Kelepçelerin Çözülmesi

Ağır ağır pişiriyordu felek olayların içinde

Bundan daha kötü şartlar gelecekti istikbalde

 

Genç yaşta atılır siyasi hayata Mardin’de

İkinci olmuştur sürgün, giderken Bitlis’e

 

Ayakları, atın karnından bağlı birbirine

Ellerine ise, sıkıca vurulmuştu kelepçe

 

At üzerinde dimdik durur heybetle

Zerre kadar panik, korku yok kalbinde

 

Ağır şartlar altında yola devam ederken

Gölgeler küçülmüş, güneş tam tepede iken

 

Bölgeye öğle namazı vakti girer

Kelepçeyi askerden çözmesini ister

 

İsteği jandarmalar getirmez yerine

Demir kelepçeleri açarak atar önlerine

 

Askerler şaşkın, kalır hayrette

Açıkça olunca inanırlar keramete

 

Hadise anında her tarafa yayılır

“Kelepçeleri nasıl çözdün” diye sorulur

 

“Der, “olsa olsa namazın kerametidir”

Katiyen, almaz üzerine çok mütevazıdır

 

Bir gün rüyasında görür Mehmet Küfrevi’yi

Şeyh der, gideceğim ziyaret et acele beni

 

Mübarek şeyhi görmeye hemen gider

Şeyhin uçup gittiğini görür, hayret eder

 

Uyanır, saat gecenin geç vaktidir

Hz. Şeyhi ziyaret etmek sabah ilk işidir

 

Vefat etmiştir Hz. Şeyh gece saat yedide(*)

“El hükmü lillah” der bulunur taziyede

 

Bekir Özcan

www.NurNet.org

(*) Ezani saate göre

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: