Lezzetler Ancak Şükür İçin İstenir

        “Nefis hizmet zamanında geri kaçar. Ücret zamanı ileri safa hücum ediyor. Bu mertebede onun tezkiyesi, yaptığı fiili aksetmekle olur. Yani işe, hizmete ileriye, onu ileriye sevkedilmeli ücret tevziinde geriye bırakılmalı.” Ms: 207       

         Aynen bunun gibi, nefis hazır lezzetin müptelası olduğundan daima lezzetlere koşar, külfetlerden kaçar. Halbuki, hakiki ve halis Nur Talebeleri hizmetkȃrlığı makamata külfetleri lezzetlere ve hizmetleri ücretlere tercih ederler. “Dünyanın dar-ül hizmet, ȃhiretin dar-ül ücret olduğunu” çok iyi bilirler. Evet, dünya hizmet ve külfet diyarıdır. Burada şeref, lezzet ücret ve mukȃfat beklenilmez. Hakiki ve halis Nur Talebeleri, sadece ve sadece rıza-yı İlahi için, Allah için sa’yeder ücretini yalnız Allahtan beklerler. Hizmetlerinin karşılığında bir mükȃfat ve ücret almayı, “Ahiretin baki meyvelerini dünyada fani şekilde yemek” şeklinde telakki ederler.

         Bir Âyeti Kerimenin meali olan: “Siz dünya hayatında güzel rızıklarınızı ve lezzetlerinizi aldınız, bütün zevkleri dünyada aldınız.  Nasibinizi tamamen dünyadan aldınız, sizin için ȃhirette faydalanacak bir şey kalmadı” Sure-i Ahkaf 46/20 Ayetinin tehdidinden onlar uzak dururlar.

         Bunun ne demek olduğunu daha net Hz. Ömerin (R.A.) dan Hadisin açıklamasını öğrenmiş olalım. Evet lezzetleri yalnız şükür için isteyeceğiz vesselam.

         “Hizmetimin karşılığında ücret mi alıyorum”  diyen Hz. Ömer (R.A.) Cabir bin Abdullah diyor ki: Ömer elimde asılı bir et parçasını gördü, bana bu nedir diye sordu? Ben: “Canım et istedi de bunu satın aldım.” dedim. Bunun üzere  Hz.Ömer: Her ne zaman canın bir şey isterse onu satın mı alacaksın, ya Cabir? Şu Ayetten dersini almamışsın galiba, yani “Dünya hayatınızda  lezzetlerinizi giderdiniz” Ayeti Celileden korkmuyor musun?” dedi.

         Hz. Ömer (R.A.) “Ben dilese idim sizin yediğiniz en hoş yemekleri yerdim. Giydiğinizden daha güzel elbiseleri giyerdim. Lakin gördüm ki Allah-ü Teala bir kavme temiz nimetlerinin fena haberini vermiş ve şöyle haber vermiş: “Siz dünya hayatında güzel rızıklarınızı ve lezzetlerinizi giderdiniz ilȃ ȃhir” buyurmuştur.

Yine Ömer bin Hattab’dan (R.A.) rivayet ediliyor. Ömer Şama geldiği zaman ondan önce görülmedik bir ziyafet ona hazırlamıştı. Hz. Ömer onlara:”Acaba vefat etmiş olan Müslüman fakirler için Ahirette ne var? O ölenler burada arpa ekmeğinden başka bulup karnını doyuramazdı.”

Hz. Ömerin gözleri doldu da “Vallahi bizim nasibimiz böyle çok güzel yemek nasibimiz olunca, onlar gittiler ise, Allah’u a’lem onlarla Cennet’te aramız ne kadar uzak olur” demiş.

         Burada bizim hisse alacağımız şu olmak gerek: Eşimiz dostumuz var. Onlarla düşüp kaktığımız, yeyip içtiğimiz  zaman, onlara karşı yemeklerden çekinip, halal olan yiyeceklere karşı tok gözlü kendimizi göstermek, kendimizi takva sahibi gösterir olmak, makbul bir şey olmaz. Biz haramlardan çok çekineceğiz. Helal olanları satın alırken iktisat edeceyiz bu sebepten: Yüz otuz parça olan Risale-i Nurlardan Yalınız üçü çok ehemmiyetlidir. Başta İhlas Risalesini en az on beş günde bir defa okumalıyız. Sonra: Uhuvvet, yani Kardeşler ile biri diğerimizi çok sevmeyi kendimizi alıştıracağız. Üçüncüsü de İktisada çok riayet edeceğiz. Üstad diyor: Karşında aç adam var iken sen çok leziz yiyecekleri şöyle dursun, eğer vicdan sahibiysen karnını bile doyuramazsın.

         Lezzetli şeyleri dünya tercih etmemek hususunda Ayeti kerimenin mealini yazacağım: “Ve o gün kafir olanlar, ȃteş üzerine arz olunurlar. Onlara denilir ki- lezzetli şeylerinizi dünya hayatınızda giderdiniz ve onlar ile faydalandınız. Artık yeryüzünde haksız yere böbürlenmiş ve kendisiyle fıska düşmüş olduğunuz şeyden dolayı bu gün alçaltıcı bir azap ile cezalandıracaksınızdır.” Sure-i Ahkaf 46/20.

         Burada Allah kafirlere hitap ediyor. Biz israf etmekte kafirlere benzeyemeyiz. ona da dikkatli olacağız.

Paylaşan: Abdülkadir Haktanır

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: