Kendisi İle Eşdeğerde Olmayan İnsan

          Bu eşrefi mahlukun cennetlik olması için insanın yardımına ne kadar koşsak azdır. Düşünün Hadisi Şerifte: “Tek bir insanın imanını kurtarabilmek sahralar dolusu kırmızı koyundan daha hayırlıdır.” buyruluyor. Bu bize gösteriyor ki, Bu insan yalnız kendi menfaatini düşünmeyecek, hemcinsinden olan diğer insanlara da faydalı olmaya çalışacak. Unutmamalı ki bir Müslüman için, başka bir insana iyilik yapma kadar faydalı bir iş yoktur.

         Tabii ki: Meleklerin üstüne çıkabilmek imkȃnı elinde olan bu mahluka, vazifesine karşı lakayt kalıp kendini cehennem ateşinde yaktırmak kadar acı bir şey olur mu?

         Ey insan, dikkat et! Eline verilen o irade neticesinde: Eşrefi mahluk olmak imkanı elinde iken, hayvan değil, vahşi hayvanın altın derecesine bile düşebilirsin.

         Unutma ki seni cehenneme bir parça odun yapmak için üç düşman gece gün seninle uğraşıyorlar. Hiç durmadan seni vahşi hayvanın altına düşürmeye çalışıyorlar. O üç   durmadan, ikisi görünmüyor, birisi görünür fakat kendini gizler. Fakat o ötekiler gibi sessiz değil devamlı senin ile konuşur fakat ben senin düşmanınım demeden seni kandırarak sana düşmanlık yapar.

         Bir rivayete göre “Bu senin gibi iki ayaklı insan olan düşman üteki konuşmayan 70 adet bir ayaklı şeytandan daha tesirlidir”. Yani senin düşmanın olduğu halde kendini sana dost kabul ettirmeye çalışır. Yani senin gibi insanlardır. Sana haydi birer kadeh (içki bardağı) içki çekelim, haydi bu sinirlenmekten kurtulmak için birer az esrar yalayalım, haydi yak bu sigarayı. Ona Namaz kılalım, dediğin zaman: Bıraksana onu! O yaşlıların işidir. Yaşlandığımız zaman biz de kılarız. Kardeşim biz  gençiz keyfimize bakacağız. Evet konuşan senin düşmanın bu gibi safsatalarla karşına çıkar ve konuştuğu için ana düşmanlardandır. Bu gibi düşmanlara ancak imanı sağlam olan gençler kurtulabilir ve lazım olan cevabı ona verebilir. Bu sebepten Kur’ani Kerimde “O gün (hesap verme gününde) arkadaşlar biri diğerine düşman kesilirler.” Ancak takva sahipleri hariç. Bunda anlıyoruz ki, ne mutlu onlara ki arkadaşları takva sahipleri olur.

         İkinci düşman. Bir ayaklı şeytan olan “Şeytan aleyhil-lȃne dir. Onun evham ve vesveseleri insanın vücudunda kanın deveranından daha fazladır. Onu görmediğimiz için onu inkar etsek, onun zararlarının en büyüğüne duçar olmuş oluruz.

         Üçüncü düşman olan nefis, dem ve damarlarımızda var olan ve bizi cehennemlik yapmak için hiç durmadan bize sevapları bıraktırıp, günah yaptırmaya gece gün çalışıp dururlar.

         Evet kardeşlerim! Bu insan, meleklerden de üstün olabilmesinin sebebi, bu saydığım düşmanlara karşı mücadele verme gayreti içinde olmasını devamlı bilmesidir. Çünkü savaşı kaybetmek veya kazanmak savaştan sonra belli olur. Bu sebepten, meleklerin günahı olmadığı gibi sevapları de yoktur. Allah onları yarattığı şekilde hayatlarını devam ederler.

         Halbuki bu insan saydığım düşmanlarla savaşırsa “Ala-i illyyin” olan cennetin en üst tabakasına çıkabilir. Bu insan, eğer savaşa girmeyip o üç düşmanların emirlerine uyarsa, cennete girmek şöyle dursun; vahşi hayvanın altına düşüp, cehennemin en alt tabakasını yuvarlanmış olur.

         Evet kardeşler. Biz insanları madem ki Allah yarattıkların zirvesine çıkarmış, akı karadan fark etmek için bizlere duygularımızın en şereflisi olan akıl vermiş. Madem ki aptal değiliz kafamız çalışıyor. Şimdi size soruyorum? Kesin olmasa bile yolculuğumuza çıkarken ileride tehlike ile karşılaşacağımızı biri bize haber verse; o yolda yürüsek korkulu ile yolculuğumuz geçer mi, yoksa rahat mı geçeriz sizden soruyorum? Madem ki aklımız gereğince kesin olmayan bir korku bizi rahat bırakmaz. Allahın kanunlarına itaat edene cennet var. İsyan edenlere cehennem ateşinde yanmak gibi asla şüphe olmayan kesin bir haber var.

         Şimdi sizden soruyorum, aklı başında olan insan bu tehlikeyi ne akılla nazara alabilir? Bir insana yüz lira hediye versen ne kadar sevinir bunu bilirsin. Şimdi, soruyorum? Sonsuz bir hayatta. Cenneti kazanma ve cehennem gibi bir azaptan kurtulmak karı. Bu yalan dünyada milyon lira değil trinlyon lira karlar hiç hükmündedir. Halbu ki Sözünden dönme ihtimali olmayan Allah vereceğini ikrar ediyor. Dediğim gibi Kendisinden şüphe edilmeye biri bu sözü vermiş. Buna ne kadar sevinmeliyiz değil mi? Sevinme derecemiz tarif edemezsiniz. Bu gerçek ortadayken. Sıdkında zerre kadar şüphe olmayan Hazreti Peygamberimiz a.s.m. Allahın kelamı Kur’an ile bizlere, cehennem gibi korkulu ve cennet gibi insana mutluluk veren bir habare bizler kulak asmayıp onun zıddına iş ve harekette bulunursak halımız ne olur siz söyleyin.

         Kardeşler madem ki biz dört kişinin omzunda taşınan o tabuta daha binmedik. O zaman, bizim için tevbe kapısın kapanmadı. Bir an önce, yaptıklarımıza pişman olarak, bir daha yapmayacağımızı Allaha söz verelim ve namaz gibi Allaha karşı borçlarımızı ödemeye gayret ederek o akıl almaz kȃrları elden kaçırmayalım İnşaallah…   

Paylaşan: Abdülkadir Haktanır