Karınca Cumhuriyetinde Yaşamak

Batı dillerinde Cumhuriyetin bir anlamı da bir milletin kendi kendini yönetmesidir. Bu yönetim şekli yalnızca tek tabanlı değildir, sosyalist, demokratik, laik veya dindar temelli de olabilir. Geçmişte İslam dünyasındaki dört halife dönemi, Rusya, İran ve Libya devletler bunlara örnek olarak verilebilir.

Dört halife döneminde seçimle iş başına gelen halifeler, hem halife hem de cumhurbaşkanı olarak gerçek adaleti ve şer’i hürriyeti taşıyan dindar cumhuriyetin örneğini vermişlerdir.

*Hulefâ-i Râşidîn; hem halife, hem reisicumhur idiler. Sıddîk-ı Ekber (r.a.) Aşere-i Mübeşşereye ve Sahabe-i Kirama elbette reisicumhur hükmünde idi. Fakat mânâsız isim ve resim değil, belki hakikat-i adaleti ve hürriyet-i şer’iyeyi taşıyan mana-yı dindar cumhuriyetin reisleri idiler.(ŞUALAR, 14.Şua)

Hayvanlar dünyasında da tek başına yaşayanlar, sürü halinde yaşayanlar olduğu gibi cumhuriyetçi bir yaşam sürenler vardır, mesela arılar ve karıncalar böyle bir sistem içinde yaşarlar.

*Orada benden sordular ki: “Cumhuriyet hakkında fikrin nedir?”

Ben de dedim: Yaşlı mahkeme reisinden başka daha siz dünyaya gelmeden ben dindar bir cumhuriyetçi olduğumu elinizdeki Tarihçe-i Hayat’ım ispat eder. Hulasası şudur ki: O zaman şimdiki gibi, hali bir türbe kubbesinde inzivada idim. Bana çorba geliyordu. Ben de tanelerini karıncalara veriyordum. Ekmeğimi onun suyu ile yerdim. Benden sordular, ben dedim: Bu  karınca  ve arı milletleri cumhuriyetçidirler. Cumhuriyetperverliklerine hürmeten, taneleri karıncalara veriyorum. (T.HAYAT)

Karınca bir böcek türüdür. Dünyada en fazla bulunan ve en çalışkan canlı türlerinden biridir. Günümüzde yaklaşık olarak 12 bin karınca türü tespit edilmiştir.  Karıncalar insanlara oranla yaklaşık 20 milyon kat daha fazladır. Evet karıncalar o kadar çoktur ama bir tanesi bile dünya gibi cansız varlığa değişilmez, çünkü o küçüktür ama canlıdır ve şuurludur.

* Hayat sebebiyle karınca küreden büyük olur

Ger mîzanü’l-vücudla karıncayı tartarsan, onda çıkan kâinat küremize sıkışmaz.

Bence küre hayvandır. Başkaların zannınca meyyit olan küreyi ger getirip koyarsan,

Karıncanın karşısına, o zîşuur başının nısfı bile olamaz.(LEMAAT)

Yaşayış tarzları ise çok ilginçtir. Birbirleriyle dayanışma içinde olan karıncalar, örgütlenerek topluluklar halinde yaşamaktadırlar.  Karıncalar sosyal varlıklardır. Karıncalar arasında rekabet diye bir şey yoktur. Herkes uzmanlaştığı işi en iyi şekilde yerine getirir. Karıncalarda ben duygusundan önce biz duygusu vardır. Karıncaların hayatına bakıldığında onlar sanki bir emir almışlar ve onu yerine getiriyorlar gibidir. Herkes kendi görevini yapar.

* Karıncayı emirsiz, arıyı ya’subsuz bırakmayan Kudret-i Ezeliye;(H.ŞAMİYE)

* karınca o memuriyet cihetiyle Firavunun sarayını harap ediyor.(A.MUSA)

*masnuatın bütün kabileleri mikroptan, karıncadan tâ gergedana, tâ kartallara, tâ seyyârâta kadar Sultan-ı Ezelinin gayet vazifeperver memurları olduğu bilinmesi (ŞUALAR, 2.Şua)

*…karıncalar gibi, cenazeleri toplayan sıhhiye memurları (LEMALAR, 30.Lema)

Kraliçe karıncaların tek görevi soyu devam ettirmektedir.  Birden fazla kraliçe aynı kast da bulunabilmektedir. Bu kraliçelerin asıl görevi üremeyi sağlamak ve kast içindeki karıncaların sayısını arttırmaktır.

Erkek karıncalar, kraliçe karıncaların üremesi için dölleme görevini yerine getirirler. Ancak neredeyse tamamı da kraliçeleri dölledikten sonra ölmektedir.

Asker karıncalar, koruma ve avlanma görevi yaparlar.

İşçi karıncalar, hepsi dişidir. Temizlik, besin arama ve yuva inşa etmeyle görevlidirler. 

İşçi karıncalar sosyal varlıklardır, buldukları bütün yiyecekleri alıp yuvalarına götürürken çok hırslıdırlar, yetecek miktarın çok üstünde yiyecek toplarlar. Halbuki arılar kanaatkârdır bu yüzden sanki başlar üstünde uçarken karıncalar bazen ayaklar altında kalır ve ezilirler.

*Hattâ, hayat-ı içtimaiyeye sahip olan mübarek karınca dahi, güya hırs vasıtasıyla ayaklar altında kalmış, ezilir. Çünkü, kanaat etmeyip, senede birkaç tane buğday kâfi gelirken, elinden gelse binler taneyi toplar. Güya mübarek arı, kanaatinden dolayı başlar üstünde uçar. Kanaat ettiğinden, balı insanlara emr-i İlâhî ile ihsan eder, yedirir. (MEKTUBAT, 28.Mektup)

Karınca gibi sanatlı ve çalışkan bir hayvanı bilerek çiğnemek de dinimizce yasaktır, hayvanları gereksiz yere öldürmek de. Bu nedenle bizler, dilimizde kullanılan “karıncaezmez” sözüne uygun bir yaşam sürmeliyiz.

*Acaba bir şeriat, “Karıncaya bilerek ayak basmayınız”dese, tazibinden menetse, nasıl benî adem’in hukûkunu ihmal eder? (BEYANAT VE TENVİRLER)

Dr. Selçuk Eskiçubuk

www.NurNet.Org

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: