Kız Evlatlarımızı Cehennem Ateşinden Kurtarma Çaresi

Kız Evlatlarımıza Dünya Ve Âhiret Mutluluğunu Kazandırmak Ve Cehennem Ateşinden Kurtarma Çaresi

Aklı başında bir insan, milyonlarca lira değerindeki bir mücevherâtı, sevmediği insanların önünde bırakır mı? O kimse, eğer aklı başında birisi ise; o mücevherâtı yabancı ve hırsız gözler önünde açıkta bırakamaz. Onu ipeklere sarar ve sağlam bir kutuya da koyup Saklar ki; ona değer verip hürmet ettiğini göstersin.

İşte İslam dini kadına çok değer verdiği için onu ipeklere tesettürle sarar, böylece kötü niyetli kem gözlerden muhafaza eder. Onun içindir ki; bizler inancımız gereği olarak kızlarımızı birer anne adayı ve birer anne olarak evlerimizin baş köşesine oturtup onları başlarımıza taç ve şefkatini gönlümüze ilaç kabul ederiz.

Şimdiki mimsiz medeniyet ise; kadınlarımızı evlerimizin baş köşesindeki annelik makamından, indirip, açık-saçık olarak yerlere, yollara atar. Ahlaksız erkeklerin hevesâtının şehvetinin basit bir âleti yapar. Bunun adına da medeni yaşam biçimi ve medenî terbiye diyerek insanları aldatır.

            Hiçbi şefkatli anne sevdiği biricik evlâdını bilerek ateşe atar mı? Bende kızlarımızın ebedi alemde dehşetli ateşte yanmalarını istemediğim için, şefkatimden size sesleniyorum şöyle ki:

Senin baban kasaptan aldığı bir koyun ciğerini bir pakete sarmayıp açıktan eve getirir mi? Eğer çarşıdaki aç insanlara göstere-göstere açıktan eve getirirse ; bu hareket medeniyetten uzak bir görgüsüzlük olmaz mı? Eğer onu gören aç insanların iştihası açılıp, bakanların gözleri içinde kalırsa (kul hakkına girip) günahkâr olmaz mı?

            Evet benim manevi kız kardeşimn! Senin annen ve babanın yanında bir koyun ciğeri kadar da mı değerin yok ki; seni böyle açık-saçık gezip kötü niyetli erkeklere görünmene râzı olma gafleti içine giriyorlar! Basit bir koyun ciğerini (medeni terbiye icabı) deyip pakete saran bir insan; ciğerparesi biricik kız evladını açık-saçık halde herkese gösterse bu hareket akıl ve insafa hiç uyar mı? İnsan kendi öz evladını bile-bile ateşe atar mı? Bu nasıl bir anne-baba şefkatidir ki; kendi evladını cehenneme ateşine atar da vicdanı sızlamaz?…

Otobüs veya uçakta yolculuk yapan yolculara üç şey sorulsa? Acaba ne cevap verirler? 1-Nereden geliyorsun? 2-nereye gidiyorsun? 3- Ne için ve ne yapmak için gidiyorsun? Sorularına bilmiyorum diye cevap verilse; bu cevabı veren insana akıllı denilebilir mi? Nerede bindiğini, nerede ineceğini ve ne için yolculuğa çıktığını bilmeyen bir insana ne denilebilir ki? Hiç sonu meçhul bir hiç!. Değil mi?

Aynen bu misal gibi bir hızlı tren gibi veya bir uçak gibi güneş etrafında saniyede 30 km. (saatte 108 bin km.) döndürülen küremiz Dünya üstünde, yolculuk yapan insanlar; acaba nereden gelip nereye gidiyorsunuz? Bu dünyaya ne için geldiniz? Sorularına kaç kişi doğru cevap verebilir.? Çok az insan değil mi?

Halbuki Allahın Peygamberi a.s.v. ve onun izinde gidenler nâmına Kur’an verdiği doğru cevap şu: Biz insanlar yokluk âleminden çıkarılıp ruhlar âleminden geçirilip dünyaya gönderildik.Burada imtihandan geçip derece aldıktan sonra, kabir berzahından geçirilerek ebedi, sonsuz ahiret alemine gideceğiz.Dünyadaki vazifemiz ise; sermayemiz olan kabiliyetlerimizi işletip Allah’a halis bir kul olarak O’nun rızasını kazanmak ve yüzde doksan dokuz sevdiklerimizin bulunduğu Cennete layık olmak için çalışmaktır.

Şöyle bir düşünelim; Bundan 70 yıl önce dünyaya gelen insanların yüzde yetmişi toprak altında çürüdüler.Bundan 70 yıl sonra, şu anda beraber yaşadığımız insanlar da bizimle beraber toprak altında çürüyüp kemik yığınları haline gelecekler.Tohumların ve çekirdeklerin çürüdükten sonra büyük ağaçlar oldukları gibi, biz insanlar da tekrar dirilip ebedi Alemlere gideceğiz. Bu fani hayat gidiyor, Baki ölümsüz bir hayat geliyor.BU FANİ DÜNYA, BU FANİ HAYAT, KISA BİR ZAMANDA GÜNAHLARLA YAŞAYIP SONRA DA CEHENNEME GİTMEYE DEĞER Mİ ?

Bir Alimin sosyolojik araştırmasına göre; çarşı ve pazarda açık olarak gezen bir kadına bakan her yüz erkekten en az yetmişi, iyi niyetle ve iyi nazarla bakmaz ve bakamaz. Ve hanımkızım sen bu bakışlardan çok sıkılırsın ve rahatsız olursun. Peki bu hal kendini yüzde yetmiş göz hapsine sokmak değil mi?

Demek ki; İslamın tesettür emri esaret değildir. Asıl açık-saçıklık bir esarettir, kem gözlerin, göz hapsine girmektir.Allahın bir emaneti olan vücudunu cehennem ateşine hazırlamaktır.Sen imanla aklını başına al ve o mimsiz medeniyet yobazlarına şöyle de ‘’Ben bir Müslüman kızı olarak sizin gibi sahte medenilere aldanmayacağım. Allah’ımın emaneti olan vücudumu kem gözlerden, haram nazarlardan saklamak için kapanacağım.Ben üç-beş tane serseri erkeğin hevesat ve şehavet aleti olup cehenneme gidecek kadar ahmak ve akılsız değilim.Ben Cennete layık bir kul olmak istiyorum.Cehennem ateşine olmak istemiyorum… Ey sahte medeniler! Bizi rahat bırakın.Çekin pis ellerinizi ve kem gözlerinizi üzerimizden.Ben sizi dinlemiyorum.Allah’ın ve Resulullah’ın tesettür emrini dinleyerek kapanıyorum ve ben Cennete girmek istiyorum.’’ O sahte medenilere, böyle demeliyiz; insi ve cini şeytanların şerrinden Allah’a sığınmalıyız ve O’nun rızasını kazanmalıyız, kendimizi Cennete layık hale getirmeliyiz.

Peygamberimiz (a.s.m.? miraçdan döndüklerinde, gördüklerini anlatırken buyurdular ki; ‘’Miraçta cehennemlik kadınlar bana gösterildi.Onlar ‘’kâfiyetin âriyetin’’ idiler, yani hem kıyafet giyinmiş, hem de üryan (çıplak) idiler.’’ Sahabe merak etti.Hem elbise giyinilip hem de çıplak olunurmu?’’ Cevap verildi ki; ‘’giydikleri elbise ya çok açık veya o kadar daracık idi ki; vücut hatları (vücudun kalınlıkları belli idi.’’ Nur suresi; 31. Ayetinde ise, erkeklerin dikkatini kendi üzerine çekmek için ayak topuklarını yere vurup ses çıkarmanın günah olduğu ifade ediliyor.Şüphesi olan o ayetin manasına açıp baksın.Haşa Allah ve Resulü yanlış bir şey söylemez. Öyle ise bizim yaptığımız yanlıştır.

Allah Resulünün (a.s.m) huzuruna 13 yaşında Zeynep isminde bir kız çocuğu ince bir elbise ile gelmişti.Efendimiz ona; ‘’Kızım sen büluğ çağına yaklaştın.Artık vücudunu tam kapatacak elbise giy.’’ Diyerek o kız çocuğunu ikaz ettiler.Şimdi benim kız kardeşim! Sen bir Müslüman evladı olarak medenilere özenerek daracık pantolonlar giyinip (erkeklere benzeyip) açık-saçık elbiselerle dolaşmak Allah’ın ve Peygamberinin hangi emrine uyar, diye nefis muhasebesi yapman lazım değil mi ?

Bazen düşman, zehirini altın kaselerde sunar.Televizyonlarda sahte âile dizileri altında ahlaksızlığı ve açıklığı masum çocuklarımızın zihinlerine yerleştirdiler.Onun için televizyon dizilerinden ve açık-saçık müstehcen gazete ve dergilerden de mümkün olduğu kadar uzak durmalıyız…

Avrupa taklitçisi ve medeni geçinenlerin de üstad kabul ettiği büyük filozof EFLATUN şöyle diyor; BEDENLERİ ÖLDÜRENLERDEN ÇOK, RUHLARI ÖLDÜRENLERDEN KORKUNUZ.’’

İslam güneşi, nuruyla insanlığın yolunu aydınlatmadan önce, Araplar kız çocuklarını diri diri kuma gömerlerdi.Onlar bu vahşeti cehalet namına yaparlardı. Ama onlar sadece geçici dünya hayatlarını öldüriyorlardı.

Amma şimdiki bu sahte medeniler bu vahşeti medeniyet adına yapıyorlar. Bu medeni geçinenler ise evlatlarını ebedi olarak cehennemde yakıyorlar.

Arapların o zamanda kuma gömdükleri kızların sayısı 30 veya 40 tane ancak vardı!

Şimdi bu zamanda, sahte medenilerin medenileşme (yani çağdaş yaşam tarzı) bahanesiyle, ebedi cehennem ateşine gömdükleri kadın ve kızların sayısı ülkemizde milyonlardan fazladır. Tüm dünyada ise, milyarlardır. Değil mi ?

Demek ki; bu medeniyet yobazları o zamanın cahil arablarından daha cahil ve daha canidirler.Çünkü; cahil arablar kendi kızlarının,yukarıda dediğim gibi, sadece fani dünya hayatına zarar veriyordular.Sonunda o masum kızlar yine Cennete gidecekler.Amma şimdi ki bu sahte medenilere aldanıp açık-saçık gezenler ebedi cehenneme gidip sonsuz ahiret hayatlarındaki ebedi mutluluğu kaybediyorlar, hem de milyarlarcası değil mi ?

Ey Müslüman evladı! Sakın ha o sahte medenilerin Cehennem ateşine attıkları kızlardan biri de sen olma.Allah’ın emri olan tesettüre gir.Ahirette ateşten ve dünyada da manevi esaretten, (yani kötü niyetle sana bakan insanların göz hapsinden) kurtul.SEN CEHENNEME DEĞİL, CENNETE LAYIKSIN…

_________________________________________

İmanda bu dünyada dahi hakiki bir cennet lezzeti ve dalalette ise cehennemi bir azab ve sıkıntı vardır.

Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı iman ile hayatlandırınız ve feraizle (farzlarla) zînetlendirinizve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz.

Gençlik kuvvetini ibadette sarfetmenin netîcesi dar-saâdette ebedî bir gençliktir. (Risale-i Nur Sözler.)

Bu yazıyı arkadaşlarınıza da gönderin

Abdülkadir Haktanır  

www.NurNet.org

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: