi yemez yavrusuna yedirir. (İnsanlardan gayri meşru yollarla anne olup sonra derdinden kurtulmak için yavrusunu çöplere atanların kulakları çınlasın). Evet Mahlukata verilen bu savunma cihazları, ve bu şefkati kim verdi bilmeseler de, biz insanlar onları seyrederken, onlarda Allahın azametini görmeyelim mi? Ya Rab ne kadar büyüksün diyerek, Bütün mahlukat namına Allah’ımıza Şükranlarımızı takdim etmeyelim mi?

Kâinatta ne tarafa baksak insanın eli karışmadığı her şeyi Allah mükemmel yaptığını görmeyelim mi? Ama bir işe insan karıştı mı karıştırır, o başka. Tozları temizlemek için Allah tarafından bir rüzgar bir yağmur ortalık tertemiz tertemiz olur. Ormanlarda geberen canavarların laşe pisliklerinden oraları kurtarmak için,  bazı canavarları temizlik memurları gibi onlara saldırtıp hem ormanı temizlettiriyor, hem de leşleri, onlara rızk yaparak  ormanı ter temiz yapan Başkası değil yine  Allah Azimüşşandır. Deniz hayvanlarından olan Kobra balığı öteki balıkları yiyor yiyor dişlerini temizletmek için deniz kenarına çıkıyor, Ağzını açıp kafasını bir yere dayıyor, kuşlar gelip gagaları ile hem kobra efendinin dişlerini temizlemiş oluyorlar hem de kendilerine rızık temin etmiş oluyorlar.

Tavşan yavrulayacağı zaman sağdan soldan çabucak ot toplayıp altına koyar ve doğacak yavrular rahatsız olmamaları için ayakları ile göğsünden tüylerini yolar,  yere serer sonra onun üzere yavrular. Acaba bu hayvancığa  bu davranışı kim öğretti? Bunu ona ilhamla ona Allah öğrettiğini tavşan bilmez se biz demi düşünüp bilmeyelim? Allahın insana ihsan ettiği akılla, ve daha önce deneye deneye tamamlamak için hazır vaziyete getirenlerin yardımı ile, tamamlamaya hazır vaziyete gelen   çok teknik ve elektronik aletler yaparken gururundan yerlere sığmayan bu insan, uçak yapabiliyor ama, gelsin sivrisineği yapsın bakalım? O küçücük sinek insandaki damarı bulur hortumunu sokar gıdasını alır ve eğitilmiş asker gibi, savunmasını becerir kaçar gider. Buna bu marifeti kim öğretti düşünmeyen insan nasıl insan olabilir. Gururundan yanından geçilmeyen bu insan!

O güzel sesle öten bülbülü insan yapsın bakalım? Yapamaz. Kumru kuşuna yavrusunu ağzından beslemesini  kim öğretti? Tavuk çok korkak mahluk iken, ana olduğu zaman yavrusu olan civcivi kurtarmak için ite aslana saldırma cesaretini ona kim verdi? O kadar uzaklarda olan işine yarayan çiçeğin yerini bal arısına kim bildiriyor kim gösteriyor? Bir tarafta zehir taşıdığı halde balla karıştırmamayı ve altı gen olan o yuvayı yapma eğitimini ona kim Verdi? Kıt’alar arası füze yapan bu keşşaflar, insani mahv eden bu kanser mikrobunu niye keşf edemeyip, Doktorlar ona karşı mağlup düşüyorlar? Çünkü onlar mucizedir.

Bu saydıklarım insani aciz bırakıp, o zavallıya aczini gösteren şeylerdir. Tabii ki akıllı insan için bu böyledir. Dalalete düşenler bunun tam tersine, onlar kendilerini rahatlatmak için, Hemen, en Büyük Sanatkâr olan Allahın san’atını, kör, sağır, abdal  tabiata isnad edıp Tabiat yaptı deyip geçerler. Ey insan bunları ve bunlar gibi nice mu’cize vâri san’atı İlahiyeyi hayranlıkla seyrederek düşün ki,  O Yüce Ustanın karşısında başını secdeye koyma şerefine nail olasın ve böylece en yükseklerin yükseğine yükselesin. Ey insan! Çalış, oku, öğren, dinle, bil ve böylece insan olduğun bilinsin. Yoksa iki ayaklı iken dört ayaklı sınıfına girersin.

Canlı cansız, bütün mahlukat lisani halleri ile Allaha hamd ve tespih ederken, sana ihsan edilen bu akıl nimeti ile fayda ile zararı tartarak, nefsine galip gelmek için aklını kullanmağa kendini zorla? İsyancılar sınıfına katılanlar çok büyük kayba uğrayacaklarını idrak edip onlardan uzak durduğun için sen kardeşimi çok takdir ve tebrik ediyorum? Bu halinle, hem cennet gibi sonsuz bir mutluluğu kazanırsın İnşâallah.  Hem de Allah korusun Cehennem gibi müthiş ateşte yanmaktan kurtulmaya çalıştığın için, tebrikler sana. İşte o pişmanlık gününde ki pişmanlığın faydası olmayacağını bildiğin için Ebrar yolunu tuttun ne mutlu sana, Allah büyüktür, ufak tefek günahımız olsa bile Onların bağışlamasını ümit ediyoruz . Büyük Allahın bol rahmetine sizleri havale ediyorum.   

Size Dua eder duanızı beklerim. Paylaşan: Abdülkadir Haktanır

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: