Meşhur Sorular

Bir süredir ortalarda dolaşan bir soru listesi var. Lise seviyesindeki gençlerin aklına takılan sorulardan derlemiş bir liste bu. Gençleri İslâm’dan uzaklaşmaya iten sorular ismiyle meşhur olan bu liste hakkında önce kısa bir bilgi verelim.

Deizm konulu bir bilimsel toplantıda bir bildiri ile başlıyor her şey. Bildiride uzun yıllar imam hatip lisesinde öğretmenlik yapan bildiri sahibi, bu süre zarfında 11 ve 12. sınıf öğrencileriyle yaptığı görüşmeler ve onlardan gelen soruları derleyerek bir liste hazırlamış.

Öncelikle söyleyeyim bildiride soruların cevapları yok. Fakat buna gerek de yok. Çünkü bu bildiri bir bilimsel toplantıda sunulmuş ve muhatapların içinde o soruların cevaplarını bilmeyen olamaz.

Zaten bildiri sadece bu yüz küsur sorudan oluşmuyor. Hatta bildirinin maksadı bu soruları dile getirmek de değil. Bildiri oradaki akademisyenlere “Çocukların kafasında bu sorular var. Fakat yaptığınız müfredatta kelam vb. dersi gören imam hatip lisesi öğrencileri bile bu sorulara cevap bulamıyor. Bu konulara ağırlık veren yeni bir müfredat yapın, yoksa gençlik elden gidiyor.” mealinde mesajlar içeriyor bildiri.

Buraya kadar anormal hiçbir şey yok. Fakat bu aşamadan sonra hiç de iyi niyetli olduğunu düşünmediğim bir gazete ve gazeteci bu bildiriyi alıyor ve içinden 30 kadar soruyu seçerek, “İslamî bir toplantıda gençleri Deizm’e yönelten sorular listelendi” gibi bir metinle birlikte yayınlıyor. Bu haberde maksadın bildiriyi değil soruları umuma yaymak olduğu o kadar belli oluyor ki.

Soruların ortaya çıkışına kısaca baktıktan sonra gelelim cevaplara.

Öncelikle ben o gazeteci gibi cevaplamayacağım veya cevabın yerini göstermeyeceğim soruyu yazmayacağım. Hatta sorulara ulaşılmasına vesile olmamak adına o bildiri ve bildiri sahibi hakkında bilgileri de yazmayacağım. Kimsenin kafasını bulandırmanın âlemi yok.

Burada insanların kafasını bulandırmaktan içtinap etmemin sebebi bu soruların cevapları olmamasından değil. Sorulara ulaşmadaki merak ve şevkin cevaplara ulaşmakta da aynı seviyede devam edeceğine olan itimatsızlığım.

Peki, bu konuyu niye açtım o zaman?

Çünkü o gazete/ci sayesinde soruların bir kısmı ortalığa döküldü, herkese ulaştı. Bizim de elimizden geldiği kadar çözüm üretmemiz gerekiyor.

Maarifin bir parçası olmadığımız için oradaki müfredatla ilgili bizim yapabileceğimiz hiçbir şey yok.

Fakat gerek sosyal medyada gerek internet ortamında bu sorulara envaiçeşit cevaplar zaten verilmiş. Başta sorularlaislâmiyet.com ve Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere pek çok ciddi kuruluş ve şahıs tarafından verilmiş olan cevaplar (moda tabirle) bir tık ötede. Dolayısıyla gece tuvalete kalktığında bile telefonundan sosyal medyayı kontrol edecek kadar interneti özümsemiş olan gençler bu sorulara cevap bulamıyorsa öncelikle kabahatli kendileridir. Bu durum, aslında bu soruların cevaplarını o kadar da merak etmediklerini gösterir.

Gençler cevabını araştırmadıkları soruları cevapsız zannetmekte, sonuçta kafalarında İslâm’ı “pek çok soruya cevap veremeyen bir din” olarak şekillendirmektedirler. Belki Deizmi popüler yapan da o sorular değil bu tavırdır.

Gelelim sorulara:

Ben söz konusu bildiriyi inceledim. Oradaki hazîrûnu ilgilendiren kısmını bir yana bırakırsak bildiride 106 tane soru listeleniyor. Bunların 15 tanesi “Hz. İsa dönecek mi?”, “18 bin âlem var mı?”, “Oruçluyken adam öldürürsek orucumuz bozulur mu?” gibi soranı İslâm’dan uzaklaştırmayacak sorular.

Kalan 91 sorunun da tekrarları ve birleştirilebilecek olanlarını bir araya topladığımızda yaklaşık olarak 52 soruluk veya 52 konuluk bir tablo ortaya çıkmaktadır. İşte bu tablo gençlere anlatmayı başaramadığımız konuların bir tablosudur.

Bu tabloyu incelediğimizde en fazla sorunun kader ile ilgili sorulduğu ortaya çıkıyor. Burada gençlerin bilmekle yaratmak arasındaki farkı anlayamadığı anlaşılıyor. Kader konusu Zafer Dergisi’nde birkaç aydır dizi yazı şeklinde ve son derece tatminkâr bir tarzda işleniyor. Ayrıca sorularlaislâmiyet’te de teferruatıyla incelendiği için şimdilik o konuyu onlara havale ettik.

Bunun dışında pek çok sorunun kaynağında Allah’ın zatî ve subutî sıfatlarının sindirilmemiş olmasının yattığı çok net anlaşılıyor. Örneğin zamandan ve mekândan münezzeh olmayı ve sonsuzluğu kavrayamamış gençler. Veya Allah’ı bir insan gibi düşünüp akıllarıyla yargılamaya kalkıyorlar. Meselâ kötülüklerin yaratılmasını kabullenemiyorlar.

Özellikle imtihan ile ilgili soruların çokluğu, imtihanın hikmetini kavrayamıyor dolayısıyla Cehennemi kabul etmek istemiyor olduklarını gösteriyor.

Bunların dışında soruların büyük kısmı yaratılış/evrim, kalplerin mühürlenmesi, ahiret, diğer dinlerin mensuplarının durumu, şeytanın varlığı konuları çevresinde yoğunlaşıyor.

Bundan sonraki yazılarımızda inşallah biz de bu soruların incelenmesine ağırlık vereceğiz.

Muhiddin Yenigün

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: