Kuran Apaçık ve Noksansızdır

kuranAllah Kuran’ı, Kendisine iman eden kulları için bir rehber olarak göndermiştir. Müminler için sakınılması gereken her konu apaçık Kuran’da eksiksiz olarak bildirilmiştir. Sorumlu olduğumuz hükümleri öğrenebileceğimiz en güvenilir tek kaynak Kuran’dır. Allah; ”Biz kitapta hiçbir şeyi noksan bırakmadık…” (En’am Suresi, 38) buyurur. Bu ayete rağmen ”ama Kuran’da herşey yazmaz” demek kişiyi dinden çıkarır. Allah Kuran noksansız buyuruyorsa noksansız demektir. Ve Kuran’da ihtiyacımız olan tüm bilgiler eksiksiz ve GERÇEK olarak açıkça bildirilmiştir.

Allah; ”Biz bu Kur’an’ı sana vahyetmemizle, en güzel kıssaları gerçek bir haber (kıssa) olarak sana aktarıyoruz…” (Yusuf Suresi, 3) buyurmuştur. Yani en güzel kıssalar GERÇEK bir haber olarak Kuran’da açıklanmıştır. Allah; ”Ve şüphesiz o (Kur’an), senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz (ondan) sorulacaksınız.” (Zuhruf Suresi, 44) ayeti ile, ahirette sadece Kuran’dan sorulacağımızı, başka kaynaklardan sorulmayacağımızı açıkça bildirmiştir.

Peygamberimiz (sav), Kuran’la hüküm vermiştir. Allah peygamberimize; ”Sana vahyolunana uy…” (Yunus Suresi, 109) buyurmuştur. Peygamberimiz ise; ”Ben, bana vahyedilenden başkasına uymam.” (En’am Suresi, 50) demiştir. İnsanlar kendisinden, Kuran’da bildirilmeyen bir konuyu derleyip toparlamasını istediğinde ise cevabı yine aynı olmuştur. Ben yalnızca bana Rabbimden vahyolunana uyarım!

Onlara bir ayet getirmediğin zaman: “Sen onu (inmeyen ayeti) derleyip-toplasana” derler. De ki: “Ben, yalnızca bana Rabbimden vahyolunana uyarım. Bu, Rabbinizden olan basiretlerdir; iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve bir rahmettir.” (Araf Suresi, 203)

Kuran’da herşeyin yazmayacağını zanneden bazı insanlar, Kuran hükümlerini haşa yeterli görmemiş ve peygamberimizin ayetlerde değişiklik yapmasını beklemişlerdir. Peygamberimiz ise  “Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem, gerçekten ben, büyük günün azabından korkarım.” (Yunus Suresi, 15) diyerek, kendisinin nefsinden hükümleri değiştiremeyeceğini ve sadece Kuran’a uyduğunu açıkça bildirmiştir.

Müslümanlar için rehber Kuran ve peygamberimizin Kuran’la mutabık olan sünnetidir. Bir uygulamada hadis ayetle çelişiyorsa, o zaman esas olan ayettir. Kuran’la çelişen hadisin sahih olduğundan söz edilemez. Bu ayrımı yapabilmek için de her müslümanın Kuran bilgisinin çok iyi olması gerekir. Kuran din adamlarına inmiş bir kitap değildir. Herkes fert olarak Kuran’dan sorumludur ve ahirette tek başına Kuran’dan sorulacaktır. Allah’ın huzurunda mazeretler geçersiz kalacaktır. O an da çok uzaklarda değildir. Ölüm herkese aynı uzaklıktadır.

Unutmayın, Allah’ın huzurunda Kuran’dan sorulurken; ”Ama din adamları bana böyle öğretti, dedem şöyle anlatmıştı…” gibi teviller getiremeyeceksiniz.  Size ne öğretildiği değil, sizin öğrendiklerinizi Kuran süzgecinden geçirerek ne kadar yaşadığınızdır önemli olan. Şeker hastası bir misafirinize kadayıf ikram edip, ”annem misafire tatlı ikram etmem gerektiğini öğretti” demezsiniz. Herkes kendi amellerinden sorumludur. Allah Kuran’da düşünmeye teşvik eder insanları. Ve ”İçten (Allah’a) yönelenden başkası öğüt alıp-düşünmez.” (Mü’min Suresi, 13) buyurur. Yani kilit nokta içtenlik, samimiyettir. Tüm Kuran’ı ezberden bilen, Arapça’sı mükemmel olan, hadis bilgisi en fazla olan değil, samimi şekilde Allah’a yönelendir öğüt alıp düşünebilen. Yoksa  Kitabı bilip de onu layığı ile yaşamayan kişinin durumu, ”koskoca kitap yükü taşıyan eşeğin durumu gibidir.” (Cum’a Suresi, 5)

Ayette, salih amelleri olan ama cehenneme giren kişilerden bahsedilir. Allah’a yalvarırlar; “Rabbimiz, bizi çıkar, yaptığımızdan başka salih bir amelde bulunalım.” (Fatır Suresi, 37) Allah da buyurur ki; ”Size orda (dünyada), öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar ömür vermedik mi? Size uyaran da gelmişti. Öyleyse (azabı) tadın; artık zalimler için bir yardımcı yoktur.” (Fatır Suresi, 37)

Şu an bu yazıyı okurken, bu tablo ile karşılaşma ihtimali size çok uzak geliyor olabilir. Ama ölüm beş yaşında bir çocuğa da, 80 yaşında bir ihtiyara da aynı uzaklıktadır. Ölümden sonra ”sorgu için daha çok zaman var” diye düşünmek de bir kaçıştır. Ama boşa bir kaçış. Ölüm kişinin kıyametidir. Ölüm anınızda, batında canınızın alınma şeklinden zaten cennet ehli mi, cehennem ehli mi olduğunuz anlaşılır. Artık geri dönüşü olmayan bir andır o an. Dünyada iken geçirdiğiniz bomboş yaşamın telafisi yoktur. Bahaneler geçersizdir. Kuran’ı okumadan, okuyup yaşamınıza geçirmeden, size anlatılanları araştırmadan din zannedip şirk içinde yaşamanızdan sadece siz sorumlu olursunuz. Eksiksiz ve apaçık Kuran’ı yeterli görmeyip, din diye size sunulan hurafeleri yaşayarak Allah’ı razı edemezsiniz. Allah’ı ancak peygamberimiz gibi vahye uyarak razı edebilirsiniz inşaAllah.

Herkes bir şekilde uyarılıyor. Ve herkese uyarıları dikkate alıp kendini düzeltebileceği süre de veriliyor. Kuran’ı okuyun ve Kuran’a uyun. Kuran’da yer almayan hurafeleri din diye yaşamaktan vazgeçin. Değişmeyen tek kaynak Kuran’dır. Unutmayın!

İbrahim Akın