Kırk Yıllık Kani Olur mu Yani

Eyüp sultan mezarlığında meftun bulunan Ebu Bekir Kani Efendi papazın kızı Tiryandafila (Despina)’ya âşık olmuştu. Papazdan kızı Tiryandafilayı istedi, papaz kızını ona Hristiyan olması karşılığında vereceğini söyleyince, Ebu Bekir Kani Efendi işte şu meşhur cevabı verdi. “Kırk yıllık Kani olur mu Yani”

Nasıl Hristiyan olduğunu anlatan birini dinledim, kendisiyle sosyal medya aracılığıyla iletişime geçmişler, bazı toplantılarına çağırmışlar, daha sonra bir misyoner, evlerine birkaç gün misafir olmuş adam dinini değiştirmiş, hatta ailesi, kardeşleri de Hristiyan olmuşlar adam işini bırakıp misyonerlik faaliyetleri yapıyor kasaba kasaba gezip Hristiyanlığı anlatıyor. Türk toplumunun aile yapısını, milli ve manevi değerlerini değiştirmek, sosyal yapısını zaafa uğratmak, milli birlik ile bütünlüğü bozmak ve bölmek amacıyla yürütülen misyoner propagandaları, yurtiçi ve yurtdışından, tespit edilen adreslere muhtelif doküman gönderilmesi, radyo yayınları ve konuya ilgi duyan kişilerin tespit edilmesi suretiyle ikili ilişkiler kurulması şeklinde sürdürülüyordu son zamanlarda.

İnternet ortamında yüzlerce reklam var İsa’yı tanımak ister misiniz, çocuğun gözü görmüyordu doktor filanca kilisede dua etti çocuğun gözü açıldı, adamın işleri çok kötü idi dualarımıza katıldı şimdi şöyle böyle, size ücretsiz Kutsal Kitap hediye ediyoruz, kargo ücreti bize ait, isteyen istediği gibi ibadet edebilir, herkes kendi vicdanının sesini dinler, hakikat bizi aydınlatsın, huzur ve umut bulmak için hayatın amacını öğrenin, hepimiz kardeşiz gibi aldatıcı söylem ve yayınlarla Müslüman gençleri tuzaklarına düşürüyorlar.

Ülkemizde, 1950’li yıllarda başlayan misyonerlik hareketi, özellikle son bir-iki yılda daha da ivme kazanarak bir temele oturtulmuş ve bugün artık propagandasını açıkça yürütebilecek bir boyuta gelmiştir. Halen faaliyet halinde olan misyoner grupları içerisinde Protestan misyonerlerin ön plana çıktıkları görülüyor. Ülkemizde halen yüzlerle, hatta binlerle ifade edilebilecek sayıda kilise, İncil, kitap, broşür, CD, VCD gibi materyali basıp dağıtan 15 basın-yayın kuruluşu, 11 dernek ve vakıf, yurtiçinde 5, yurtdışında 4 olmak üzere 9 radyo istasyonu ve 11 internet sitesi bulunuyor. Misyoner kuruluşları bunların dışında kitabevleri, bürolar ve evlerde yaptıkları seminer, toplantı, konferans ve benzeri faaliyetlerle etkinlik alanlarını genişletmeye çalışıyorlar.

Dünya da 1992 yılı verilerine göre; misyonerlere ait 120.880 kurum, misyonerleri eğiten, yetiştiren 99.200 enstitü, misyonerlik faaliyetlerinde çalışan mesleki misyoner 4.208.250 kişidir. Bu misyoner kurumlarında 82.000.000 bilgisayar, misyoner kurumlarında bir yıl içerisinde çıkarılan 88.160 adet kitap, misyonerlik hizmetlerinde faaliyet gösteren 2.340 radyo ve televizyon istasyonu vardır. Misyonerler, her yıl bedava 53.000.000 İncil dağıtmaktadır. Kilise okullarında okuyan 9.000.000 öğrenci, bu kiliselere ait 10.600 hastane, yine kiliselere ait 680 huzurevi ve 10.050 tane eczaneleri vardır. Hıristiyanlaştırma hizmet projelerinin bütçesi 163 milyar dolardan fazladır

Vatikan tarafından, Asya’nın Hıristiyanlaştırılmasında Türkiye merkez kabul edildi. Ülkemizin Asya’nın Hıristiyanlık için geçiş yolu üzerinde olması, günümüz misyonerlik faaliyetleri açısından ülkemizin ne derece büyük tehlikeler ile karşı karşıya kaldığını ortaya koymaktadır. Misyonerlerin hedef kitleleri arasında, tahmin edileceği gibi menfaat beklentileri içerisinde olan veya ilgiye, yardıma muhtaç, toplumla barışık olmayan, bulunduğu ortamdaki ekseriyetten farklı mezhep veya etnik özelliklere sahip olan kişi ya da gruplar bulunuyor. Misyoner propagandalarına açık olan asıl kesimin, inanç zafiyeti yaşayan ve bunun sonucunda yeni arayışlara girerek bilhassa popüler ve kolaycı inanç sistemlerine yönelen gençlerden oluştuğu görülüyor. Söz konusu faaliyetlerin daha ziyade üniversite gençliği arasında rağbet görmesi de bu değerlendirmeyi kuvvetlendirmektedir.

Bunlar Türkiye’de on bin imanlıya ulaşma, yirmi bin imanlıya ulaşılma gibi kendilerine hedefler koyarak faaliyetlerini yürütmekteler Müslüman gençleri zehirlemekteler. Yapılacak olanlar bellidir Aileler çok dikkatli olmalı, çocuklarına dinlerini çok iyi öğretmeli, İlkokuldan başlayarak gençlerimize tahkiki iman dersleri verilmeli, bu konuda tüm kuruluşlar vakıflar üzerine düşeni ivedilikle yapmalı. Manevi bir mücahede içerisinde bulunduğumuz böyle bir zamanda, tek başımıza bir şey yapmamız neredeyse mümkün değil. “Zaman cemaat zamanıdır” prensibiyle hareket etmekle mükellefiz.

Mana erlerinin içine dahil olup, verilen vazifeyi yerine getirmekle meşgul olacağız. O zaman kuvvetimiz birden bine çıkar. İnsanlar iman ve ahlak yönünden düzelip, iyi bir kul, iyi bir ümmet olursa; Allah’ın bir gün içinde bulutsuz havayı bulutlandırıp yağmuru göndermesi gibi, bir anda yıkılmış değerlerimizi ve tahribe uğramış mabetlerimizi yeniden ihya etmesi, O’nun kudret ve rahmetinin şanındandır. Yeter ki biz bu rahmet ve kudrete münasip bir kul ve ümmet olalım.

Her genç Ebu Bekir Kani Efendi gibi olamayabilir Allah korusun tehlike büyük. Bediüzzaman Hazretleri “Karşımda müthiş bir yangın var, alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de, ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler!”

Allah tüm ümmeti Muhammedin evlatlarını bu ateşten korusun imanımızı sabit kılsın. Amin. “Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılabı içinde en yüksek gür sada İslamiyet’in olacaktır.”

Çetin KILIÇ

Kaynaklar;
Risalei Nur Külliyatı
Prof Remzi Kılıç
İskender Pala
M Nuri Yılmaz
Sorularla İslamiyet

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: