Kiminle nasıl evleneyim?

İslâm’a göre nikâh ve aile müessesesi; nesil yetiştirmek, evlât terbiyesi, neslin muhafazası ve insanlık haysiyetinin korunması bakımından son derece lüzumlu ve vazgeçilmez bir değerdir. Evliliğe niyet etmek, sonsuz bir beraberlik için atılan ilk adımdır. Sonsuz diyoruz çünkü dinimizde kişininin eşi ile beraberliği ahrette de, cennette de devam edecek.

Dinimiz evlenmeyi esas almıştır, evlilik İslâm nazarında bir ibadet kabul edilir. Peygamberimiz(sav)in ve din büyüklerinin tavsiyeleri hep bu yönde olmuştur. “Evlenin, çoğalın! Çünkü ben (kıyâmet gününde) diğer ümmetlere karşı sizin (çokluğunuzla) iftihar edeceğim” “Ey gençler! Sizden evlenmeye güç yetirenler evlensin.” Hadisi şerifleri bunlardan sadece bir kaçıdır.

Bediüzzaman “Bekârlık, bikârların kârıdır.” demiştir. Kim ki evlenip yuva kurmuşsa daha huzurlu, daha verimli, bir hayatı olmuştur. Bütün mezhep imamları evlenmek niyetinde olan kimsenin talip olduğu kadına, kadının da erkeğe bakmasının caiz olduğu hükmüne varmışlardır. Ancak, bu görüşme esnasında, kadının yanında mahremlerinin birisinin bulunması şartı aranmaktadır.

Peygamberimiz(sav)evlenmek isteyen gençlere “Git, o kadına bak. Çünkü bakman, evlendiğinizde aranızda ülfet [uyuşma, geçim] ve sevginin devam etmesi için daha uygundur.”buyurarak çiftlerin evlenmeden önce birbirlerini görmelerini tavsiye etmiştir. Günümüzde görücü usulü evlilik gerek filmler aracılığı ile gerek medya ve sosyal paylaşım yollarıyla itibar kaybına uğratılmaya çalışılmaktadır. Görücü usulünde dikkat edilmesi gereken hususlardan biride, mübalağacı bazı insanların erkeği veya kızı aşırı derece övmesi, onlarda bulunmayan vasıfları varmış gibi anlatmasıdır. Bu çok mahzurludur.

Bezen tam tanımadan aileyi devreye sokuyorlar buna görücülük denmez. “Ne iş olsa yaparım abi.” diyen birinin, iyi ve uygun bir iş bulması çok zordur. Oysa kişi ne istediğini belirlese, aradığını bilmenin rahatlığı ile çok daha kolay iş bulabilir. Evlilik için de böyledir. Nasıl biriyle evleneceğine karar vermek, işin yarısını halletmek demektir. 
İkili ilişkilerde, aile hayatında sizin için önemli olan nedir? Huzur mu, paylaşım mı, destek mi, heyecan mı, ya da güven mi? Bunların adını doğru koymanız gerekir.

Adam arkadaşına sormuş:
—Evlenmiyor musun?
—Şartlarımı tutarsa olur.
—Ne istiyorsun ki?
—Güzel olsun, akıllı olsun, dindar olsun, zengin olsun, kültürlü olsun, şefkatli olsun, ciddi olsun, itaatli olsun, bir de esprili olsun.
—Arkadaşı ona, birden fazla evlilik yasak, demiş.

“Evlilikte mutluluğun şartları nelerdir?” sorusuna her iki cinsin en çok verdiği cevap ‘inanç ve ideal birliği’ “Şimdilik istediğim gibi değil, ama ileride düzelir.” diye de kendinizi kandırmayın. Son zamanlarda çok kullanılan ve kullanıldığı yerden dolayı itici hale gelen kelime “aşkıım”. Sokakta mısın yatak odasında mısın, bu kelime saygıyı bitirir, mahremiyeti ortadan kaldırır başkalarının yanında insan eşine aşkım diye hitab eder mi hiç. İstanbul Bey efendisi diyoruz,efendi ol, hanımefendi ol, eşine Ahmet bey de Ayşe hanım de, sokak ortasında aşkım dersen yatak odasında ne diyeceksin.

Yeni namaz kılmayı öğrenen adam teşehhütte fatihayı okuyunca bunu duyan yanındaki adam dayanamamış ”ha şimdi kıyamda ne okuyacaksın bakalım” demiş. Edep illa edep. Sonsuz bir beraberlikte saygı kaybedilirse bir saat ileri gidilemez.  Bilinmelidir ki aşk başka sevgi başkadır. Sevgi, karşısındakine ihtiyacını hissetmek, onunla beraber olmaktan mutluluk duymak, onun eksiklerini de hoş görmektir. Aşk ise, ona muhtaç olmak, onsuz olamamak, eksiklerini ise görmemektir.

Yemeğin tadı dille tadılır çok güzel kokmasına aldanmamak gerekir. Kalp, ruh ve akıl. Doğru karar vermede hepsini mecz etmeliyiz. Aşk küllenmeye başladığında, önceleri görülmeyen yanlışlar göze batmaya başlar. Çılgınca âşık olanlar genellikle âşıklarına acı çektirir. Âşık olan insanların birbiriyle evlenmemeleri daha doğru çünkü aşk bitiyor.
Aklı başında hiç kimse, olduğundan büyük görülmek, hak ettiğinden fazla ilgi ve sevgi görmekten mutlu olmaz.

Büyük beklentiler büyük hayal kırıklıklarını hazırlar. Siz siz olun, eğer karşınızdaki size olduğunuzdan daha fazla kıymet veriyorsa, sizi olduğunuzdan mükemmel görüyorsa, size sırılsıklam âşıksa, uzaklaşın ondan. Dozunda seven, hatalarınızı da gören, ama iyi yönlerinizin hatırına onları affeden, sizden abartılı şeyler beklemeyen, zorlamayan, destekleyen bir sevgi çok daha güzeldir.

Eğer bekârken de mutlu, kendi içinde uyumlu bir insansanız, evlenince daha da mutlu olursunuz muhtemelen. Yok, eğer bekârlığınız sıkıntılı, problemli, huzursuz geçiyorsa evlenince mutlu olma hülyası kurmanız gerçekçi olmaz. Unutmayın, iyi bir evlilik kötü bir hayatı düzeltmez, ancak düzelmiş bir hayatta iyi bir evlilik yapılır. Nikâhta sadece keramet vardır, mucize değil. O yüzden, önce siz tek başına da mutlu olmayı öğrenin, sonra evlenin.

Onunla konuştuğunuzda zihniniz açılıyor, 1+1=3 ediyorsa, bu çok güzel. Eğer fazla olumlu bir katkı almıyor, ama meramınızı anlatıp onu da anlayabiliyorsanız 1+1=2 ediyor demektir ki, idare eder. Ama -ne kadar seviyorsanız sevin- onunla konuşurken kendinizi anlatamıyor, onun da ne demek istediğini kavramakta zorlanıyorsanız, yani 1+1, 2 bile etmiyorsa bu kişiden vaz geçin derim.

Aslına bakarsanız bir insanın, karşısındaki kişiyi tanıması o kadar da uzun bir zaman gerektirmez. Yapılan araştırmalar özellikle bayanların, karşılaştıkları kişiyi ilk üç dakika içinde değerlendirip kategorize edebildiğini göstermiştir. Dikkatli bir insan için yüz hatları, mimikler, ses tonu, konuşma biçimi, hatta kullanılan kelimeler bile kişiliğe dair önemli işaretler taşır. Ve özellikle hanımlar bu tip işaretleri çok iyi değerlendirirler.

Meselâ karşınızdaki kişiye “Hava bu gün ne güzel, değil mi?” diye sordunuz diyelim. Hepsi de ayrı bir kişilik yapısına işaret eden çeşit çeşit cevaplar alabilirsiniz:
— Gerçekten harika bir hava var, insanın içi coşkuyla doluyor. (Canlı, iyimser.)
— Böyle havaları çok mu seversin? (Karşısındakiyle ilgilenen.)
— Hı hı. (Kontrollü ve ketum.)
— Haklısın, çok güzel, değil mi? (Uyumlu, paylaşımcı.)
— Esas üç gün önce çok daha güzeldi. (Geçmişte yaşayan.)
— Yaa, bu güzel havada eve tıkıldık işte. (Şikâyetçi, karamsar.)

