Kurt Gövdeye Girdi

Bir söz vardır affınıza sığınarak dile getirelim “ at izi it izine karıştı” diye. Bu buhran dolu günlerin tek sözü oldu. Kurt gövdeye girdi düşman tanınmaz oldu. Milletimiz, darbeye darbe ile karşılık vererek bu hain planı izale etmiştir biiznnillah. Fakat gel gör ki henüz darbe gecesi ve sonrasında bu büyük birleşme inşallah sonradan aramıza nifak tohumu ekenler yüzünden adavete dönüşmez diye niyaz eylemiştik.
Niyaz geldi dolaştı imtihanımız oldu. Acımasızca, pervasızca, hiç utanmadan aydın diye tanınmış insanlar sözüm ona her fırsatta birlik beraberlikten dem vururken klavye artistliği yapmayı da eksik etmiyorlar. Hatta daha ileri gidip bu olaylar yüzünden tüm halkı cemaate, tarikata vb müspet toplumlaşmaya karşı galeyana getirmeye çabasındalar. Peki, buna birlik beraberlik denilebilir mi? Evet bir daha söyleyelim uhuvvet için evvela samimiyet!
“Birbirine düşkün olması gerekenlerin birbirine düşmesi bizi fazlasıyla üzüyor.” 1 . Dile getirmekte zorlandığım bir tabir ile dün karşı karşıya geldim. Risale-i Nur talebelerini, tarikatleri, sofi kardeşlerimizi, hakir görerek hangi birlik ve beraberlik kapısından geçmeyi düşünüyor bizim aydın(!) yazarlarımız, çizerlerimiz? Bediüzzaman Hazretleri uhuvvetin, ihlasın hizmet hayatına tam muvafık olabilmesi için uhuvvet ve ihlas bahsinin laakal on beş günde bir okunmasını tavsiye etmiş ve düstur edinmiştir. 2
“Kazara bir sapan taşı bir altın kaseye değse
Ne taşın kıymeti artar ne kıymetten düşer kase…” 3
Yani ey nefsi emmare ve enaniyet yükünü sırtlanmış pek aydın (!) ziyade şaşkınlar!
Değerli insanlara, cemaatlere, masum kişilere, sataşarak adlarınızın anılmasıyla şan, şöhret ve egonuzu tatmin etmek peşinde iseniz eğer, buradan size ekmek çıkmaz! Bir serseri taş gelse değse o muazzam altın kaseye ne taşın kıymetini artırır, ne de kase kıymetten düşer bunu böyle bilelim.
Uhuvvetin şiarı odur ki bir zalim yüzünden onca masumu lekelememektir. Ve belki bin zalim dahi olsa masumun hakkını daima gözetmektir. Tesanütü muhafaza ederek  adavete karşı gelinmeli. Birlik beraberlikten yana olalım deyip kırıp dökmek, vicdansızca hüküm vermek uhuvvete dahil değildir. Adavet ve muhabbet nur ve zulmet gibi zıttırdırlar . İkisi, manayı hakikisinde olarak beraber cem  olamazlar.” 4

Nur cemaati, nurcular, nurculuk, Risale-i nur, hizmet gibi müspet manaları su-i zan ile değerini düşürmeye çalışanlarla, bu tür manaların hakkını vermek için ömrünü feda edenleri  ve bir menfi olay cereyan ettiğinde “biz muhabbet fedaileriyiz husumete vaktimiz yok” deyip hayatlarını böyle idame edenleri aynı kefeye koymak Müslümanlık değil, peki ya ne? İnsan hikmetini kavrayamadığı bir sözü hemen inkar ve reddetmektense onu tahlil ve tahkik etmeli. İnsaflı, imanlı, adaletli olmak bunu gerektirir.

Şöyle bir acı gerçekle karşı karşıyayız necip milletimizin imanına ve vicdanına hücum edilmektedir. Temaşa ediyoruz ki “birbirine müşteki ablar, dolaplar…”.
Şeyh Galip ; “ Bazen kamiller öyle hata eder ki onu cahiller bile etmez” der. Bu durumda ferasetten bahsetmek mümkün müdür?
Fetö yapılanması ile nurcuları aynı kefeye koymak başlı başına düşmanlıktır. Adavet etmek isterseniz içinizdeki adavet duygusuna adavet ediniz ki tam uhuvvete mukabil gelsin yaptıklarınız. Böyle kardeşlik, birlik beraberlik olmaz! Kötü huylu kimseden sefa da gelmez vefa da… Kalbi kırmak, yargılamadan toplu infaz etmek, şahs-ı maneviyi yok saymak ne insani bir harekettir ne de İslami!
Deniliyor ki olaylar sonrasında nurcular savunma yapmaya başladı. Bre gafil adam! Cahilliğin baştan sonra rezalet! Bu adam ve örgütü (fetö) sadeleştirme yaparken siz neredeydiniz? Fetöcüler başörtüsüne füruat derken siz nerdeydiniz ? Nurcular Allah’ın izniyle hep karşılarındaydı ve olacaktır inşallah!
Yine hüsnü zan ile sizlere şunu da söyleyelim “Bütün mesele Bediüzzaman’ı anlamamak. Evet, anlamadı ama pahalıya mal oldu bu topluma. Bediüzzaman farklı beyler! Lütfen okuyun ve görün.” 5
Fi Emanillah
Zahide Aydoğdu – Risale Ajans
Kaynak ;
1- İbrahim Tenekeci , Sürekli Kayıp , sayfa 13
2- Risale-i Nur Külliyatı, Mektubat 22. Mektup , Lem’alar 21. Lem’a
3- İskender Pala ,Hoş Sada, sayfa 91
4- Mektubat 22. Mektup Uhuvvet Bahsi
5- Himmet Uç