Kaybettiren Kazançlar

Toto, loto, at yarışı, kumarın her çeşidi… Adını sanını bilmediğimiz daha neler… Ve millî Piyango! Haram, huzursuz eden ve kaybettiren kazançlar.

Gelir dağılımındaki adaletsizlik, gelecek umutlarındaki karamsarlık ve manevi tahribat, şans oyunları ve kumarda patlama yaşanmasına sebep oluyor. Halka umut satıyorlar…

Yeni yıla kavuşmak insanlar için bir ‘muhasebe’ vesilesi olması gerekirken, tam aksine, çılgınlıklara, içki tüketimine, fuhşa,  hayat boyu üzüntü verecek haram anlık zevklere, yuva yıkan, maddî kayıplara neden olan kumara, çılgınca israfa ve piyangonun teşvik edilmesine vesile kılınıyor. Günler, hatta aylar kala yılbaşındaki büyük piyango kumarının tanıtım ve reklamları yapılıyor.

Her yılbaşı yaklaştığında, özellikle İstanbul’un belli piyango bayilerinin önünde uzayan kuyruklar çarpar gözüme. Sanki hayatlarının çok önemli olaylarından biriymiş gibi bilet almak için büfe önüne gelen insanlar soğuğa rağmen kuyruğa girerek, “Ne olur ne olmaz, belki piyango bana çıkar!” umuduyla paralarını yatırırlar, sonu hayal kırıklıklarıyla biteceği belli olan lüzumsuz bir hayale. Devletin vatandaşını kendi eliyle kumara alıştırması, umut satması, hatta çok komik bir şekilde piyangoyu, yani kumarı “milli”leştirmesi başlı başına irdelenmesi gereken konular arasındadır.

İnsanın yapısında galiba şans oyunlarına karşı bir zaaf var. Veya şans oyunlarından ziyade, özellikle günümüzde bedava yaşamaya, bir şeyleri çaba sarf etmeden hazır elde etmeye dönük müthiş bir istek var. Zaman zaman “şu şirket bedava cep telefonu dağıtıyormuş, diğeri dizüstü bilgisayar verecekmiş, bu “mail”i 20-30 kişiye gönderirsen sen de kazanırsın” gibi “spam e-mail”ler gelir mail adresime. Hiç ummadığınız insanlar bile bu aldatmacaya kanarak, bedava bir şeyler elde etme uğruna 20-30 kişiye gönderirler bu mailleri. Tamam, “Bedava sirke baldan tatlıdır” denir, ama insanın kendi emeğiyle kazanıp elde ettiği şeyler çok daha zevk vermez mi insana? İnsan çaba sarf etmeden, hak etmeden bir şeyler elde etmeye neden bu kadar heveslidir acaba?

Şeytan, insanın nefsi dünyayı bir piyango arenasına döndürerek insanın işini ve aşını zehirlemiş, insanların  feleğini şaşırtmıştır. Haram zenginliğin getirdiği şeytanî refahla sarhoş olmuş bir azınlık, şeytan pisliklerinin perişan ettiği büyük kitlelerin sefalet ve gözyaşları üstüne saltanat kurmuş bulunuyorlar. Bu büyük kitleler piyangoya ümit bağlayanlardır.

Bu büyük kitlenin içindeki, bazı insanlarda da, “şeytanın sağdan yaklaşması” misali, değişik fikirler sadır oluyor. “Bana piyangodan para çıkarsa o parayla cami yaptıracağım, hayır için kullanacağım” gibi yersiz ve boş fikirlerle şeytan insanlara sağdan da yaklaşabiliyor. Haram parayla, hayırlı bir işe nasıl hizmet edilebilir? Günah işleyerek nasıl Allah’a yaklaşabilinir? Hem unutmamak gerekir ki, def-i şer celb-i hayra racihtir. Yani günahtan kaçmak, sevap kazanmaktan önce gelir. Dolayısıyla şeytanın bu tür kandırmacalarına da aldanmamak gerekir.

Bir şeyleri çaba sarf etmeden, bedava elde etmekten tutun, piyangodan milyonlar kazanmayı istemeye kadar geniş bir yelpazede cereyan eden bu hadiselerin arka planında kanaat hazinesine sahip olamamak var. Kazancından daha az harcayabilen bir insan zaten zengindir. Elindekiyle yetinemeyen, tatmin olamayan, kanaat hazinesine sahip olamayan kişiler hayallerini bedavadan gelecek şeylere bağlıyorlar. Sanki hayat bir film platosu, kendileri de sihirli değneğin kendilerine değmesini bekleyen başrol oyuncuları. Oysa ne hayat bir film platosudur, ne de masallardaki gibi sihirli değnekler vardır. Gerçek, Kur’ân’da bildirildiği gibidir:

“İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır.” (Necm Suresi: 35.)

Din İşleri Yüksek Kurulu, “Piyangonun, toto, loto, iddia vb. şans oyunları oynamanın hükmü nedir?” başlıklı fetva yayınladı.

Diyanet’in Milli Piyango fetvasında “Şans faktörüne dayalı olan piyango, toto, loto, iddia, müşterek bahis, ganyan gibi tertip ve oyunlar da kumardır ve haramdır” denildi.

Fetvada, bu yollarla kazanılan paralarla yapılan hayır işlerinin de geçersiz sayılacağı belirtildi.

İşte o fetva:

“Taraflardan birisinin kazanıp diğerinin kaybetmesi esasına dayalı bütün şans oyunları kumar kapsamında değerlendirilip haram kılınmıştır. Zira bir taraf kaybederken, diğer taraf da hak etmeden kazanmaktadır. Buna göre şans faktörüne dayalı olan piyango, toto, loto, iddia, müşterek bahis, ganyan gibi tertip ve oyunlar da kumardır ve haramdır. Bu tür kumarların, geniş kitlelerin iştirak etmesi sebebi ile zararı daha da yaygın olmaktadır.

Bu tür oyunların hasılatından bazı kuruluş ve hayır kurumlarının yararlanması, onları meşru hale getirmez ve haramlık hükmünü değiştirmez. Bu yollardan birisiyle elde edilen kazançlar, sevap beklenmeyerek yoksullara veya hayır kurumlarına verilmelidir. Zira Hz. Peygamber bu tür haram kazançların harcanmasının ve güya sadaka olarak verilmesinin mümkün olmayacağını haber vermiştir.”( http://www.internethaber.com/milli-piyango-haram-mi-diyanet-fetvayi-verdi-1497129h.htm  23/12/2015 14:16)

İslam’da, meşru ve tabii kazanç yolu emektir, üretimdir,  alın teridir. Sevgili Peygamberimiz(sav) emeğin kutsallığına işaret eden veciz bir sözünde şöyle buyurmaktadır: “Hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir şey yemiş değildir.” (Buhari, Bûyû, 15)

Bediüzzaman’ın Sözler adlı eserinde söylediği gibi, milyonlar piyango biletlerini bize kazandıracak hakikatlere göre hayatımızı tanzim etsek ve hayatı bedavaya yaşamak gibi bir anlayıştan uzaklaşıp, çalışıp hak ederek, kazandığımızla yetinsek, çok daha mantıklı hareket etmiş oluruz.

Bir insanın ölme ihtimali, kendisine piyango ikramiyesinin çıkma ihtimalinden kat be kat daha yüksektir. Dolayısıyla esas olarak kabirden sonraki manevi piyango için çalışmak gereklidir. Bir ikramiye kazanmak isteniyorsa, bunu da kabirden ötesi için verilen manevi piyangodan beklemelidir. Zaten bu dünyevi piyangoları kazananların hangisi mesut olabilmiştir, kim o haram paralardan hayır görmüştür ki? Piyango kazananların gazetelerin birinci sayfalarında çıkan parlak haberleri, bir müddet sonra kötü akıbetleri bildiren haberlerin yer aldığı 3. sayfalardaki haberlerle yer değiştirmiyor mu?

Asıl güzel akıbet için takva esaslarına sarılmak gerekir. Zira Kur’ân’da geçtiği gibi, “Güzel akıbet takva sahiplerinindir. (Taha Suresi: 132.)”

Amerikalıların her yıl lotaryalara ödedikleri paranın 50 milyar dolara yaklaştığını gazetelerden öğreniyoruz. Bu rakam pek çok Afrika ülkesinin millî gelir toplamından fazladır.

Oysa daha ilginç olanı, lotaryalardan yüklü miktarda ikramiye kazananların hikâyesi. Yaşananlar  pek iç açıcı değil. Son beş yıl içinde lotarya milyonerlerinden ikisi kurşunlanarak öldürüldü. Biri uyuşturucudan, bir diğeri aşırı alkolden hayata göz yumdular. Üç milyoner ölüme teşebbüsten tutuklandı, 20 kadar piyango zengini eşlerini boşadı, biri çeşitli kez soyguncuların kurbanı oldu. Birini polis öldürdü…

Milli Piyango İdaresi 2016 yılbaşı özel çekilişinde büyük  ikramiyeyi 55 milyon lira (trilyon) olarak belirledi. 1 Ocak 2016 ya bazı kişiler milyoner olarak uyanacak. Bu milyonerlerin akıbeti, daha önce milyoner olanların akıbetiyle aynı olacak.  Çünkü bu güne kadar piyango çekilişi neticesinde haram parayı kazanan kişilerin sonu hep felaket oldu. Piyango, haram ve kaybettiren kazançtır. İnsanlar başta aileleri olmak üzere, her şeylerini kaybetmektedirler.  İsterseniz internette bir araştırma yapın, piyango kazananların akıbetlerini, acınacak hallerini görün. Bu insanların başına gelenleri yazmaya başlarsak ciltler dolusu kitaplar olur.

Gazeteci Fahri Sarrafoğlu ve Miraç Aköz, Bilim Sanat Felsefe Akademisi’nde 2006 yılında “Şans Oyunlarının Kaybettirdikleri” isimli bir sergi açıyordu. Serginin özelliği, Türkiye ve dünyada şans oyunlarından büyük ikramiye kazandıktan sonra ellerindeki her şeyi kaybeden insanların hikâyelerine yer vermesi. Bu hikayelerde ise şans oyunlarıyla köşeyi dönenlerin yaptığı ilk iş olarak eşlerini boşayarak aile bütünlüğünü bozmaları öne çıkıyor. Ve  daha ne dramlar… Yıkılan yuvalar, perişan olan çocuklar… Haydan gelen huya gider. Haramın binası olmaz…dedirten hikayeler…

Bugüne kadar hangi piyango talihlisi kazandığından hayır gördü? Kolay kazançlar, bereketsiz paralar, yıkılmış ümitler gözler önüne serilir. Kaç kişinin süründüğü, kaç ailenin mahvolduğu, kaç şanslı zannedilen vatandaşın akıl hastanesine düştüğü veya intihar ettiği ciddi bir araştırma konusudur.

Toto, loto, Millî Piyango, kumarın her çeşidi… Üretmeden kazanma yolları…

Alın teri dökmeden kazanmayı şans haline getiren bir toplumun yolsuzluktan, hırsızlıktan, rüşvetten ve kapkaçtan şikayet etme hakkı yoktur.

Çözüm: İnsanları üretime teşvik ediniz. Alın teri dökerek kazanınız. Şans kapılarını kapatınız. Üretim kapılarını açınız.

Üreten ülkeler kalkınır, şans hayalleri peşinde koşanlar, alın teri dökmeden kazananlar değil.

Kainatın Efendisi Peygamberimiz (sav): “İki günü birbirine eşit olan hüsrandadır.” Diyerek İslam’ın kişinin ve toplumların kalkınmasının, refahının, huzurunun; çalışmaya, emeğe, üretime bağlı olduğunu ortaya koymuştur.

Ağılda oğlak doğunca, derede otu biter. Kaşgarlı Mahmud

“Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah’a ait olmasın. Her birinin (dünyada) duracakları yeri de, (öldükten sonra) emaneten konulacakları yeri de O bilir. Bunların hepsi açık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da yazılı)dır. ” (Hud suresi 6. ayet)

Mehmet Abidin Kartal

www.NurNet.org