Bakın, bir tek cümleden ne kadar çok ipucu çıkartabiliyorsunuz. Yeter ki ona iyi bakın, dikkatli dinleyin ve ipuçlarını değerlendirin. Böylece yakışıklı prensi bulmak için yüzlerce kurbağayı öpmeniz gerekmez. Tarafsız yorum yapamayacağınız için mutlaka üçüncü bir gözle bakan tecrübeli kişilerin yorumlarını da alın. Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi sizin yerinize seçim yapacakların da saplantıları olmadığına çok dikkat etmelisiniz.

Bir yanda gençlerin kararlarına etki eden, onların hayatını yönetmeye çalışan, çocuğunu vesayete muhtaç bir aciz gibi görme yanlışına düşen aileler, diğer yanda ya boyun eğmiş, sorumluluğunu üstlenmekten korkan ve her işini başkasının aklıyla yapan gençler var, ya da bu baskıyı reddedip herkesi reddedip, tamamen kendi başına davranıp kimseye danışmayan isyankâr gençlerimiz var. Hiç biri tasvip edilir değil.

Evlilikte seçici kadındır aslında bir kızı yüz erkek ister kız kimi isterse onunla evlenir. “Anasına bak kızını al.” sözü boşuna söylenmemiştir. Aileyi incelerken kişinin anne-babasıyla ilişkilerine de çok dikkat etmek gerekir. Zira psikolojik bir gerçektir ki, kız çocuğunun babasıyla, erkeğin de annesiyle ilişkisi, evlendiğinde de sürdüreceği bir iletişim tarzının temelini atar. 

Babasıyla mesafeli büyümüş bir kız, eşiyle de mesafeli olacaktır muhtemelen. Annesinin şefkatli ev kadını kimliğini benimsemiş bir erkek, çalışan ya da sosyal yönü kuvvetli bir kadına tahammül etmesi zor. Eğer bir bunalım dönemi yaşıyorsanız, kesinlikle hayatınızı bağlayacak önemli bir karar vermeyin. Evdeki huzursuzluktan kurtulmak için ilk çıkan kısmete evet diyen kızlarımızın, çok yanlış seçimler yaptıkları ve daha büyük sıkıntılara düştükleri bilinen bir gerçektir.”Yağmurdan kaçan doluya tutulur” 

Evlenme yaşı pek geciktirilmemeli. Yaş fazla ilerlediğinde yaşama tarzı oturmuş oluyor, karşısındakine uyum sağlamak güçleşiyor. Aksi halde “Bunca yıllık huyumu değiştiremem ki!”diye serzenişleri sıkça duyabilirsiniz. Bu dünya cennet olmadığına göre ve birçok peygamber bile evliliğinde sorunlar yaşadığına göre, mükemmel, kusursuz bir uyum arzulamak fazla iyimserliktir.

Evlenmek için illa da karşınıza dört dörtlük birisinin, bir masal kahramanının çıkmasını beklemeyin. Beraber gezme konusuna gelince, sözlü veya nişanlı bile olsak nikâhlanmadıkça karşı cinsle bir yerde beraber kalamayız. Yanımızda mutlaka üçüncü bir şahsın bulunması gerekir. Bu noktadan nikâh düşen kişilerle kapalı bir yerde yalnız kalma ve el ele tutuşmak doğru değildir. Haramdır.

Batı kültürünün bize dayattığı flört, evlilik niyeti olmayan ilişkiler zarar verir, bilhassa kız daha fazla zarar görür. Genellikle erkek flörtü gönül eğlendirme olarak görür.
Cinsellik özel önemli bir duygudur, özel ve önemli kişiyle yaşanmalıdır, o da eş olmalı. Flört bunun karşılığı değildir bu belirsizliği kaldırmak için mutlaka nişan veya söz yapılmalıdır. Hem özgür hem evli olayım diyenler evlenmesin evlilik başka bir form o zaman kadında özgür olmak ister.

Gizli gündemi olan, yalan söyleyen kişiyle evlilik olmaz. Ailelerin onay verdiği biriyle evlenmek demek yaşam tarzlarının hemen hemen birbirine yakın olması anlamına geliyor ve arada herhangi bir konuda kesinlikle uçurum olmuyor.  Eşlerini kendileri seçen çiftlerin durumu bunun tersidir. Detaylara da önem verirler. Eşlerinden ve evlilikten her anlamda beklentileri daha yüksektir. En ideali, görücü usulü ile evlendirilecek gençlerin, kontrollü bir şekilde ön-görüşmelerini ve son kararı kendilerinin vermelerini sağlamaktır.

Türkiye İstatistik Kurumunun yayımladığı 2016 yılı Aile Yapısı Araştırma sonucuna göre, Evliliklerin yüzde 59.9’u görücü usulüyle gerçekleşti. Görücü evliliğinin en avantajlı yanı sizi ve karşı tarafı tanıyanların kişileri ön elemeden geçirerek uygun görmesi. Ayrıca görücüde direk evlilik düşünülerek adım atılıyor. Çiftler kısa sürede evlendikleri için eşini evlilik içerisinde tanıyıp aşkı sevgiyi ve saygıyı uzun yıllara yayabiliyorlar. 

Herkes kendi anlaşarak evlenecek diye bir şey yok, başkalarının vasıtasıyla da tanışılıp evlenilebilir. Senelerce anlaşıp kısa sürede ayrılan çiftler olduğu gibi çok iyi tanımayıp evlenip uzun seneler evliliğini sürdürebilen çiftlerde var. Önemli olan aşkı, sevgi ve saygıya dönüştürebilmektir. İstatiksel yapılan bir çalışmada görücü usulü ile evlenenlerin daha mutlu olduğu görülmüş.

Görücü usulü evliliklerde çiftler evliliğe sıfır beklentiyle başlıyor. Eşlerini kendi bulanlar ise bir süre flört ediyor ve bu flört döneminde kimse gerçek yüzünü göstermiyor, gösterse de çiftler birbirlerine aşık oldukları için karşı tarafın olumsuz yönlerini görmemeyi yeğliyor ya da “ben onu nasıl olsa düzeltirim” mantığıyla yaklaşıyor, tabi sonuç böyle düşününce hüsran oluyor çünkü kimse kimseyi değiştiremez, ayrıca flört edenler evlendiklerinde her şeyin flört dönemindeki gibi olacağını ilginin, sevginin, beklentinin aynı olacağını zannediyor, oysa kişi gerçek hayat flört dönemindeki kadar sorunsuz, güllük gülistanlık değil maalesef. Flört dönemi, gerçek beraberliği aksettirmez.

Evlilik hayatı başlayınca “Reklamları izlediniz, şimdi haberler.” anonsu yapılmış gibi olur. Nitekim flört ederek evlenenler de bu gerçeği evlendiklerinde görüyorlar ve bir doyumsuzluk başlıyor çiftlerde (özellikle kadınlarda).  Flört ederek evlenenler diğerlerine nazaran daha çabuk boşanıyorlar veya evliliklerini yürütmede zorlanıyorlar. Bunlar nasıl eş seçiminde özgür davrandı iseler, duygularını dışa vurmada da diğerlerine nazaran daha özgür ve korkusuzlar, çünkü sorguluyorlar sonuç, genellikle boşanıyorlar.

Flörtte insanlar, tanıma çabasını göz ardı ederek yaşadığı aşkla ve sevgiyle bir karara gitmektedirler. Hatta bu aşk ve sevgi karşılıklı hataları, düşünce farklılıklarını göz ardı etmek için yeterli bir sebep halini alır, ve tanımadan sadece “aşk ve sevgi” baz alınarak evlilik yapıldığında sonunun hüsrana uğraması kaçınılmaz olur. Flört adı altında evlenmeden önce yapılabilecek her şeyi yapıp en derin sırlara vakıf olduktan sonrada evlenmenin ne dinimizde ne örfümüzde yeri yoktur. Ümmeti Muhammed’in tüm evlatlarına hayırlı kısmetler, sonsuza kadar sürecek beraberlikler, iki cihanda saadetler diliyorum.

Çetin KILIÇ

Kaynaklar.
Doğan Cüceloğlu
Prof.Nevzat Tarhan
Yusuf Karaçay yazı ve sohbetleri
İslam ve ihsan
Sorularla İslamiyet

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: